|
![]() |
![]() Ragıp KaradayıTürkiye |
"Elbette hayırlısını istiyorum amma vakit de bitti nineciğim. Herhangi bir mektebe kayıt yaptırmayan bir ben kalmışım, biliyor musun?"...
Kışın şakaya gelir tarafının olmadığını herkes biliyordu. Hazırlıksız yakalanmaya, noksanlığa kimsenin cesareti yoktu....
Annemim babamın nasıl karşılayacaklarını düşünüyor, çok üzülüyordum. Arkadaşlarımın elbiselerini paylaşarak, Şekerli'ye vardık....
Rüzgâr yorgunluğumuzu dağıtıyor; bizi sanki köylerimize doğru sürüklüyordu. Müdür Bey "Evlatlarım!.. Dikkatli ve de sessiz olun....
Beden eğitimi dersimize giren ilk mektep muallimi Lütfü hoca, perişan hâlimizi görünce hızla müdürün yanına gitti. İd’in...
“Ne duruyorsunuz miskinler? Duymadınız mı dediklerimi? Çabuk soyunun! Soyunun dedim! Hayvan herifler soyunun!..” Emir, en...
Huzur ve saadet içimde dalgalanıp dururken hüngür hüngür ağlamak istiyordum... Ben hayallerimde müdür bey kendi âlemindeydi. Bir ara...
Müdürümüz, bütün kuvvetiyle, avazı çıktığı kadar hareketlerin nasıl yapılacağını tekrarlarken bütün talebeler gözlerini, açılan...
Anlayacağınız onüç yaşında ilm-i siyasetin lüzumunu tam kavrayamasam da ne demek olduğunu sezmiştim. Bu hadiseden sonra, bütün...
"Unutmayın, piyes ekibine Ragıp'ı da dâhil edin. Her gittiğimiz yere o da gelecek. Bir şey veremiyoruz, emeğinin karşılığı bu olsun...
"Yani anlayacağın, sizin Beyler köyünün ilkbahardaki hâlinin resmini yapacaksın bu beze...” “Bak oğlum, senin çizgilerini tanıyor,...
Suçu, kusuru, kabahati olmayan bir çocuğa, üstelik talebesine nahak yere böyle galiz bir küfür, çok ağırıma gitmişti. Müdür,...
"Gaak, gaak" diye kasvetli ötüşleriyle sanki; "kar, kar" demek isteyen kurnaz karga sürüleri, dumanlı havanın donuk hüznünü daha beter...
Ne güzel masumiyetti bu karın yağışı; kirin üstüne de yağardı, temiz toprağın, taşın, taze çimenlerin üzerine de… ...
Köyden getirdiğimiz lavaş ekmekler, civil peynir buz kesilmiş... Sobanın yanı başında kovadaki su tamamen donmuş ve bir taş gibi olmuştu. ...
Kare şeklinde, iki duvarında ikişer penceresi olan ve hiçbir yapı kaidesine, hiçbir inşaat esasına uymayan tuhaf bir yerdi bu evimiz....
Nineciğimin ismini duyunca toparlandım. “Ragıp, evladım! Bakkaldan bir paket çay, bir kilo da şeker al gel. Oyalanma, misafirimiz var…”...
Nasıl önümüzü göremiyorduk? Gençliğin vermiş olduğu uçarılıkla ne kadar mesut, mutluyduk. Ona göre; bu yaşta mektep, iş-güç,...
Ben, tek başıma bir evde hayat mücadelesi vereceğime aklının ermediğine yorumluyor, fazla evhamlılık olarak düşünüyor, mühimsemiyordum...
Bir şey diyecekmiş gibiydi ama diyemedi, vazgeçti. Hâlâ kendi âlemindeydi. Elinde olmadan yine esnedi. Galiba uzun dalgınlığından...
Atalarımızın dramları canımı acıtmış olmalı ki gözlerim boncuk boncuk yaş doldu. Herkes de hüzünlenmişti... Arkadaşımın dedesi...
Yüksek dağ yamaçlarında hâlâ kar vardı. Aşağılara indikçe alaca karlılık yerini zümrüt yeşili çayırlara bırakıyordu. Gayet...
Günlerce bugüne hazırlandık. Annelerimiz keteler, börekler, çörekler pişirmiş, yumurta haşlamışlardı. Dedemin vefatından, yeni...
“Hep aynı sualler! Sen sormaktan bıkmadın, biz de susmaktan… Biraz mühlet ver bize!" Anacığım, namazı müteakiben çalışıyordu...
Tecrübesizlik, insanın aklına neler getirmiyordu ki? Zamanla pişecektim. Bu düşündüklerimden dolayı da utanacaktım. Büyük sözü...
Babacığım, kulübe misali hanemize vardığında üşümüş olmalı ki; ellerini üfleyerek ısıtmaya çalışıyordu. Sınıf...
Kapıyı açınca bir de ne göreyim! Ali Rıza öğretmenim hanımıyla önümde dikilmiyor mu? Belli etmesem de utandım, kızarıp bozardım!.....
Bu azim ve gayretle yeni çiçeklere hasret tomurcuk oldum. İyilerden olmak, ümit vermek, şifa dağıtmak, huzur ve saadet olmak için......
Yalnız karnının doyurulmasını düşünen açlığa mahkûm bir Afrikalı gibi, yarım yamalak yazılmış romanın sonunu merak ediyordum....
Belki de ilk kez titreyen adımlarıma eşlik eden merdivenin yüksekliğini ve beni yorduğunu bu kadar yakından hissediyordum. O münferit...
Büyüklerimin “Ragıp Abi yazsın, Ragıp Abi çizsin…” sözü kulaklarımda çınladı. Henüz adını bile koyamadığım eserin, bu...
Bunca sessizlik ortasında bile mevzuya girmeye cesaret edemiyordum. Bir anlık duraklama, beni iç âlemimden kopardı. Bu zihin...
YENİ ROMAN ************************** Tarihî, sosyal ve çocuk romanlarının usta kalemi Ragıp Karadayı Türkiye okurları için yazdı....
“Bir asır daha yaşayamadım diye ağlamak, bir asır evvel yaşayamadığıma ağlamak kadar beyhudedir...” Ölümüm...
Babamı böyle ağlarken hiç görmemiştim. Sessizce ölüye yaklaştı, gözlerini kapattı. O sırada ölünün yüzü soğumaktaydı....
Küçükken ilk gördüğüm ölü ve gittiğim ilk kabir dedeminkiydi. Yemyeşil ağaçların gölgesi düşmüştü mezarların üstüne....
Aklım erdiği günlerden beri ahirete gidenleri gördüm, “Boş ver, hayatını yaşa…” da demedim! Aksine "Bir gün sıra bana gelecek!”...
Buram buram hasretini çektiğim memleketimi, kayıp olmuşluğumu aradım... Ben işte böyle… yaptıkları, yapamadıkları saymakla...
Kimi Hak âşığı dedi, kimileri de Deli, Divane... sevenlerle de hatta nefret edip sevmeyenlerle de samimi oldum. Çok şeyi öğrendim,...
“Bu kırış kırış güneş yanığı yüzün, beyazlaşmış saçların ve çukura kaçmış gözlerin sahibi ben miyim?” Hocam bir...
Şu birkaç senelik dünyadaki esaret hayatım, bütün acıklı sahneleriyle, gözümün önünde canlanmıştı yine... Gözlerimden yaşlar...
Sıcak bir yaz sabahı çivit mavisi gökyüzünün altında ahiret yolculuğuna çıkmaya hazırlanıyordum. Sözüm değil yabana, kötü...
"Beni buradan uzaklaştırın, hemen gitmeliyim! Bu adamla bir daha aynı havayı teneffüs etmek istemiyorum!” Halife: - Buyur Behlül. -...
"Ben hükümdarım, sultanım, emir-ül-müminînim deyip birilerini hor ve hakir görürsem hâlimin nice olacağını varın siz tahmin edin...
"Hülâsa; başlangıç ve son hususunda gaflet içinde bulunuyoruz efendim..." Behlül Dânâ: - Peki Efendim anlatayım! Emir edepten...
Sisler dağıldı, etraf aydınlandı ama ben de epey ateşler içinde kıvrandım. Gözlerimi açtığımda o koca Sultan’ı yanı başımda...
Sultan'ımla baş başa oturup yaptığımız sohbeti pek seviyordum. Senelerdir o beni tanımış ben de onu… Evde en iyi, en temiz ne varsa...
İlk iş çoraplarımı sonra da duvarda asılı kıyafetlerimi giyindim. Keçi derisinden yapılma seccadem beni bekliyordu. O uzun sohbeti...
Sultan’ımın üzgün hâli; kalbinden başladığı yolla, benim utangaç gözlerimde nihayet buldu... Hem yürüdük hem hasbihâl ettik....
Heyecanımı Sultan’ıma belli etmemek için mi ne meşgul olmak istiyordum. Gayr-i ihtiyari gittim, kulübemin kapısını örttüm. Behlül...