TDK’dan TCK’ya!..
Diğer
27 Aralık 2025
Çocuğunuz var mı? Kaç çocuk? Sizin yoksa, yakınınızda, yakınlarınızda belki. Kaç çocuk?..
91 desem mesela. 91 çocuk nedir? Bir okul mu? Birkaç sınıf mı? Hangi sınıf?
91, belki zaten “işçi sınıfı”ndan ailelerin çocukları olup zorunlu işçilik”le “ölü işçi sınıfı” saflarına sürüklenmiş çocukların sayısı.
91 çocuk, “işçi” olarak can verdi. “Zorunluluk” iki türlüydü: Birincisi, geçim mücadelesinde, birçoğu okulunu da bırakıp yahut tatillerde harçlık çıkarmak, bir ailenin yılda ortalama 200 kiloya yakın ekmek tüketmek zorunda olduğu ülkede, eve bir ekmek fazla getirebilmek üzere “işçilik” yaparken “iş kazası” cinayetlerinde ölen çocuklar. 74 çocuğun “zorunlu işçi sınıfı ölümü” böyle.
İkincisi, belki yine “işçi sınıfı”ndan ailelerin, eğitimle hemen bir meslek sahibi olsun diye meslek okullarına gönderdiği ve bu eğitim makinasının Mesem çarklarında “zorunlu staj” adı altında “zorunlu çocuk işçi” yapılmış ve işyerinde “zorunlu ölü işçi sınıfı” saflarına atılmış 17 cansız çocuk.
Erol Can Yavuz da ikincilerdendi. 15 yaşında. Atölyede üzerine sunta blokları düştü. 15 yaşında bir “çocuk işçi” olarak yılda 2 binden fazla veren işçi sınıfının ölüleri arasına katıldı. Eğitimle bir meslek öğrenmek için katıldığı makinenin, zorla sokulduğu çarklarında hayatını verdi.
O hayatını verirken, mahkeme de “sorumlu patron”a “ceza” verdi: 2 yıl 4 ay hapis. Sonra mahkeme baktı ki “patronun sabıkası yokmuş.” “Eylemli merhamet”in sonucu olarak, patronun cezasını 1 yıl 11 ay 10 güne indirdi. İndirilince ceza, patron “ceza”evine bile girmedi. Patrona pardon yani!
Oysa, TİP’li gençler mesela, bu “zorunlu çocuk işçi” ölümlerini protesto ederken gözaltına alındılar; onlar “ceza” evinde. Muhtemelen 2026’ya da orada girecekler; Erol Can’ın göremediği ama belki patronun, belki vicdan azabı çekse bile, evinde, eşinde dostunda, belki bir mekânda gireceği 2026. Erol Can’ı elbette istemeden de olsa, ama tedbirsizlikle ölüme sürüklemiş tek kişi elbette “işyeri patronu” değildi. Çocukları bu ölüm tuzaklarına “işçi veren” okul da patrondu, bakanlık da, devlet de. Onlar belki yeni yılı kutlamaz!
Her gün “şimdi sen gel bakayım operasyonları”nın yapıldığı, ya eski defterlerin ya “akıllı telefonlar”ın açıldığı, toplumun öyle ya da böyle bildiği isimlerin “bilinmedik” yanlarının sergilendiği ülkenin “esastan adalet”i böyle bir şey miydi? Yüzlerce anne babanın çocukları için adalet diye feryat ettiği bir ülkede. “Enflasyon hedefi yüzde 16” diye asgari ücretin, emekli........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Rachel Marsden