Ankara’da yapılan anketler iktidar partisi için pek iç açıcı değil.

Anketlerin doğasında şu var: Mevcut belediye başkanına rakip çıkan bir adayla ilgili anketler genelde yükselir.

Ankara’da ise tam tersi oluyor.

Bunun çok önemli bir nedeni var:

İktidardaki bir partinin adayı olunca, yaşanan birçok sorunun iktidarın yanlış uygulamalarından kaynaklandığını görüyorsunuz ve seçmenin itirazı karşısında eliniz kolunuz bağlanıyor.

- Örneğin geçinemeyen emeklilerle ilgili mevcut belediye başkanını suçlamaya kalkıyorsunuz ve emeklilere daha fazla destek olma konusunda birtakım vaatlerde bulunuyorsunuz.

Sokaktaki emekli vatandaş, ücretlerinin ve yaşam standartlarının düşüklüğünün sorumlusunun belediye başkanı değil hükümet olduğunu biliyor. O nedenle “Emeklilere destek için seçimi beklemenize gerek yok, hükümete söyleyin hemen yapsın” diyebiliyor. Siz de öyle kala kalıyorsunuz.

- Örneğin kentteki su fiyatlarının pahalılığından şikâyet ediyorsunuz. Mevcut belediye başkanına “Allah’ın suyundan para almayacağım diyordu, en pahalı suyu veriyor.” diyecek oluyorsunuz. Sonra bir bakıyorsunuz kente sağlıklı su verebilmenin çok büyük olan ve sürekli artan maliyeti yine hükümetin yanlış uygulamalarından kaynaklanıyor. Belediye enerji maliyetini, yatırım ve işletme maliyetinin, ülkedeki hayat pahalılığından bağımsız olmadığını bütün çıplaklığıyla önünüze koyuveriyor. Ne yapacağınızı şaşırıyorsunuz.

- Örneğin mevcut belediye başkanını metro hattı yapamamakla suçluyorsunuz. Sonra bir bakıyorsunuz ki metro projeleri hep iktidar partisine takılmış. Tam ihale yapıp inşaata başlanacakken, bütün kamu ihalelerini alarak palazlanmış yandaş beş büyük şirket o ihaleye de çökmüş. 380 milyon euroluk proje için aralarında anlaşıp 575 milyon euro “en düşük” teklif vermişler. “He” deseniz, tüyü bitmemiş yetimin 195 milyon eurosu (6,7 milyar Türk lirası) o yandaş müteahhitlerin kasasına gidecek. Gel de bu koşullarda metro yap!

- Örneğin toplu taşımı güçlendirmek için otobüs alacaksınız. İlk zorluğu iktidar partisinin belediye meclisindeki temsilcileri çıkarıyor. Sonra mevcut iktidar. Zar zor onay alıp alım yapana katar hem zaman geçiyor hem maliyetler artıyor.

- Örneğin vatandaşa mevcut belediyeden daha fazla et dağıtmayı vadediyorsunuz. Sonra bir bakıyorsunuz et fiyatlarının artması tamamen iktidarın beceriksizliğinden. Memlekette tarım ve hayvancılığın bitirilmesinden.

Oy istediğiniz insanların sabah 04:30’da Et Süt Kurumu binalarının önünde uzun kuyruklar oluşturduğunu, titreye titreye bir kilo et almayı beklediğini görüyorsunuz.

Biri de çıkıp “İktidarınızın yapamadığını, belediye başkanı olarak siz mi yapacaksınız” diye sorduğunda verecek yanıtınız olmuyor.

Üstteki fotoğraf geçen hafta Ankara Ulus’taki Et Süt Kurumu önünde SÖZCÜ Muhabiri Zekeriya Albayrak tarafından çekildi.

Alttaki fotoğraf ise AK Parti Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Turgut Altınok’un aday tanıtım toplantısında.

Altınok, AK Parti İl Başkanı Hakan Han Özcan’la Ankara Havası oynarken but dağıtmayı vadettiği Ankaralı seçmenler Et Süt Kurumu önünde 240 lira daha ucuza bir kilo et alabilmek için 4 saattir sıra bekliyordu.

Bu iki fotoğrafa bakın ve yorumu siz yapın!

Halk uzun kuyruklarda saatlerce beklerken ülkeyi yönetenlerin oynadığı neyin havası?

Bu arada İstanbul’da da ilginç bir tablo oluştu. AK Parti’nin İstanbul Belediye Başkan Adayı Murat Kurum’un kafası son derece karışık görünüyor.

Karışmaması da mümkün değil.

Başkan adayı mı kabine üyesi mi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’da görünen hologramı mı belli değil.

Bugün Sirkeci-Kazlıçeşme raylı sistem açılışı yapılacak. Ev sahibi Ulaştırma Bakanı. Onur konuğu Erdoğan.

Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan, her nedense İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu da törene davet etmiş.

Bu davet Murat Kurum’a soruluyor. O da “Hayır Ulaştırma Bakanı’na sordum. O da İmamoğlu davet edilmedi” diyor.

Sanıyor ki bu cümleyi duyanlar hep birlikte “Yaşasın sadece Murat Kurum davet edilmiş” diye haykıracaklar.

Oysa adil bir yarış olmasını isteyen biri “Ben de adayım o da... Ben davet ediliyorsam o da edilmeli” derdi.

Eminim şimdi “Ben yalan söylemedim. Ulaştırma Bakanı davet etmemiş, Fatih Belediye Başkanı davet etmiş” deyip işin içinden çıkmaya çalışacak.

Ancak “adil olmayan bir durumu, kendi avantajı sanma” gafı yanına kâr kalacak.

QOSHE - İktidar adayının en büyük sorunu! - Deniz Zeyrek
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İktidar adayının en büyük sorunu!

526 67
26.02.2024

Ankara’da yapılan anketler iktidar partisi için pek iç açıcı değil.

Anketlerin doğasında şu var: Mevcut belediye başkanına rakip çıkan bir adayla ilgili anketler genelde yükselir.

Ankara’da ise tam tersi oluyor.

Bunun çok önemli bir nedeni var:

İktidardaki bir partinin adayı olunca, yaşanan birçok sorunun iktidarın yanlış uygulamalarından kaynaklandığını görüyorsunuz ve seçmenin itirazı karşısında eliniz kolunuz bağlanıyor.

- Örneğin geçinemeyen emeklilerle ilgili mevcut belediye başkanını suçlamaya kalkıyorsunuz ve emeklilere daha fazla destek olma konusunda birtakım vaatlerde bulunuyorsunuz.

Sokaktaki emekli vatandaş, ücretlerinin ve yaşam standartlarının düşüklüğünün sorumlusunun belediye başkanı değil hükümet olduğunu biliyor. O nedenle “Emeklilere destek için seçimi beklemenize gerek yok, hükümete söyleyin hemen yapsın” diyebiliyor. Siz de öyle kala kalıyorsunuz.

- Örneğin kentteki su fiyatlarının pahalılığından şikâyet ediyorsunuz. Mevcut belediye başkanına “Allah’ın suyundan para almayacağım diyordu, en pahalı suyu veriyor.” diyecek oluyorsunuz. Sonra bir bakıyorsunuz kente sağlıklı su verebilmenin çok büyük olan ve sürekli artan maliyeti yine hükümetin yanlış uygulamalarından kaynaklanıyor. Belediye enerji maliyetini, yatırım ve işletme maliyetinin, ülkedeki hayat pahalılığından bağımsız olmadığını bütün çıplaklığıyla önünüze koyuveriyor. Ne yapacağınızı şaşırıyorsunuz.

- Örneğin mevcut belediye başkanını metro hattı yapamamakla........

© Sözcü


Get it on Google Play