Yoksa artık Mustafa Sandal'ın mı askerleriyiz?
"Bugün 23 Nisan. Neşe doluyor insan." Ay, aman, özür. Yanlış söyledim. Baştan alalım: "Bugün 10 Kasım. Göklere vardı yasım." Yok. Yine tarihi tutturamadık. Yeniden deneyelim: "Bugün 29 Ekim. Kutlamayanı göster bakim?" Bu da pek yakışmadı gibi ya. Peh. Ne yapalım? Zaten şairliğim evvelden de iyi değildi. Fakat herşeye rağmen günümüz popçularından daha yüksek seviyede olduğuma inanırım. Onların şarkı sözlerini yapay zekaya yazdırdıklarını söyleyenler var. Evet. Aynen. Ancak ben ihtimal vermiyorum. Zira yapay da olsa neticede bir zekadan bahsediyoruz. Halbuki bu şarkı sözlerinde zekadan eser yok. Tekerleme kabilinden şeyler. Her neyse. Yazıyı 'popçuların edebiyattan habersizlikleri' teması üzerinde tutmayacağız. Başka amaçlarımız var kârilerim. Ne demişler: "Küçük zekalar kişileri, orta zekalar olayları, büyük zekalar sistemleri konuşur." Elbette gözümüz yükseklerde. O nedenle mevzuu 'kemalizm-kapitalizm' kıyaslamasıyla açacağım. Namahrem olanlar nazar etmesin.
Zeki Kamilzade kardeşiniz şakk-ı şefe etmeye başladığından beri der ki: Kemalizm kapitalizmden daha ceberuttur. Fakat kapitalizm kemalizmden daha kurnazdır. Evet. Bu böyledir. Çünkü kemalizm bir dikta idaresi üzerine inşa olunduğundan çok da hesap yapmakla uğraşmaz. Neticede gücü vardır. Gönderir jandarmayı-polisi. Kurar İstiklal Mahkemelerini. Alıverir hain(!) kelleleri. Çözüverir işi. Bitti-gitti. Ancak kapitalizm sadece güçle hâkim olunamayacak coğrafyalarda hükmetmek için geliştirilmiş olduğundan böyle yapmaz. Sözgelimi: İngilizler Hindistan coğrafyasına salt kuvvetle hâkim olmuş değillerdir. Zaten o kalabalığa salt kuvvetle hâkim olunamaz. O yüzden sömürgeciliklerinin başından beri İngilizler hileciliğin kitabını yazmışlardır. Öyle ki, garipler yatarken altından döşeğini çekerler, üzerinde yürürken halısını alırlar. Gülümseyerek sıkarlar ümüğünüzü yani. O derece inceliklerine vâkıflardır tilkiliğin. İşte, o inceliklerden birisi de, kullanabilecekleri hiçbirşeyi karşılarına almamaktır. Kemalizm beğenmediği herşeyi doğrudan karşısına almaktan çekinmez. Bu yönüyle tıpkı komünizm gibidir. (Yahut Hitler'in nasyonal sosyalizmi gibidir.) Mezkûr nedenle de 'tedhiş hareketlerine' rejimlerinde sıksık rastlarsınız.
"Kapitalistler kan dökmemişlerdir!" demiyorum. Yanlış anlaşılmasın. Fakat "Dökmeye mecbur kalmadıkça başka yolları kullanmaya çalışırlar..." demeye çalışıyorum. Evet. Şimdi, bu eşikte, şöyle bir ayraç koyabiliriz: Kemalistler tehlikeli gördükleri şeyleri doğrudan yoketmeye çalışırlar. Kapitalistlerse tehlikeli gördükleri şeylerin ihlasını yoketmeye çalışırlar. Nasıl yaparlar peki? Elbette onu 'satılabilir' kılarak. Kapitalizmin en büyük silahı budur. Kapitalizm, en koyu karşıtlarını dahi bir kere çarkına sokmaya görsün, aklını başından alır, geriye posasından başka birşey bırakmaz. O nedenle Che Guevara tişörtü satmak kapitalistler için gayet normal........
© Risale Haber
visit website