menu_open
Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Suriye’nin geleceği ve dünyada demokrasi sorunu

12 1
30.12.2024

Diğer

Konuk Yazar

30 Aralık 2024

Suriye’nin çoğulcu ve kucaklayıcı bir devlet yapısına kavuşabileceği ümitleri, ilk günlerdeki olumlu havaya rağmen hızla sönmeye başladı. Ülkenin özellikle Alevi nüfusun yoğunlaştığı batıdaki sahil bölgelerinden gelen haberler hiç de iç açıcı değil. İnternette yayınlanan kanlı görüntülerden, özellikle Alevilere yönelik taciz, saldırı ve yargısız infaz eylemlerinin arttığı anlaşılıyor. Ortalıkta ciddi bir bilgi kirliliğinin varlığını göz ardı etmemekle beraber, HTŞ’ye bağlı intikamcı grupların eski rejim mensuplarını cezalandırma adı altında gemi azıya aldıklarına kuşku yok.

Bu saldırılara karşı yer yer silahlı direnişlerin başladığı görülüyor. Geçtiğimiz hafta ondört HTŞ militanı Lazkiye bölgesinde pusuya düşürülüp öldürüldü. HTŞ’nin intikam eylemlerinde kaç eski rejim mensubu ve Alevi’nin hayatını kaybettiği ise meçhul.

HTŞ’nin ülkedeki farklı kesimlerin güven duyabileceği bir düzen kuramaması halinde Pandora’nın kutusunun açılıp yeni bir iç savaşın başlaması işten bile değil.

Soru şu; Colani olarak bilinen HTŞ lideri Ahmet el Şara’nın ve onun talimatları doğrultusunda kurulan geçici Suriye Hükümeti’nin çoğulcu, herkesin hakkını gözeten, kapsayıcı bir devlet yapısı kurmaya niyeti var mı? Buna olumlu yanıt vermek şimdiki manzaralar karşısında mümkün değil. Olsaydı, azınlık toplumları ve gayrı müslimler arasında ilk günlerden itibaren ortaya çıkan endişeleri gidermek amacıyla onların temsilcileri de geçici hükümete alınır, ilk elde acilen tarafsız ve kapsayıcı bir kolluk gücünün kurulması için adım atılır, taciz ve intikam eylemlerinin önüne geçilirdi. Yargısız infazlar, yeni yönetimin eski alışkanlıklarından vazgeçmediğini gösteriyor.

Suriye hakkındaki önceki yazılarımızda Colani’nin kafasının arkasında, Suriye koşullarına özgü bir şeriat düzeni kurmak olduğu yolundaki endişemizi paylaşmıştık. Colani’nin "Biz Afganistan’dan farklıyız, orada olanlar bizde olmaz" şeklinde konuşmasına aldanmamak lazım. Her ülkenin şeriat düzeni kendine! Şeriat düzeninin Suudi Arabistan, İran, Afganistan gibi farklı uygulamaları olabildiği gibi, Suriye uygulaması da olacaktır.

Colani’nin takım elbiseli-kravatlı, terbiyeli sivil dış görünümü de kimseyi aldatmamalı. Ülkede kapsayıcılık namına henüz bir şey yapılmadı. Yanılmayı çok istemekle beraber, bundan sonra da yapılmasını beklememek lazım. Kurulan geçici hükümete görebildiğimiz kadarıyla sürgündeki Suriye Ulusal Koalisyonu’ndan temsilci alınmadı. Türkiye’de estirilen tüm sevinç ve coşku havasına rağmen Ankara tarafından desteklenen İstanbul’daki “Geçici Suriye Hükümetinin Başbakanı” Abdurrahman Mustafa’nın şu anda esamesi bile okunmuyor.

Benzer bir durum askeri teşkilatlanmada da yaşanıyor. Geçtiğimiz günlerde Şam’da müstakbel “Suriye Ordusu” için ilk adımlar atıldı. Silahlarını bırakıp bu orduya katılacaklarını açıklayan gruplar HTŞ çatısı altında toplanan cihatçılar. Böyle bir ordudan medet beklenmez. Bunlara halen ülkenin kuzeydoğusunda YPG ile çatışan Türkiye’nin güdümündeki SMO gruplarının dahil olup olmayacakları meçhul. Muhtemelen sürgündeki muhalifler gibi dışarıda bırakılacaklar.

Ülkenin önceliğinin bir ordu kurmak mı, yoksa herkesi kapsayıcı bir kolluk gücü kurmak mı olduğunun da tartışılması lazım. Türkiye’nin organizasyon, teçhizatlanma ve eğitimine talip olduğu ordu kime karşı ülkeyi savunacak? Golan tepelerini ve bitişiğindeki tampon bölgeyi işgal eden İsrail’e mi? HTŞ’nin gözünde düşman sayılan İran ve Hizbullah’a mı? İran ve Hizbullah zaten İsrail sayesinde Suriye’den uzaklaştırıldıklarına göre geriye sadece İsrail kalıyor. Suriye ne dün, ne bugün, ne de uzun bir gelecekte İsrail’le baş edebildi/edebilir. Suriye’de asker bulunduran ABD, Rusya, Türkiye gibi seçeneklerse zaten tartışma dışı. O halde bu ordu kime........

© T24


Get it on Google Play