Ayrılıkların da sevdaya dahil olduğu kaç gerçek hikâye biliyorsunuz? (Ben bir tane biliyorum.) "Yaşanmış bir hayat hikayesinden alınmıştır." etiketli bir senaryonun tribünlerde sahnelendiği kaç dram izlediniz? (Ben birkaç tane izledim.) Hemen her sene kendisine gönül vermiş insanları elim kazalara kurban veren, bunların en büyüğünü de 20 Ocak 1989'da yaşamış ve bundan ötürü "vefa" kavramının ete kemiğe büründüğü kaç takım tanıyorsunuz? "20.01.1989 sabah 08.00'de kahvaltıda hazır bulunacaklar" listesinin, 5 isim için hayata dair son evrak kaydı olmasının acısını, o eskimiş defter sayfasının yüreğinizde yol açtığı ince sızıyı tarife imkân var mı? Ya da Samsunspor taraftarının 1989'da yaşanmış bir kazanın acısını her 20 Ocak'ta farklı bir anma biçimiyle daha dün yaşanmış gibi hissettirmesini neyle açıklayabiliriz? Samsunspor'un bir takımdan daha fazla olmasıyla tabii ki.

Kazanın 35. yıl dönümünün 85-89 dönemlerinde büyük çekişmelere sahne olan Fenerbahçe-Samsunspor maçına isabet etmesi ayrı bir tesadüf oldu. Çünkü biliyoruz ki 88-89 sezonunda Fenerbahçe 103 golle şampiyon olmuş 100. golü atan Turhan Sofuoğlu kendisine hediye edilen arabayı büyük bir civanmertlik örneği sergileyerek ve "acıyı hafifletmesi" adına Samsunspor kulübüne bağışlamıştır. Bu dönemde iki maç üst üstte Samsunspor'un 4-0'lık üstünlüğü ile tamamlanınca, Samsunspor taraftarlarınca üretilen "Arkayı Fenerlemek" tabiri ve Fenerbahçe taraftarlarının, 9 maçta yalnızca 1 galibiyet aldıkları için her maça çıkışlarında söyledikleri "Dişe diş, kana kan; intikam intikam!" sloganları bu dönem spor kamuoyu tarafından iyi bilinir. İşte böylesi bir duygusal ortamda oynandı geçen akşamki maç. Samsunspor taraftarlarının, saygı duruşu ve İstiklal Marşı esnasında siyah kartonlarla "Bir yanımız siyahtır bizim" ifadesini muhteşem bir görselle somutlaştırdıkları an ve 55. Dakikada 20 Ocak şehitlerinin resimlerinin olduğu ve profesyonel bir ekip tarafından tasarlanan duygu dolu koreografi maçı izleyen tüm sporseverleri duygulandırdı. Bu manzara maçı anlatan spikerin de dikkatinden kaçmamış olmalı ki "Duygusal modda acılarını, hüzünlerini bir deplasmanda bu kadar iyi ifade edebilen ve bunu net bir şekilde tribünde yansıtan bir taraftar grubu uzun süredir görmemiştik." cümlesini kurmadan edemedi.

Maç dolu tribünlerin de coşkusuyla Fenerbahçe'nin baskılı oyunuyla başladı. Fakat çift ön libero ve bir sekizle merkez orta sahayı iyi kapatan Samsunspor'un Fenerbahçe'ye zorluk çıkaracağı maçın başında belliydi. Henüz gol olmadan "İnşallah Fenerbahçe bizi küçümsemiştir." dediğimi ve ilk yarının sonlarında "Lütfen ilk yarı böyle bitsin!" cümlesini birkaç kez tekrarladığımı iyi hatırlıyorum.

Nitekim ilk yarı 1-0 bitince biz Fener'den en az 1 puanı almıştık zaten. Aynı şeyleri, Samsunspor'un "ikinci yarı performansları"nı ve Gisdol Hoca'yı yakından tanıyanların da içinden geçirdiğinden eminim. İkinci yarıda Samsunspor taraftarlarının beklediği gibi oyun ilk yarıya oranla üçüncü bölgeye daha fazla taşındı, Samsunspor gol atma isteğini girdiği pozisyonlarla rakibine hissettirdi. Yardımcı hakemlerin gözlerinin önündeki faulleri ısrarla es geçtikleri bir maçta orta hakemin doğru kararıyla kazanılan bir serbest vuruşta bulduğumuz gole Fenerbahçe taraftarı mı yoksa faulü vermeyen yan hakem mi daha çok üzülmüştür, bilemiyorum.

Oyun bundan sonra Gisdol Hoca'nın maçtan önce "Çok akıllıca oynamalıyız. Fenerbahçe için zor bir maç olacak." öngörüsü doğrultusunda sürdü ve maç Fenerbahçe taraftarlarının ve hatta tüm spor kamuoyunun hiç beklemediği şekilde 1-1 sonuçlandı. Samsunspor, yeni transferlerle iyice güçlenen takımlarına güvenen Fenerbahçe taraftarlarının sosyal medyada dillendirdiği, 7-8 gol atma hayallerini suya düşürmüş ve rakip takım taraftarı tabiri caizse, "mananın maddeye galip gelmesi"ne göz yaşlarıyla tanıklık etmiştir. Fakat onlara güzel bir haberim var: Sizi derin hayal kırıklığına uğratan Samsunspor çok değil 2 hafta sonra ezeli rakibinize de aynı çelmeyi takacak ve inanıyorum ki bu sefer bir değil üç puanın sahibi olacaktır. İşte o gün bize karşı oluşan gönül kırgınlığınız derin bir sevgiye dönüşecektir. Müsterih olunuz.

Hoşça bakın zatınıza.

QOSHE - Bir acının hatırlattıkları ve Fenerbahçe maçı - Muhammet Nacak
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bir acının hatırlattıkları ve Fenerbahçe maçı

4 36
23.01.2024

Ayrılıkların da sevdaya dahil olduğu kaç gerçek hikâye biliyorsunuz? (Ben bir tane biliyorum.) "Yaşanmış bir hayat hikayesinden alınmıştır." etiketli bir senaryonun tribünlerde sahnelendiği kaç dram izlediniz? (Ben birkaç tane izledim.) Hemen her sene kendisine gönül vermiş insanları elim kazalara kurban veren, bunların en büyüğünü de 20 Ocak 1989'da yaşamış ve bundan ötürü "vefa" kavramının ete kemiğe büründüğü kaç takım tanıyorsunuz? "20.01.1989 sabah 08.00'de kahvaltıda hazır bulunacaklar" listesinin, 5 isim için hayata dair son evrak kaydı olmasının acısını, o eskimiş defter sayfasının yüreğinizde yol açtığı ince sızıyı tarife imkân var mı? Ya da Samsunspor taraftarının 1989'da yaşanmış bir kazanın acısını her 20 Ocak'ta farklı bir anma biçimiyle daha dün yaşanmış gibi hissettirmesini neyle açıklayabiliriz? Samsunspor'un bir takımdan daha fazla olmasıyla tabii ki.

Kazanın 35. yıl dönümünün 85-89 dönemlerinde büyük çekişmelere sahne olan Fenerbahçe-Samsunspor maçına isabet etmesi ayrı bir tesadüf oldu. Çünkü biliyoruz ki 88-89 sezonunda Fenerbahçe 103 golle şampiyon olmuş 100. golü atan Turhan Sofuoğlu kendisine hediye edilen arabayı büyük bir civanmertlik örneği sergileyerek ve "acıyı hafifletmesi" adına Samsunspor kulübüne bağışlamıştır. Bu dönemde iki maç üst üstte Samsunspor'un 4-0'lık üstünlüğü ile tamamlanınca, Samsunspor taraftarlarınca üretilen........

© Samsun Son Haber


Get it on Google Play