75 yıldır ilerleyen bu proje, Filistin topraklarının sadece Yahudilere ait olduğunu savunmakta ve bunu silahla dayatmakta. Üstelik 75 yıldır Batı devletlerince açıkça ve bazı “Doğu” devletlerince de sessizce desteklenmeye devam ediyor.

Son yıllarda entellüktüel insanlarımızı değersizleştirdiğimiz için, yaygın medyada, Filistin davası üzerine son derece yetersiz, tarihî derinliği olmayan ve idelojik çarpıtmalara maruz kalmış bilgiler dolaşıyor.

Yine maalesef halk düzeyinde yaptığımız protestolar ve tepkiler de özellikle Avrupa’da yapılan protestolarla kıyaslandığında, aradaki derinlik farkı ve bizdeki “bilgisizlik” hali açıkça görülüyor.

Vicdanlı Avrupalılar Filistin meselesinin tarihî önemini ve orada yaşananların uzun vadede dünyaya etkisini sezebildikleri için liderlerine ciddi baskı yapıyor, protestolarını bilimsel araştırmalar ve bültenlerle birleştirip halklarını eğitmeye çalışıyor.

İdeolojik bağnazlıkların karşısında en önemli silahlar barışçıl ve entellektüel argümanlardır. Örneğin, “Ya onlar ya biz” tarzı bir söylem yalnızca düşman üretirken, “Bu yaşananlar bütün insanlığın sorunudur, orada yaşananlar hepimizin başına gelebilir, işte dünya savaşları” gibi bir argüman en azından tarafsız olanların desteğini çekecektir ve karşı tarafın irrasyonel ve ahlaksız tavrını ortaya çıkaracaktır.

Zaten Avrupadaki bu bilinçli protestoların somut etkileri de görülmeye başlandı. Siyasetçiler başlarda koşulsuz ve şartsız İsrail’i desteklemelerinin kendi popülerliklerine bu derecede olumsuz etki edeceğini ön görememişti ve bu sebeple geri adımlar atmaya başladılar. Bunun en görünür hali Macron’un geçen hafta “ateşkes” çağrısı yapması ve İsrail ordusunun sivilleri bombalamasını eleştirmesi oldu. Zira “ateşkes” sözcüğünü dile getirmekten bile imtina eden AB yönetiminden sonra bu hamle büyük ses getirdi.

Macron’ın riyakarlık yaptığı düşünülebilir ve belki de bu doğrudur ama mesele bu değil. Bu söylem bu zamana kadar batı dünyasının söylemleriyle kıyaslandığında son derece radikal bir dönüşümü gösteriyor. Aynı şekilde ABD’de seçimlerin yaklaştığı dönemde Filistin soykırımının mevcut iktidarın popülerliğine vurduğu darbe bir panik havası estirdi. Özellikle genç nüfusun gönlünü almak için söylemler daha ılımlı hale getirildi ve Filistin’i savunmak normalleşmeye başladı.

Uzun vadeli değişim zaman alacak. Kısa vadede Filistinli masumların çektiği acıları durdurmak için mücadele etmek öncelik olmalı. Her vicdanlı bireye düşen öncelikle bu konular hakkında bilinçli olmak, okumak, yazmak ve günü kurtaran sloganlardan sıyrılıp bilinçli ve sorgulayıcı bireyler olmak.

En önemlisi de dünya çapında vicdanlı bireyleri harekete geçirebilmek.

Önemli derslerden biri de şu: Tüzel kişilerin ahlakı yoktur, bireylerin ahlakı vardır. Ahlaklı kalabalıkların yönlendirmediği devletler çıkar peşinde koşacaktır ve zulmü rasyonalize edip gelenek haline getirecektir. Örneğin bugün Filistinliye zulmeden İsrail aynı şekilde iktidarı eleştiren kendi vatandaşlarına da zulmetmekte ve etmeye de devam edecek.

Devletlere ahlakımızla yön vermek istiyorsak Avrupadaki ve dünyadaki vicdanlı kardeşlerimizle dayanışmalıyız. Yazdıklarını okumalı, okutmalı, gerekirse tercüme ederek yaymalı ve böylece onlara katkıda bulunmalıyız.

Bizim listemiz şöyle (sizinkileri paylaşmaya da açığız):

İlan Pappe – İsrail Hakkında On Mit

Salim Tamari – Cihan Harbi ve Yeni Filistin

Avi Shlaim – Filistin’i Bölüşmek

Jimmy Carter – Palestine: Peace Not Apartheid

İlan Pappe ve Noam Chomsky – On Palestine

QOSHE - Vicdanların medyadaki işbirliği - Ahmet Said Aydil
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Vicdanların medyadaki işbirliği

2 1
21.11.2023

75 yıldır ilerleyen bu proje, Filistin topraklarının sadece Yahudilere ait olduğunu savunmakta ve bunu silahla dayatmakta. Üstelik 75 yıldır Batı devletlerince açıkça ve bazı “Doğu” devletlerince de sessizce desteklenmeye devam ediyor.

Son yıllarda entellüktüel insanlarımızı değersizleştirdiğimiz için, yaygın medyada, Filistin davası üzerine son derece yetersiz, tarihî derinliği olmayan ve idelojik çarpıtmalara maruz kalmış bilgiler dolaşıyor.

Yine maalesef halk düzeyinde yaptığımız protestolar ve tepkiler de özellikle Avrupa’da yapılan protestolarla kıyaslandığında, aradaki derinlik farkı ve bizdeki “bilgisizlik” hali açıkça görülüyor.

Vicdanlı Avrupalılar Filistin meselesinin tarihî önemini ve orada yaşananların uzun vadede dünyaya etkisini sezebildikleri için liderlerine ciddi baskı yapıyor, protestolarını bilimsel araştırmalar ve bültenlerle birleştirip halklarını eğitmeye çalışıyor.

İdeolojik bağnazlıkların karşısında en önemli silahlar barışçıl ve entellektüel argümanlardır. Örneğin, “Ya onlar ya biz” tarzı bir söylem yalnızca düşman üretirken, “Bu yaşananlar bütün insanlığın sorunudur, orada yaşananlar hepimizin başına gelebilir, işte dünya........

© Yeni Asya


Get it on Google Play