Yemeğe gittikleri restoranda usul şöyledir: Garsonlar masaya menüyle birlikte müşterilerin siparişlerini yazması için bir de kağıt ve kalem bırakır. Müşteriler siparişlerini yazınca da servis yapılır.

Kırk yılın başında bir araya gelen ve biraz da çenelerinin düşüklüğüyle bilinen bu şöhretli yazarlar, sohbete daldıklarından, siparişlerini yazmaları için masaya konulan bu kağıtları bir türlü doldurmazlar.

“Acaba siparişlerini yazdılar mı” diye, kasayla masa arasında mekik dokuyan garsonlar yorulmaya başlayınca şef garson olaya el koyar.

Dönemin en meşhur yazarlarının oturduğu masaya yaklaşan şef garson onlara şöyle der: “Acaba bu masada kimse yazı yazmayı bilmiyor mu?”

Kıssa gülümsetmiş olabilir. Ancak öyle tahmin ediyoruz ki hisse gülümsetemeyecek.

İsrail’in 7 Ekim’den bu yana saldırılarını sürdürdüğü Gazze’de, son olarak yardım TIRlarının önünde sıra bekleyen sivillere ateş açıldı ve yüzün üzerinde Filistinli daha şehit oldu.

İsrail’in yaptığı bu soykırıma dur demesi beklenen uluslararası kurum ve kuruluşlar hikayemizdeki yazarlar masası misalinde olduğu gibi yalnızca gevezelik ettiklerinden bu soykırıma da kayıtsız kaldılar.

Dünya çapında güç sahibi olan bu “kerli ferli” hükümetler, önlerine konulan beyaz kağıtlara bir iki şey karalasalardı, belki de bu katliamı hemen bitirebilirlerdi.

Aralarında Müslüman liderlerin de olduğu bu masaya hesap sormak da şef garson hükmündeki bizlere düşüyor: “Acaba bu masada insanlıktan nasibini almış bir Allah’ın kulu yok mu?”

Tepkilerini her mecrada dile getiren vatandaşları kadar dahi cesaretleri olmayan bu hükümetler, “soykırıma ortak olamam” diyerek Washington’daki İsrail Büyükelçiliği önünde kendini ateşe veren ABD’li askerden hiç mi utanmadılar?

Öyle tahmin ediyoruz ki birçoğu utanmıyor, Filistin onların meselesi değil çünkü.

“Filistin bizim meselemizdir” diyenler ise Filistin siyaseti üzerinden dahilde oy devşirme peşindeler.

Sosyal medya reklamlarını Tel Aviv merkezli bir şirkete emanet ettiği ortaya çıkan Murat Kurum, çıkıp, “Biz kazanırsak 31 Mart’ta Gazze’deki mazlumlar sevinecek” diyebiliyor.

Gazze üzerinden siyaset yapan Kurum, birkaç gün sonra bir programa katılıyor ve bir de ortaya çıkıyor ki telefonundan en son İsrail menşeli ürünler sipariş etmiş!

Cumhurbaşkanlığı seçiminden hemen önce “biz kaybedersek Kudüs düşer” diyen Erdoğan ve arkadaşları, Kudüs düşerken, İsrail’le ticareti kesmek yerine bu ticarete kılıf bulma derdindeler.

Bugüne dek -kandırmak için- söyleyebildikleri tek şey “malların üzerinde İsrail yazıyor ama aslında bu gemiler Filistin’e ve Filistin için gidiyor!”

Ancak inanıyoruz ki garsonları ciddiye almayan ve üstelik bir de “kitabım daha fazla satılsın” diyerek onların bu hallerini kaleme alan yazarların sözü değil, ailesini İsrail saldırılarında kaybeden ve “Ramazan’da hiç kimse benimle iftar sofrasına oturmayacak” diyen Filistinli kızın şakımaları galip gelecek:

“Kafesteki kuş neden şakır bilirim,

Kanadı kırılmışken ve göğsünde bir sancı.

Özgürlük için dövdüğünde parmaklıkları,

Bu ne keyifli ne de neşeli bir şarkı.

Bu kalbinin derinliklerinden çıkarıp yolladığı bir dua,

Bu bir yakarış, Cennet’e ulaşmak için bir girişim.

Kafesteki kuş neden şakır bilirim…”

QOSHE - Kafesteki kuş neden şakır bilirim - İbrahim Aktaşcı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kafesteki kuş neden şakır bilirim

2 3
05.03.2024

Yemeğe gittikleri restoranda usul şöyledir: Garsonlar masaya menüyle birlikte müşterilerin siparişlerini yazması için bir de kağıt ve kalem bırakır. Müşteriler siparişlerini yazınca da servis yapılır.

Kırk yılın başında bir araya gelen ve biraz da çenelerinin düşüklüğüyle bilinen bu şöhretli yazarlar, sohbete daldıklarından, siparişlerini yazmaları için masaya konulan bu kağıtları bir türlü doldurmazlar.

“Acaba siparişlerini yazdılar mı” diye, kasayla masa arasında mekik dokuyan garsonlar yorulmaya başlayınca şef garson olaya el koyar.

Dönemin en meşhur yazarlarının oturduğu masaya yaklaşan şef garson onlara şöyle der: “Acaba bu masada kimse yazı yazmayı bilmiyor mu?”

Kıssa gülümsetmiş olabilir. Ancak öyle tahmin ediyoruz ki hisse gülümsetemeyecek.

İsrail’in 7 Ekim’den bu yana saldırılarını sürdürdüğü Gazze’de, son olarak yardım TIRlarının önünde sıra bekleyen sivillere ateş açıldı ve yüzün üzerinde Filistinli daha şehit oldu.

İsrail’in yaptığı bu soykırıma dur demesi beklenen uluslararası kurum ve kuruluşlar hikayemizdeki yazarlar masası misalinde........

© Yeni Asya


Get it on Google Play