menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

TÜRKİYE, KIBRIS, SURİYE, IRAK VE BALKAN TÜRKLERİ İNANÇLARINI TEKRAR SORGULAMALI VE ASLINA (Alevi-Bektaşiliğe) DÖNMELİDİR

10 0
latest

Tarihsel verilere göre Türkler, Arapların kendilerine yaptığı tüm soykırımlara rağmen 300 yıl boyunca zorla İslam dinine geçmeye karşı direnmiş; geçerken de İslam içinde kendine has bir yol bulmuştur.
Türklerin kendine has buldukları bu yol, İslam içindeki Bektaşilik–Kızılbaşlık inancıdır. Bu inanç sayesinde ilim ve irfanı birlikte yakalamış ve Anadolu’nun Türkmen ahalisi Yavuz dönemine kadar yaygın inanç anlayışı olarak Bektaşiliği–Kızılbaşlığı seçmiş, Kızılbaş (Alevi) olmuştur.

Bu inanç Yavuz döneminden itibaren zulme uğramış ve bugüne kadar devlet eliyle dışlanıp törpülenmiştir. Anadolu’da yaşayan Türkler büyük ölçüde (direnenler hariç) iktidarların Araplardan aldıkları halifelikle geliştirdikleri Emevici–Arapçı bir asimilasyona uğratılmıştır.

Yavuz’la başlayan ve II. Mahmud ile doruğa ulaşan Anadolu’daki Türkmen Kızılbaş soykırımıyla, Anadolu’daki Türkmenler zorla Emeviliğe uygun şekilde; 1500’lü yıllarda Mısır’dan getirilen ulemanın yardımı ve halifeliğin Araplardan alınmasıyla büyük ölçüde dizayn edilmiştir. Halifeliğin padişah tarafından unvan olarak kullanılması ve padişah ile ulemanın sert ferman ve fetvalarıyla Anadolu’daki Türkmenler zorla Emevici bir içerikte asimile edilmiştir.

Son 500 yıldır Bektaşi–Kızılbaş Türkmen ahalinin çoğu, iktidarların devlet olanaklarını kullanarak kendi çıkarları ve saltanatları için yürüttüğü bu süreçte bilerek ve zorla, Türklüğün özünden ve kendine has İslam anlayışından koparılıp Emevicileştirilmiştir.

Bugün Türkiye’deki zıtlaşmaların, gerici tarikatların örgütlenmesinin, dinci baskıların ve dinin bir iktidar sermayesi olarak toplumu manipüle etmek için kullanımının temeli 500 yıl önce atılmıştır.

Anadolu’nun Türkmen halkı, onca zulme rağmen direnen ve Kızılbaş olarak kalanlar hariç, devlet eliyle yapılan saltanatçı Emevileştirme süreçlerinde din adı altındaki zorlama ve yasaklarla içerik olarak Türklükten de koparılmıştır.

Türkler ibadetlerini bu yüzden, Kızılbaş–Bektaşi olanlar hariç, son 500 yıldır Atatürk’e kadar ve Atatürk’ten sonra da bilmedikleri dilde, Arapça yapılan Kur’an okumalarıyla yerine getirmiştir.
Türklerin kendilerine has olmayan ve bilmedikleri dilde yapılan bu anlayışı kullanan hâkim kesimler, Türkleri yüzyıllarca “bu bizim inancımızdır” diye kandırmış ve kendi çıkarları için hem inançsal hem de maddi olarak sömürmüştür. İlim ve irfandan koparmış, körleştirmiş, itaatkâr ve biatçı hâle getirmiştir. Kızılbaş cemlerinde yapılan........

© Turkish Forum