menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İnce ayarlı Kobani kararı: AİHM yok, JİTEM yok, çözüm süreci yok, Kürt sorunu yok

27 16
16.05.2024

Diğer

16 Mayıs 2024

31 Mart yerel seçimlerinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in görüşme yapmalarıyla ortaya atılan “yumuşama” iddiasının, kamuoyuna yönelik bir balans ayarından ibaret olduğu Kobani davasına bakan Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararıyla iyice netleşti. Mahkeme, neredeyse bütün kanıtların apaçık ortada olduğu JİTEM davasının beraatle sonuçlandırıldığı bir ortamda, Türkiye’yi Avrupa Konseyi nezdinde zora sokan AİHM kararını da beklendiği gibi yok sayarak, çözüm sürecinin HDP ayağını aktif yürüten dönemin siyasetçilerini ağır bir biçimde cezalandırdı. Kararda, cezaevinde tutulmaları tepki çeken bir bölüm siyasetçinin tahliye olabilecekleri bir aralıkta cezaya mahkûm edilmeleri, buna karşılık başta Erdoğan olmak üzere iktidarın bütün olarak tepki gösterdikleri Selahattin Demirtaş başta olmak üzere bir bölüm siyasetçinin çok ağır biçimde cezalandırılmaları dikkat çekiciydi. Çözüm sürecinin önemli aktörlerinden olan ve kararın açıklandığı sırada TBMM’yi yöneten TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder’in tüm suçlamalardan beraat etmesi, Meclis’ten cezaevine götürüleceği bir görüntünün oluşturulmaması bile yapılan ince ayarı gösteriyordu. Karar, HDP kapatma davasının sonucu konusunda da net ipuçları verdi.

Erdoğan’ın önce “buzdolabına kaldırdıklarını” söylediği sonra da “Kürt sorunu yoktur” sözleriyle orada bırakılacağını açıkladığı çözüm sürecinin izlerini bütünüyle silme çabası, Kobani davasının ilk gününden itibaren kendini gösterdi. Aslında davanın ağır cezalarla biteceği ilk günden bu yana tahmin ediliyordu. Ancak yerel seçimden sonra, AKP’nin özellikle Doğu ve Güneydoğu’da aldığı düşük oy oranının politika değişikliğine yol açabileceği de iddia ediliyordu. 31 Mart’tan sonra ortaya atılan, “yumuşama” söylemleri de küçük de olsa Kürt siyasetinde bir umut yaşanmasına neden olmuştu. Ancak Kobani kararları, tabloyu net biçimde ortaya koydu.

Kararı yorumlamadan önce davanın nasıl açıldığını anımsamakta yarar var. Çözüm sürecinin devam ettiği dönemde IŞİD, Suriye’de, YPG’nin kontrolündeki Kobani’ye saldırdı. Bu süreçte Kuzey Irak’tan Kobani’ye destek verilmesi için Türkiye’den koridor açması talep edildi. Hükümet, bu koridoru uzun süre açmadı. HDP Merkez Yürütme Kurulu da bu konuda çağrı yaptı. Bu süreçte, 6–8 Ekim tarihleri arasında Doğu ve Güneydoğu’daki pek çok kentte eylemler yapıldı. Çıkan olaylarda 46 kişi yaşamını yitirdi. İddianame, bu ölümlerin sadece 37’sini konu aldı ve aralarında Yasin Börü’nün de olduğu 6 kişinin ölümünden siyasetçileri sorumlu tuttu.

Diğer insanların kim tarafından, nasıl öldürüldüğüne yönelik araştırma yapılması talepleri ise ısrarla geri çevrildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem yaptığı konuşmalarda, 6-8 Ekim 2014’teki Kobani olaylarından Demirtaş’ı sorumlu tuttu. Demirtaş’ın halkı sokağa dökerek ölümlere neden olduğunu iddia etti. Ankara Başsavcılığı, çözüm sürecinin devam ettiği o dönemde, HDP MYK üyeleri hakkında soruşturma açtı ve milletvekili olan isimlerle ilgili fezleke hazırlayarak Meclis’e gönderdi. Demirtaş hakkındaki 31 nolu fezleke, Kobani olayları ile ilgiliydi. Dokunulmazlıkların kaldırılmasından sonra “terör örgütü üyeliği, yöneticiliği” suçlamasıyla bu fezlekeden de işlem yapıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmaları ve Kobani olayları nedeniyle HDP'yi suçlamasının ardından dokunulmazlıkların kaldırılması........

© T24


Get it on Google Play