Elim ayağım birbirine dolaştı, ne yapacağımı şaşırdım!..
Gürültüden kimse kimseyi duymuyordu. Üzüntüm tam doruk noktasında. Hiçbir iş yapamamanın ezikliği var üzerimde... Gecenin yarısında müthiş bir kalabalık var. İnsan seli âdetâ. İçeri girmeye yol bulamıyorum. Kitabı sağ elime aldım, yukarı kaldırdım. “İsteyenler olursa vereyim” düşüncesindeyim hâlâ… Salât ve selâm sesleri; Fatih semtinin üzerinde dalga dalga yayılıyor… Gürültüden kimse kimseyi duymuyordu. Üzüntüm tam doruk noktasında. Hiçbir iş yapamamanın ezikliği var üzerimde. Hep kendimi suçluyor; “beceriksiz, miskin adam” diyordum şahsıma! Ağlamak ne kelime, daha beter hâldeydim. Tam bu esnada ceketimin arkadan hafif çekildiğini hissetim ama “kalabalıklarda olur böyle şeyler” deyip mühimsemedim. İçeriye girmeye yol bulmak isteyen ziyaretçilerden biri sandım, dönüp bakmadım bile. Bir daha aynı hareket olunca gayr-i ihtiyari arkaya döndüm. Bir de ne göreyim. Enver abi… “Aman Allah’ım” dediğimi hatırlıyorum, sadece! Bir an göz göze gelince şoke oldum. Acaba rüya mı görüyorum yoksa? Rüya da ayakta görülmez ki. Bir daha baktım. Bütün hane-i saadet oradaydı. Enver abiler........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein