Suriye askeri, niçin karşı koymadı?
Jandarma Genel Komutanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevlerinde bulunan, askerlik hayatının 13 yılı sınır boylarında, terör bölgesinde geçen Orgeneral Aytaç Yalman, yıllarca Suriye ile temasları yürüten komutan olma özelliğini de taşıyor. Aytaç Paşa, PKK’nın başı Abdullah Öcalan’ın 1998’de Suriye’den çıkarılması aşamasında Suriye sınırından sorumlu ordu komutanıydı.
Vefatından kısa süre önce ziyaretime gelmişti. Zorlu yılların “sessiz tanığı” Suriye’den söz ederken, o günlerde devlet yönetiminde bulunanların, komutanların her birinin ayrı rolleri bulunduğunu, kimin ne zaman ne konuşacağının bile belli olduğunu belirtti. Yalman, o günleri şöyle anlatmıştı:
YENİ BİR DÖNEM BAŞLATTIK
“Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Suriye ile ilgili karar almıştı. Bunlar arasında Suriye’ye girilmesi de yer alıyordu. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş’in Hatay’a gelmesi, Başbakanın, Cumhurbaşkanının, komutanların o dönemde yaptıkları açıklamalar hep planlı bir çalışmanın sonucuydu. Kimin ne söyleyeceği bile belliydi. Orada, bir devlet kararı yerine getirildi. Sivil-asker işbirliğinin fevkalade güzel bir örneğini sergiledik. İşte, bu işbirliği sonuç verdi, Abdullah Öcalan sınır dışı edildi, Adana’da 1999 yılında imzalanan protokolle Suriye ile yeni bir dönemi başlatmıştık.”
Terör örgütünün, “siyasi çözümü” başından beri hep silah tehdidiyle götürdüğünü, bunun en büyük yanlışları olduğunu belirtti ve konuyu o sohbetimizde şöyle açmıştı:
“Silahını göstererek masa başında bir çözüm olmaz. Bunun adı çözüm değil, dayatma olur. Böyle bir dayatmayı haklı olarak Türkiye kabul etmiyor. Ama bu sorunun çözümlenmesi gerektiğini iktidar da anladı ki, Kürt sorunu gibi büyük ve riskli soruna siyaseten yaklaşabildi. Silahını bırakmamış, şartlar itibariyle çok güçlü pozisyonunda olmasına rağmen PKK’nın böyle bir siyaset gütmesi risklidir. Ama Türkiye’nin Kürt sorunundan kurtulması lazım geldiğini, kurtulamazsa gelişmesinin, büyümesinin mümkün........
© Sözcü
visit website