menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kehribarın tek düşmanı

15 0
latest

Benim anlattığım hikâyede yolculuk yok. Burada kimse bir yere gitmiyor. Burada kimse kaçmıyor. Burada bir şeyin çözülmesine izin veriliyor. Çünkü bazı şeyleri aşmak için ilerlemek yetmiyor. Bazen yerinde durmak gerekiyor. Yerinde durmak… Bu, dışarıdan bakınca tembellik gibi görünebilir. Korkaklık gibi. “Hadi geç artık,” diye bir ses çıkar içimizden. “Hadi atlat.” Ama bazı şeyler “atlatılmaz.”

Bazı şeyler “içinden geçilir.” İçinden geçmek ise bir tür durmayı gerektirir. Kaçmadan. Bahane üretmeden. Kendini kandırmadan. Bazen çözülme, bir hareket değil; bir izin meselesidir.

Kehribarın tek bir düşmanı var. Zaman değil. Işık değil. Isı, yani yaklaşmak. Yani mesafeyi azaltmak. “Bakmıyorum” demekten vazgeçmek.

Kehribarın düşmanı zaman olmadığı gibi ışık da değildir. Işık bazen sadece gösterir. Asıl düşman ısıdır: Temasın sıcaklığı, yakınlığın gerçekliği.

Anıya yaklaşmak, duygunun etrafında dolanmayı bırakıp onun yanına oturmak. Kaçtığın kapının eşiğinde durup “buradayım” demek. Kendine “Bunu taşımaktan yoruldum” demek. Belki de bu yüzden bazı anılardan uzak duruyoruz.........

© Türkiye