Alman filozof Immanuel Kant (1724-1804), insanlığın en eski arayışlarından biri olan “Sürekli barış nasıl olur?” sorusuna cevap arayarak, “Ebedi Barış Üzerine Felsefi Deneme” eserini yazmıştır. Kant, kısa süreli barışın değil, sürekli barışın peşinde olmuş; yanıtlarını ise hukuki temellendirme içinde vermiştir. Kant bu eserini devletlerin yoğun savaş hâlinde olduğu bir dönemde kaleme almış, 1795 yılında devletlerarasında ebedi barışın nasıl sağlanacağı konusunda düşüncelerini ortaya koymuştur. Felsefi denemesinde, 6 önkoşul ve sonrasında 3 nihai madde ile kalıcı barışın yolunu göstermiştir. Şimdi bu önkoşullara bir göz atalım:

1. Birinci ön madde: İçinde gizli bir şekilde savaş nedeni bulunan hiçbir anlaşma, barış anlaşması sayılmaz.

Barış, huzur ve sakinlik demektir. İnsanların birbirlerine karşı düşmanca ve saldırgan tutumlarını ret etmeleridir. Her türlü davranışta herkese karşı esenlik dilemeleridir. Kant'a göre barış, tüm düşmanlıkların sona erdirilmesidir. Bu nedenle, toplumsal barışın sağlanması noktasında yalan söylemeyi reddeden Kant, gizli amaçlar içinde olmak, kısa ateşkes planları yapmak ve ilerleyen zamanda yeni bir çatışmayı amaçlamak, barışı imkânsız kılar demektedir. Kant’a göre ateşkes yani mütareke, savaş yapmak için zaman kazanmak ya da güç toplamak gibi bir çıkarı gözeterek ve kötü bir niyetle yapılıyorsa barış değil, savaş hazırlığıdır. Oysa barışın sürekli ve kalıcı olabilmesi için ileride ortaya çıkabilecek tüm savaş nedenlerini ortadan kaldıracak bir biçimde, tümüyle art niyetsiz açık ve şeffaf olunması şarttır.

2. İkinci ön madde: İster küçük, ister büyük olsun, hiçbir bağımsız devlet, diğer herhangi bir devletin hâkimiyeti altına tevarüs, mübadele, alım-satım veya hibe yollarıyla asla geçmemelidir.

Devlet, ahlâki ve hukuki bir düzendir. Devlet, bir şahsın egemenliğinde değil, toplum sözleşmesi ile kendisinin egemenliğinde olduğunun söyleyen Kant, Devletin bir mülk gibi alınıp satılamayacağını, devredilemeyeceğini, başkasına bağışlanamayacağını, ağır borç altında bırakılamayacağını anlatmıştır. Emperyalist emeller ve sömürge faaliyetleri, devletin bağımsız ve egemen duruşuna zarar verir ve barışı ortadan kaldırır.

3. Üçüncü ön madde: Daimi ordular zamanla ortadan tamamıyla kalkmalıdır.

Kant'a göre her devletin kendi ordusunu hazır ve nazır tutması, başka devletlere tehdittir. Silahlanma ile birlikte karşılıklı tehdit algısı, her devletin sürekli asker bulundurmasına sebep olur. Bu nedenle, barışın korunması ve devletlerin birbirinden korkmaması için sürekli ordu olmamalıdır.

4. Dördüncü ön madde: Devlet, dış menfaatlerini korumak için borçlanmalara girişmemelidir.

Kant'a göre, ülkeler kendi iç ekonomisini güçlendirmek için borçlanma yapılabilir. Fakat dış ülkelerden yoğun kredi borçlanması barışı zedeler. Borç alan devlet zamanla güçsüzleşir ve ona borç veren devletin siyasi ve ekonomik sömürgesi olur ve bu da devletlerarasında çatışma doğurur. Kant’a göre savaş, kaçınılmaz ve engellenemez bir sonuç değildir; üzerinde insanların daimi karar verecekleri bir iradedir. Kalıcı barışa giden yola engel olan aşırı borçlanmadır. Bu yüzden Kant çözüm olarak, borçlanma yasağı önerir.

5. Beşinci ön madde: Hiçbir devlet, diğer bir devletin esas teşkilatına veya hükümetine zor kullanarak karışmamalıdır.

Başka bir devletin içişlerine karışmak, o devletin egemenliğinin reddedilmesi anlamına gelir. Her türlü kutsal ve ideolojik nedenlerle savaş ret edilmelidir. Kant, egemenliğin mutlaklığını savunarak, hiçbir devletin iç savaşa sürüklenmesini istemez. Devletin iç savaşına başka bir devletin dâhil olması ise, bağımsız bir milletin haklarının ihlâl edilmesi ve karışan devletin, karıştığı ülkedeki iç savaşı desteklemesi demektir.

6. Altıncı ön madde: Hiçbir devlet, savaşta, ileride barış akdedileceği zaman devletlerin birbirlerine karşılıklı güven duymalarını imkânsız kılacak yollara başvurmamalıdır.

Devletin vatandaşı, kullanılıp atılacak bir nesne değil, devletin kurucu unsuru olarak öznedir. Yurttaşın rızası alınmadan başka devletlere karşı savaş açılmaması gerekir. Kant, savaşın en büyük insanlık suçu olduğunu söyleyerek, ‘cezalandırmak, yok etmek ve boyun eğdirmek için savaş’ kötüdür, demektedir. Düşmanı tamamen yok etmeyi amaçlayan bir savaş, savaş değil, toplu kıyımdır. Bu tür savaşların yasaklanması gerekmektedir. Kant’a göre, savaş sırasında bile hukuk korunmalıdır. Savaş anında, düşman ülkesinde katiller, zehirleyiciler kullanmak, kapitülasyonlara aykırı hareket etmek, düşman tebaasını kendi devletine karşı ihanete kışkırtmak sonradan yapılacak bir barışa engeldir. Savaşta suikastçıların, zehirleyicilerin, keskin nişancıların, casusların ve yalan haber yayıcıların kullanılması ileride kurulacak olan sürekli barışın güvenliğini tehlikeye atar. Yine savaş sona erdikten sonra da yenilen devletten tazminat istenirken, tazminatın mağlup devleti sömürecek nitelikte olmaması gerekir, görüşündedir. Hukukun olmadığı bir doğal durum hâli olan savaş, hukuk egemenliği artırılarak engellenebilir. Çatışmaların çözümü, hukuk düzeni kurmuş devletlerin işbirliği ile sağlanabilir. Devletler hukuka boyun eğmedikçe, barışın sağlanması imkânsızdır; çünkü barış hâli, doğal bir durum değil, ancak devletlerin irade birliğiyle gerçekleşebilir.

Şimdi de Devletlerarasında kurulacak sürekli barış durumunun temel koşullarını inceleyelim:

Birinci nihai madde: Her devletin esas teşkilatı cumhuriyetçi olmalıdır.

Kant'a göre her devletin esas teşkilatı cumhuriyetçi olmalıdır. Çünkü cumhuriyet rejimi ile birlikte savaşlara, monarşi yönetimlerde olduğu gibi tek kişi karar vermez, buna halk karar verir. Halk ise kendisine zarar geleceğini düşündüğü savaştan kaçınır. Kant’ın felsefesinde insan araç değildir. İnsan onuru ancak cumhuriyetçilik ilkesiyle korunur; hukuku ve cumhuriyeti istemeyen, barışı da istemez. Kant’a göre ‘saf’ demokratik idare, yürütme gücünün halk yığınına ait olduğu, en tehlikeli ve zorbalığa açık yönetim biçimidir. Kant’a göre saf bir demokrasi, sınırlanmadığı takdirde ‘çoğunluğun istibdadına’ yol açar; öyleyse gerçek demokrasi, azınlığın ve muhalefetin haklarını ihlâl eden despot yönetimin zıddıdır. Cumhuriyet yönetimi, anayasal demokrasidir; haklara saygılı, kanunlarla sınırlı, katılımcı siyasi yönetimdir.

İkinci nihai madde: Devletler hukuku hür devletlerden kurulu bir federasyona dayanmalıdır.

İnsanlar çatışma hâlinden çıkmak için toplum sözleşmesiyle birlikte, birtakım haklarını devlete teslim etmiştir ancak devletlerin çatışma hâli devam etmektedir. Kant’a göre, ebedi barışın sağlanması için uluslararası hukuka dayalı devletler üstü bir federasyon kurulması ve devletlerin bu federasyona zor kullanmadan gönüllü katılması gerekmektedir. Söz konusu birlik, kendi sürekliliğini sağlayarak, dünya barışını kuracak ve savaşları önleyecektir.

Üçüncü nihai madde: Dünya vatandaşlığı hukuku, evrensel bir misafirlik şartlarıyla sınırlandırılmalıdır.

Kant'a göre, dünya belirli milletlere değil, bütün insanlığa aittir. Ancak her Devlet istediği takdirde farklı ülkeden gelen insanları kabul etmeme hakkına sahiptir. Fakat özellikle savaş ya da kriz dönemlerinde sığınmacıların ölüme terk edilmesi, insan onuruna ve hukuka aykırıdır.

Bu maddeler ile birlikte Immanuel Kant’ın, kaos ve savaşı, “kanunsuzluk” olarak tanımladığı görülmektedir. Kalıcı barışın karşıtı olan kanunsuzluk, toplumun hukuk düzeni altına alınmamış (vahşî) durumunu, yani doğa durumunu ifade etmektedir. Kant’ın düşüncesine göre sosyal hayatın akışı, hukukla birlikte sürekli barışa doğru ilerlemektedir.

O halde sorulması gereken şudur: İnsanlığın ebedî barışını veya dünya hukuk düzenine doğru yönelişini kolaylaştırıp hızlandırmalı mı, yoksa ağırlaştırıp geciktirmeli mi, ya da hiçbir müdahalede bulunmaksızın kaderin gerçekleşmesini mi beklemeli?

(Devamı sonra…)

QOSHE - EBEDİ BARIŞ MÜMKÜN MÜ? - Av.metin Kazan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

EBEDİ BARIŞ MÜMKÜN MÜ?

3 0
05.01.2024

Alman filozof Immanuel Kant (1724-1804), insanlığın en eski arayışlarından biri olan “Sürekli barış nasıl olur?” sorusuna cevap arayarak, “Ebedi Barış Üzerine Felsefi Deneme” eserini yazmıştır. Kant, kısa süreli barışın değil, sürekli barışın peşinde olmuş; yanıtlarını ise hukuki temellendirme içinde vermiştir. Kant bu eserini devletlerin yoğun savaş hâlinde olduğu bir dönemde kaleme almış, 1795 yılında devletlerarasında ebedi barışın nasıl sağlanacağı konusunda düşüncelerini ortaya koymuştur. Felsefi denemesinde, 6 önkoşul ve sonrasında 3 nihai madde ile kalıcı barışın yolunu göstermiştir. Şimdi bu önkoşullara bir göz atalım:

1. Birinci ön madde: İçinde gizli bir şekilde savaş nedeni bulunan hiçbir anlaşma, barış anlaşması sayılmaz.

Barış, huzur ve sakinlik demektir. İnsanların birbirlerine karşı düşmanca ve saldırgan tutumlarını ret etmeleridir. Her türlü davranışta herkese karşı esenlik dilemeleridir. Kant'a göre barış, tüm düşmanlıkların sona erdirilmesidir. Bu nedenle, toplumsal barışın sağlanması noktasında yalan söylemeyi reddeden Kant, gizli amaçlar içinde olmak, kısa ateşkes planları yapmak ve ilerleyen zamanda yeni bir çatışmayı amaçlamak, barışı imkânsız kılar demektedir. Kant’a göre ateşkes yani mütareke, savaş yapmak için zaman kazanmak ya da güç toplamak gibi bir çıkarı gözeterek ve kötü bir niyetle yapılıyorsa barış değil, savaş hazırlığıdır. Oysa barışın sürekli ve kalıcı olabilmesi için ileride ortaya çıkabilecek tüm savaş nedenlerini ortadan kaldıracak bir biçimde, tümüyle art niyetsiz açık ve şeffaf olunması şarttır.

2. İkinci ön madde: İster küçük, ister büyük olsun, hiçbir bağımsız devlet, diğer herhangi bir devletin hâkimiyeti altına tevarüs, mübadele, alım-satım veya hibe yollarıyla asla geçmemelidir.

Devlet, ahlâki ve hukuki bir düzendir. Devlet, bir şahsın egemenliğinde değil, toplum sözleşmesi ile kendisinin egemenliğinde olduğunun söyleyen Kant, Devletin bir mülk gibi alınıp satılamayacağını, devredilemeyeceğini, başkasına bağışlanamayacağını, ağır borç altında bırakılamayacağını anlatmıştır. Emperyalist emeller ve sömürge faaliyetleri, devletin bağımsız ve egemen duruşuna zarar verir ve barışı ortadan kaldırır.

3. Üçüncü ön madde: Daimi ordular zamanla ortadan tamamıyla kalkmalıdır.

Kant'a göre her devletin kendi ordusunu hazır ve nazır tutması, başka devletlere tehdittir. Silahlanma ile birlikte karşılıklı tehdit algısı, her devletin sürekli asker bulundurmasına sebep olur. Bu nedenle, barışın korunması ve devletlerin birbirinden korkmaması için sürekli ordu olmamalıdır.

4. Dördüncü ön madde: Devlet, dış........

© Vasat


Get it on Google Play