Bağdat'ın havaları hâlâ farklı…
Şimdi pişman olmuş vaziyette geri dönüyorum. Yine yüzüm yok, yine mahcup vaziyetteyim. Ne kadar ferah ve temiz hissettiriyor, yağmurda ıslanmak mesela. Bayılıyorum o rahatsızlık hissine. Hani avuç içleriniz dahi ıslanır ya, böyle parmaklarınız üşümeye başlar, saçlarınızın arasından su damlaları yürümeye başlar, tam alnınızdan aşağı doğru billurdan damlacıklar kayar tek tek… Bunların hepsi de insana yaşadığını hissettiriyor bence… İşte Sultan’ımızdan müsaade ve duâ almadan çıktığım yağmurlu, kasvetli havadaki yolculuğum neticesinde öldüm öldüm dirildim defalarca. Nasibimdekileri iliklerime kadar yaşadım. Şimdi pişman olmuş vaziyette geri dönüyorum. Yine yüzüm yok, yine mahcup vaziyetteyim. Bilhassa bu havalarda Dicle kıyısına gidip durgun akan suyu, sayısız martıları, suda kendi dünyalarında keyiflerince yüzen kuşları, kırık dökük balıkçı........
© Türkiye
visit website