menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Akıl - demokrasi - fanatizm

10 20
17.07.2024

Diğer

17 Temmuz 2024

Financial Times'ta da yayımlanan bir yazıda, ABD'de konuşulan bin Demokrat Partilinin, "bittik, tamamen tükendik," dediğinden söz ediliyor.[1]

Onca koruma önlemine karşın, 100 metre ileride bir damda konuşlanan 20 yaşında bir genç ateş etti, mermi Trump'ın kulağını sıyırdı. Birkaç milimetre şaşmasaydı, ABD bir cumhurbaşkanını daha suikastta kaybedecekti. Güvenlik güçleri burunlarının dibine kadar gelen silahlı adamı görmedikleri gibi, yakalamak ve sorgulamak zahmetine katlamadan olduğu yerde "etkisiz kıldılar".

Trump yaşamını ve herhalde başkanlık seçimini kazandı, J. Biden kendi iradesiyle veremediği karar sayesinde yaşamını yavaşlatma imkanına kavuşacak. Biden başarılı bir müzakereci, "Yapacağım çok iş var ve başkanlık Trump'a emanet edilemez" derken muhtemelen doğru söylüyordu. Asıl incelenmesi gereken siyasal sistemlerde parti mekanizmasıdır.[2] Yalnız ABD'de değil, birçok ülkede demokrasinin karşılaştığı sorunların temelinde parti yönetimindeki çıkar hesapları, çekişmeler vardır.

Doğru işleyen parti mekanizmasının, Cumhuriyetçi Parti'de Trump veya benzerlerinin bu düzeye yükselmesini engellemesi beklenir. Birçok kişi B. Obama - H. Clinton yönetiminin bugünlere yol açtığını söyler. ABD'de paranın böyle seçimlerde oynadığı rol herkes tarafından bilinmektedir. Bu koşullarda salt akılla, toplum çıkarına politikalar uygulayacak kadrolar nasıl oluşacaktır. Üstelik ABD'de iktidarlar yalnız kendi ülkelerini değil, pek çok ülkenin kaderini etkilemektedir. Ülkemizde özellikle 1950'den beri bunun bedelini ödemekteyiz.

Demokrasi böyle mi işlemeli? 19. yüzyılın ikinci, 20. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan Fransız sosyal psikolog Gustave le Bon, kitlelerin sağduyulu davranışlarla değil, duygusal ve genellikle vahşi, ilkel denebilecek güdülerle karar verdiklerini, davranışların böyle oluştuğunu söylemiştir. [3]

G. Le Bon'un fikirleri daha sonra Carl Jung ve Sigmund Freud'un çalışmalarında da yer bulmuştur. Bugün de birçok ülkede örneğini gördüğümüz uygulamaları, siyasal oluşumları bu fikirlerin ışığı altında incelemek mümkündür. Kısaca özetleyelim.

Kalabalıklar fikirleri yüzeysel olarak algılar. İhtilalci eylemler böyle oluşmaktadır. Birkaç örnek olarak, Marx ve Engels'in Komünist manifestoyu bitirirken kullandıkları "işçiler zinicirlerinizden başka kaybedeceğiniz birşey yoktur", B. Ecevit'n "su kullananın, toprak işleyenin", R. T. Erdoğan'ın "CHP döneminde camileri ahır yaptılar", "bacımızın üstüne işediler", "camiye ayakkabılarıyla girip bira içtiler", S. Demirel'in "yollar yürümekle aşınmaz", "demirkırat", A. Menderes'i iktidara getiren "yeter artık söz milletindir", W. Churchill'in "size kan, ter ve gözyaşı vaat ediyorum", R. Reagan'ın "hükümet çözüm değil, sorunun kendisidir". Bunlar ve benzer birçok ifade, bireylerin kulağına ulaşmakla kalmıyor, kitle kimliğini oluşturuyor, bireyin beyninde, algısında adeta donuyor.

Gustave Le Bon'la devam ederek; topluklarda bireyin kendi ruhsal kimliğinin yerini "kalabalık" alır. Bireyin kültür düzeyi, içinde bulunduğu topluluğun kültür düzeyinin üstünde olabilir. Ama toplulukta "akıl-eğitim" yerine sezgiler, dürtüler, fanatizm bireyi bir tür ilkel davranışlara yöneltir.

Birey bir kutsala ibadet ettiği için dindar olmaz, akli melekelerini, tercih yapma iradesini, sorgulama yetisini ve ayrıcalığını "fanatizme teslim edince" farklı bir inanç ve eylem düzeyine geçer. Hangi dinden olursa olsun yaşam, davranış kurallarını o kutsal kitap, o spor kulübünün, derneğin kuralları, eylemleri belirler.

Hoşgörüsüzlük ve fanatizm, herhangi bir konuyu sorgulamadan içselleştirmenin temel taşlarıdır. Sorgulamadan, bir siyasi partiyi desteklemek, bir dini grubun, tarikatın üyesi olmak, bir spor kulübünü fanatikçe desteklemek aklı bir kenara koyan davranış örnekleridir.

Topluluk psikolojisinden söz edildiğinde, topluluğun çıkarı, bireyin çıkarının üstündedir. Bireyin kendi kültürüyle, iradesiyle belirlediği yaşam kurallarının dışına çıkması için, yeni bir dille, kavramlar setiyle karşılaşması ve onların bireyin........

© T24


Get it on Google Play