menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Celal Başlangıç’a veda ederken Özel’e bir soru; hangi devlet?

88 7
10.05.2024

Diğer

10 Mayıs 2024

Pasaportuma el koyulmasına içimin yandığı anlardan biri. Meslektaşım Celal Başlangıç’ın bugün Köln’de yapılacak vedasına katılamayacağım. Aklımda kişisel anılarım ama daha çok onun temsil ettiği gazetecilik. Korkmadan gücü, güçlüyü, soran, sorgulayan… Döneme ve konjonktüre göre yer- zemin-kişi değiştiren ‘devlet’ adı verilen yapıyı, kamu adına-halk adına hesap vermeye zorlayan. Askerse asker, polisse polis, bürokratsa bürokrat, siyasetçiyse siyasetçi… Celal Başlangıç, başta Cizre’nin Yeşilyurt Köyü’nde askerlerin köylülere dışkı yedirmesi pek çok haberi gün yüzüne çıkararak iktidarların değil halkın gazetecisi olmuştu. Elbet güçlükleri vardı bunun. Sürgünde kaybetti hayatını.

Onunla ilgili yazarken CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Habertürk TV’deki söyleşisini izliyordum. Bir yerde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşmesinden bölümü şöyle aktardı Özel:

“Cumhurbaşkanı ile görüşmede dış temaslarla ilgili dosya sundum. Filistin için sol ve sosyalist partilere yazdığım mektuplar, SPD konuşmam, Türkçeleri Sayın Cumhurbaşkanı’na verdiğim dosyalarda var. Ayrıca dedim ki, 'Devlet geleneğini terk ettik. Benim yurtdışına gitmeden önce Dışişleri'nden brifing almam lazım. O ülkeyle ilişkimiz nasıl ve ne yapmam lazım?' Kıbrıs meselesinde Türkiye'nin geldiği tüm noktayı bilemeyiz ki eskisi gibi bilgilendirme de yapılmıyor. Dönüşte de bizim bilgi vermemiz lazım…”

Şimdi şu cümlelere bir bakalım. “Yurtdışına gitmeden Dışişleri’nden brifing almam lazım, o ülkeyle ilişkimiz nasıl ve ne yapmam lazım?”

Ve soralım. Hangi Dışişleri? ‘Monşerler’ diyerek itibarsızlaştırılarak birikimli kadroları tasfiye edilen, büyükelçilerin çoğunun iktidara yakın isimlerden oluşturulduğu Dışişleri mi? Geleneği yok edilmiş Dışişleri’nin önce kendi ayarlarına dönmesi, ana muhalefetin bu konuda çaba sarf etmesi gerekmiyor mu? “O ülkeyle ne yapmam lazım?” derken Türkiye’nin çok uzun süredir savrulan dış politikasına göre şekil almak yerine, CHP’nin önerdiği-farklılaştığı konuları öne çıkarması doğru olmaz mı? Belki Erdoğan’a birlikte gittiği Namık Tan ile biraz daha konuşması ya da tweetlerini takip etmesi gerekiyor. Bir örnek. Tan, kısa bir süre önce Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın basın toplantısında ‘İsrail’in Gazzelilere yardım ulaştırma konusunda çıkardığı zorlukları anlattığı’ sözlerini alıntılayarak söyle yazmıştı:

“İsrail’in havadan yardım gönderilmesine izin vermediğine hayıflanan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın bölgede Türkiye’den izinsiz kuş uçmayacağını söylediği günleri de hatırlıyoruz. Dış politikada içi boş hamasi söylemleri kullanarak kitleleri heyecanlandırmakla, sonuç almak ve çıkarları korumak arasında herhangi bir ilişki bulunmadığını, duygusallığın bir dış politika tarzı ve yönetimi olarak çok maliyetli olduğunu usta-çırak eğitimi almış bütün Türk diplomatları bilir. En büyük hatalardan biri de dış siyaseti iç siyasete tabanın duygularına ve ideolojik saiklere göre yapmaktır. İdeoloji esaslı diplomasi zaman içinde sizi bütün sorunların tarafı haline getirir. Giderek yalnızlaşır, bugün Hakan Fidan nezdinde Türkiye’nin maruz kaldığı........

© T24


Get it on Google Play