AK Partili İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Kurum, propaganda çalışmaları çerçevesinde bir magazin programına katılmış.

Halkla ilişkiler ve propaganda ekibi büyük ihtimalle “Efendim bu programları ev kadınları izliyor. Onlar da ne deseniz inanır” demişler.

Gerçek gazetecilerin değil magazincilerin karşısına çıkmak: İyi taktik!

Düşünsenize bizim gibi gazetecilerin önüne çıksa, kuracağı cümlelerin doğruluğuna dair şüphelerimizi dile getirir, yeni sorular sorarak konuyu açardık.

Biz konuyu açtıkça da sıkışır, sıkıştıkça da hata yapardı.

Kurum, sohbetin bir yerinde şöyle diyor:

“Efendim orayı siz ÇED raporu verdiğiniz için orası kaydı göçtü. ÇED raporuyla toprak kaymasının ne alakası var?”

Hakan Ural’ın yerinde ben olsam kendisine “çevresel risk analizi nedir” diye sorardım.

Muhtemelen cevap veremez ya da “ne alakası var” derdi.

Alakasını anlatır, sonra “İmzaladığınız ÇED raporunda hangi detaylar vardı” sorusunu yöneltirdim.

Yanıt vermezse İliç’teki altın madeni için imzaladığı ÇED raporunda bulunan detayları ben anımsatırdım.

Neleri mi?

Proje alanı hakkındaki detaylı bilgileri, o alandaki doğal varlıkları, proje sahası yakınındaki ekolojik unsurları, çevredeki su kaynaklarının etkilenme durumunu, heyelan gibi afetlerin tetiklenme durumunu, atıkların muhafazasıyla ilgili olumsuz koşulları, doğal yaşamın nasıl etkilendiğini...

ÇED Raporu demek bilimsel ölçütlerle çevresel risk analizi yapmak demektir.

Bilimsel ölçütlerle yapılmış bir risk analizi, bir altın madeni projesindeki bütün riskleri ortaya koyar.

O riskleri görünce de “ÇED Raporu Olumlu” kararı veremezsiniz.

Siz o ÇED Raporunu verdiyseniz, bu projedeki risk analizini sağlıklı yapamadınız.

Risk analizini gerektiği gibi yapmadığınız için de yaşanan felaket bir risk olarak dahi görülemedi.

Bal gibi biliyoruz ki attığınız imzayla riskleri görmezden geldiniz.

Bal gibi biliyoruz ki sizin “olumlu” ÇED raporunuz sayesinde maden şirketi o riskli projeyi hayata geçirdi, o atık alanında heyelana neden olan siyanürlü toprak dağlarını oraya yığdı.

Bal gibi biliyoruz ki ÇED Raporuyla siyanürlü toprak kaymasının çok alakası var.

İliç konusunda konuştukça batıyorsunuz Sayın Kurum.

Ya gerçekleri anlatın ya da susun!

SÖZCÜ Televizyonu’nda dün sabah katıldığım Ebru Baki’yle Para Politika programında, iktidarın, ülkenin gurur kaynağı olan TOGG, KAAN, TCG Anadolu gibi milli eserlerini AK Parti’nin malı gibi göstermesini eleştirmiştim. TOGG’u bir grup iş insanının kurdukları özel bir şirketle ürettiğine, TUSAŞ’ın ASELSAN’ın HAVELSAN’ın AK Parti’den de önce var olduğuna dikkat çekip, iktidarın bu ülkede hayat sanki 2003’te başlamış gibi göstermesine tepki göstermiştim.

Akşama doğru bir arkadaşım sosyal medya platformu X’te yayınlanmış bir mesaj gönderdi. Mesajı paylaşan benim SÖZCÜ TV’de yaptığım konuşmanın bir bölümünü almış ve şu notla paylaşmış:

“Deniz Zeyrek gibilerin, ülkemizin eserlerinden gurur duyup, takdir etmesini kimse beklemiyor zaten. Acaba bu hazımsızlığın sebebi nedir?

Vatansever olmak bu kadar zor mu?”

Mesajı okuduktan sonra arkadaşıma “trolleri çok ciddiye alıyorsun” karşılığını verdim.

Arkadaşım, “Mesajı yazana baksana” dedi.

Baktım, “Alpay Özalan” diye biri.

“Kimmiş” dedim.

“Futbolcu Alpay” karşılığını verdi.

Kale alınacak biri değil ama yine de konuşmamın hangi bölümünü paylaştıklarını, cımbızlayıp cımbızlamadıklarını merak ettim ve videoyu izledim.

Söylediğim ilk cümle “Bunlarla gurur duyuyoruz” olmasına karşın topçu Alpay benim gurur duymamı zaten beklemediğini yazmış.

Mübarek, hiç olmasa paylaşıp üzerine yorum yaptığın videoyu dinleseydin.

Neyse, uzatmaya gerek yok.

Ben mesajın son cümlesine takıldım.

Benim yurtseverliğimi sorgulayana bak!

Şunu iyi oku Topçu Alpay:

Nazım Hikmet’in dediği gibi, vücudumdaki bütün kanı bu ülkenin bir gram toprağı için dökmeye hazırım ve yurtseverliğimi sorgulayanın da alnını karışlarım.

Hadi sen işine bak:

Biat et, oyununu oyna, rolünü yap, paralarına para kat!

QOSHE - Konuştukça batıyor! - Deniz Zeyrek
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Konuştukça batıyor!

519 60
23.02.2024

AK Partili İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Kurum, propaganda çalışmaları çerçevesinde bir magazin programına katılmış.

Halkla ilişkiler ve propaganda ekibi büyük ihtimalle “Efendim bu programları ev kadınları izliyor. Onlar da ne deseniz inanır” demişler.

Gerçek gazetecilerin değil magazincilerin karşısına çıkmak: İyi taktik!

Düşünsenize bizim gibi gazetecilerin önüne çıksa, kuracağı cümlelerin doğruluğuna dair şüphelerimizi dile getirir, yeni sorular sorarak konuyu açardık.

Biz konuyu açtıkça da sıkışır, sıkıştıkça da hata yapardı.

Kurum, sohbetin bir yerinde şöyle diyor:

“Efendim orayı siz ÇED raporu verdiğiniz için orası kaydı göçtü. ÇED raporuyla toprak kaymasının ne alakası var?”

Hakan Ural’ın yerinde ben olsam kendisine “çevresel risk analizi nedir” diye sorardım.

Muhtemelen cevap veremez ya da “ne alakası var” derdi.

Alakasını anlatır, sonra “İmzaladığınız ÇED raporunda hangi detaylar vardı” sorusunu yöneltirdim.

Yanıt vermezse İliç’teki altın madeni için imzaladığı ÇED raporunda bulunan detayları ben anımsatırdım.

Neleri mi?

Proje alanı hakkındaki detaylı bilgileri, o alandaki doğal varlıkları, proje sahası yakınındaki ekolojik unsurları, çevredeki su kaynaklarının etkilenme durumunu, heyelan gibi afetlerin tetiklenme durumunu, atıkların muhafazasıyla ilgili olumsuz koşulları,........

© Sözcü


Get it on Google Play