Yahudilerin, -ihanetler neticesinde- Osmanlı’dan koparılan Filistin’e taşınmaları ve Filistinlilerin topraklarını işgal etmeleri Birinci Dünya Savaşı sayesinde gerçekleşti. İhanet edenler, bugün Osmanlı’ya kim düşman ise o gün de onlardı. Çeyrek asır sonra… İkinci Dünya Savaşı ile birlikte resmî Yahudi devleti İsrail’in kuruluşu gerçekleşti. Osmanlı’nın iç ve dış düşmanları yine birlikteydi. Şimdi Üçüncü Dünya Savaşı başladı yahut başlamak üzere… Bu seferki hedef, İsrail’i, "vadedilmiş topraklar"ına genişletmek. Ve Osmanlı’nın iç-dış düşmanları, yine ittifak hâlinde. *** Türkiye içinde birileri, cüretkâr biçimde Türkiye Cumhuriyeti devletine meydan okuyorsa arkasında güvendiği birileri vardır. Can düşmanımız FETÖ ve PKK gibi terör örgütleriyle seçim kazanmayı düşünebilecek kadar şirazeden çıkanlar… PKK’nın sahiplerini memnun etmek için Irak ve Suriye’den çekilmeyi vadedenler… Hatta ve hatta, PKK-HDP 800’e yakın şehit verdiğimiz çukur olaylarıyla özerkliğe kalkıştığında destek vermeye gidenler… Suriye, Libya tezkerelerine “Hayır” deyip, FETÖ’yü devlet kadrolarına geri döndürme taahhüdünde bulunanlar işte onlardı. Bu yüzden 15 Temmuz’da tanklar kendilerine yol açtı. Her sandıkta terör örgütleriyle içli-dışlı hemhâl olmaları da aynı sahiplikten kaynaklıydı. Bunlar, Siyonist Yahudiler, Filistin’in asli unsuru Filistinlilere nasıl bakıyorsa, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisindeki Müslüman Türk milletine aynı gözle bakanlardı. Şer ittifakına karşı Türkiye’yi ve Türk milletini müdafaa eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, püskürtülen her saldırı sonrası “Ağababalarınız gelsin” diye meydan okuması da bu yönde apaçık verilen bir mesajdı. İşte şimdi o ağababalarla doğrudan bilek güreşi günleri yaklaştı. *** Eminim şimdi pek çoğunuz son günlerde okyanus ötesi ile yakalanan olumlu havayı düşünüyorsunuzdur. Evet, Türkiye’nin İsveç onayı ve buna karşılık ABD’nin F-16 taleplerimizi karşılama adımları gayet ılımlı bir süreç başlattı. Özellikle de ABD’nin Suriye’den çekileceğini açıklaması… Bunu biraz diplomasideki başarımıza sayalım, biraz da ABD’de yaklaşan ve Trump’ın kazanacağı öngörülen seçimlere. Trump, “Üçüncü Dünya Savaşı’nı sadece ben engelleyebilirim” iddiasındaki bir aday. Haklı da olabilir, göreceğiz gücü nereye kadar. Şunu unutmamak lazım ki, bir değil, birkaç ayrı ABD var. Ayrıca, İngiltere gibi, küreselciler gibi başka derin unsurlar… Başta İsrail olmak üzere, kimse emelinden vazgeçmemişken, tatlı hülyalara dalmak akıllara zarar. O sebeple, beni asıl ilgilendiren, devlet aklımızın zaman kazanma becerisi. Ve giderek yükselen savaş tamtamları sesi. *** Bakın, güney hattımız boyunca, hem de onlarca yıldır İsrail’in geleceği sınırların altyapısı hazırlanıyor. Önce Irak’taki Kürt bölgesi ile bir bölümü yutmaya elverişli hâle getirildi. Sonra Suriye’de, puzzle’ın Akdeniz’e uzanan bölümüyle birleştirilmeye çalışıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliği, projenin önünü kesti. Şimdilik… “One minute”la Siyonistlere meydan okuyan, bu sebeple de 13-14 yıldır başına gelmedik kalmayan Erdoğan, bir taraftan bu küresel güçle mücadele ederken, öbür taraftan Türkiye’yi güçlendirmeye gayret ediyor. Acı olan, tıpkı Birinci Dünya Savaşı öncesi Osmanlı’nın çökmesi için yapmadığını bırakmayan içerideki ihanet kollarının, bir asır sonra tastamam aynı vazifeyi ifa etmeleri. En büyük becerileri de kendi ihanetlerini konuşturmayıp, bugün dünyayı etkileyen krizden aldığımız payın üzerinde tepinmeleri. Bunların başında da ekonomi geliyor. Yok İngiltere’de hayat şöyleymiş, yok ABD’de böyleymiş… Osmanlı’yı parçaladıktan sonra kendilerine patron, efendi olarak belirledikleri ülkelerle onlarca yıl onların sömürgesine dönüştürdükleri Türkiye’yi mukayese ediyorlar, farkında değiller. Ayrıca, ekonominin cumhuriyet tarihin en iyi seviyesine çıktığı dönem Gezi olaylarını başlatan ve ekonomi çöksün diye sokak olaylarını körükleyen, bu niyetlerini de açık açık itiraf eden hainler, bugün bize ekonomiden dert şikâyet ediyor! Elbette icra makamının kararları da eleştirilebilir ama bunu da insaf dairesinde yapmak gerekmez mi? *** 2020 yılının Şubat ayında Türkiye önce İdlib’de Esad hükûmeti ve arkasındaki ülkelerle savaştı, unuttunuz mu? Bir ay sonra ne patladı? Pandemi. Bir seneyi aşkın süre, ufak esnafından devasa fabrikalara kadar iş yerlerimizi kapatıp evlerimize kapandığında işletmelerimizi kim ayakta tuttu, hayatta kalmamızı kim sağladı? Devlet. Aynı zamanda yeni yeni hastaneler yaptı ve bütün sağlık giderlerimizi de bedava karşıladı değil mi? Yetmedi, muhalefetin yüzünden ülke ihanet çetesinin eline düşmesin diye EYT çıkarıldı, borçlar silindi, her kesime para yağdırıldı. Doğru mu? Tam bunun altından nasıl kalkacağız diye düşünürken, bir de 11 ilimizi vuran 6 Şubat depremleri oldu. 11 ilden bahsediyoruz yahu, bunların büyük kısmı neredeyse yerle yeksan oldu. Hatay gibi, Malatya gibi koca şehirlerden söz ediyoruz. Avrupa’da, Amerika’da olsa, devlet sigortasız bir tek evi yapmaz. Oysa bizim devletimiz vatandaşı mağdur etmemek için bunu da üstlendi. *** Etrafımız ateş çemberine dönüşmüş, Dünya Savaşı çıkmasına ramak kalmış… Hükûmet bir yandan ateş bize sıçramasın diye uğraşıyor, öbür taraftan bu tehlikeye geceli-gündüzlü hazırlık yapıyor, öbür taraftan vatandaş ekonomik sıkıntı yaşayıp da götürüp ülkeyi hainlere teslim etmesin, düşmanı umutlandırmasın diye her kesimi memnun etmeye çalışıyor. Rabbim Cumhurbaşkanımızın ve yardımcılarının yardımcısı olsun, milletimizin ferasetini artırsın. Şöyle bir dönemde Cenab-ı Hakkın ülkemize ve milletimize en büyük lütfu bu olsa gerek. Şu süreçte, Ukraynalı kadıncağız gibi “Bir palyaçoyu seçtik, şimdi eğleniyoruz” demek de vardı. Allah korusun!

QOSHE - Ağababalarla bilek güreşi - Yücel Koç
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ağababalarla bilek güreşi

23 8
01.02.2024

Yahudilerin, -ihanetler neticesinde- Osmanlı’dan koparılan Filistin’e taşınmaları ve Filistinlilerin topraklarını işgal etmeleri Birinci Dünya Savaşı sayesinde gerçekleşti. İhanet edenler, bugün Osmanlı’ya kim düşman ise o gün de onlardı. Çeyrek asır sonra… İkinci Dünya Savaşı ile birlikte resmî Yahudi devleti İsrail’in kuruluşu gerçekleşti. Osmanlı’nın iç ve dış düşmanları yine birlikteydi. Şimdi Üçüncü Dünya Savaşı başladı yahut başlamak üzere… Bu seferki hedef, İsrail’i, "vadedilmiş topraklar"ına genişletmek. Ve Osmanlı’nın iç-dış düşmanları, yine ittifak hâlinde. *** Türkiye içinde birileri, cüretkâr biçimde Türkiye Cumhuriyeti devletine meydan okuyorsa arkasında güvendiği birileri vardır. Can düşmanımız FETÖ ve PKK gibi terör örgütleriyle seçim kazanmayı düşünebilecek kadar şirazeden çıkanlar… PKK’nın sahiplerini memnun etmek için Irak ve Suriye’den çekilmeyi vadedenler… Hatta ve hatta, PKK-HDP 800’e yakın şehit verdiğimiz çukur olaylarıyla özerkliğe kalkıştığında destek vermeye gidenler… Suriye, Libya tezkerelerine “Hayır” deyip, FETÖ’yü devlet kadrolarına geri döndürme taahhüdünde bulunanlar işte onlardı. Bu yüzden 15 Temmuz’da tanklar kendilerine yol açtı. Her sandıkta terör örgütleriyle içli-dışlı hemhâl olmaları da aynı sahiplikten kaynaklıydı. Bunlar, Siyonist Yahudiler, Filistin’in asli unsuru Filistinlilere nasıl bakıyorsa, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisindeki Müslüman Türk milletine aynı gözle bakanlardı. Şer ittifakına karşı Türkiye’yi ve Türk milletini müdafaa eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, püskürtülen her saldırı sonrası “Ağababalarınız gelsin” diye meydan okuması da bu yönde apaçık verilen bir mesajdı. İşte şimdi o ağababalarla doğrudan bilek güreşi günleri yaklaştı. *** Eminim şimdi pek çoğunuz son günlerde okyanus ötesi ile yakalanan olumlu havayı düşünüyorsunuzdur. Evet, Türkiye’nin İsveç onayı ve buna........

© Türkiye


Get it on Google Play