Yazar olmayabilirim ama sizlere anlatacağım kişiliği gözlerinizi bile kapatmadan düşünebileceğinize eminim. Hayal etmeyin düşünün. Yeni neslin patavatsızlıklarını mahallevari kelimelerine maruz bırakmadan yaşamınızdaki bir dönemde belki rol model olan biri. Ezberlemeyi geçin size öğretmeyi temenni edinen ve öğrenmenizi amaçlayan kişi. Kendi eserleri -siz- ile gurur duyan ve gözlerinden masumiyet akıtan anne şefkati derler ama baba merhameti hissiyatını verebilen birisi düşünün. İşine kendini adadığı bu yola en ince ayrıntıları ile bağlı olduğunu kanıtlayabilir. Matematiği satranç stratejisi gibi adım adım ama ilerideki adımı düşünerek, severek yapan. Sonuca varmadan vazgeçmeyen, yılmayan bir ahenk içinde dans edercesine zevk alarak eğlenerek çözüme ulaşan bir kişilik düşünün. Hatta zihninizin ezbere açık anlamaya kapalı olduğu zamanda dersi bitirip bahane niyetine sıkıldım diyen bir kişi düşünün.

Molalarında, yollar da, koridorda gördüğünde sizinle sohbet eden ilgilenen bir koca yürek. Matematiğe karşı olan kuyu kadar derin ve kara bulut kadar iç karartıcı nefretinizi gülüşü ile küçücük de olsa bir isteğe çevirsin. Çaya olan sevdasını şaheserlerine verdiğini anlayabilirsiniz. Kimi düşündünüz bilemem ama saymakla bitiremeyeceğim bir çok özelliğinin bir kaçını da onun cümleleri ile söyleyeceğim kafanız karışmaması adına ipucu niteliğinde: “got kafalar konuşmayın dinleyin”, “sıkıldınız mı? -EVEET- ama ben sıkılmadım devam ediyoruz.”, “ iki tane baba yürek gelsin masayı çevirsin bakalım gücüne.”, “ armutlar önce dinlemeyin sonra anlamayın.”

Tabiki bir çok değer sığdırdığım hayatımda bu özelliklerin hepsine sahip tek bir kişiyi tanıyorum, Şükrü hocam. Dersi dinleyemediğini anladığında ya belirli bir süre sohbet eder ya da dersi sıkıldım bitirelim deyip bitirir. ödevleri eksiksiz kontrol eder unuttuğunda çaktırmamak adına ödev falan vermedim derdi, şayet ödevi kontrol etmeye başladığında yapmamışsanız kapı tıklatır gibi, durmuş ve işlem göremeye tövbe etmiş beyinlerimizi açardı. kafana tıklatmasını İnkar mı ettin ya da başka bir arkadaşını korumaya kalkıştın diyelim sen ödevini yapmış olsan bile sende uyarılırdın.

Onun anlayış seviyesine ulaşmak herhangi bir insan için çok zor. Dersi anlamanız onun için nötr bir durum o eserleri olarak sizden öğrenmenizi isterdi. O kadar tutkuluydu ki matematiğe, imzasında bile matematiği taşırdı. İmza atmayı başkana görevlendirir ve dolaylı yoldan matematiği anımsatmaya çalışırdı. Ben imzasını 1 yıl boyunca çözmeye çalıştım fakat matematiğe duyduğu bu sevgiyi imzasına taşırdığını düşünememiştim. Şükrü hocama nazaran matematiğe o kadar sade bakıyordum ki derste herhangi bir soruya bile atlayıp “hocam böyle yapılacak değil mi” lafını duyduğunda gözlerinin ışıldamasını, sadece öğrencinin katılımına bağlardım lakin öyle değilmiş değer verdiği iki şey bir aradaymış meğer, matematik ve duyarlı - ilgili öğrenciler o yüzden gözleri yıldızlar kadar parlaktı. Sadece ne yaparsanız yapın 12. Sınıf değilseniz soru çözdüremezdiniz. ben çözdüremedim en azından sizi bilemem ama Şükrü hocaya soru çözdüren 12. Sınıf altındaki öğrenci benim nazarımda. kutsal sayılır

Yeni gelen öğrencilere onun gibi mükemmel bir öğretmen ve rol model göremedikleri için üzülüyorum. Panolarda listelerde ismini görüp “ şükrü kim” dediklerini hatırlıyorum. Tabiki onların sorunu değil ama gerçekten tanımamaları çok üzücü. Umuyorum ki bu yazımı ve yazı yazacak olan bir çok arkadaşımın yazılarını okuyup hayal etmeyip en başta söylediğim gibi düşünürler ve keşkelere sığdıramadıkları bu hayatlarına bir adet Şükrü hoca ekleyebilirler. Öğrencilerinin hepsine farklı ama aynı değerleri verirdi. bu onun fevkalade özelliklerinden biriydi. Sadece biri. Ne olmuş insanlar kahve içmeden kendine gelemiyorsa Şükrü hocam çay olmadan duramazdı ama özellikle kendi bardağında olacaktı. Bir adet limon olmazsa derste daldığı zaman içerdi şayet limon varsa çayında o zaman dersin ortasında bir mola verip kendini çayın kendini rahatlattığı o büyülü dünyaya bırakırdı.

Şükrü Hocam biliyor musunuz artık çaylar sizin bardağınızda değil. bardağı Kantine götürmeyi unuttuk demiyoruz unutsak bile geri doldurup getiremiyoruz. Armutların bir anlamı kalmadı hocam, got kafada değiliz, derslerden sıkılmıyoruz da sıkılsak bitirmiyoruz da. Hep bir eksik başlıyoruz denkleme. Ödevlerimizi de yapıyoruz hocam ama yapmadığımızda telaşlanamıyoruz. Zihinlerimizi sabahtan kalan uykusuzluğun etkisinden ya da öğle arasından sonraki tokluğun getirdiği uykudan kurtaramıyoruz. Kurtarsak da sizin gibi olmuyor hocam. Dediğim gibi siz olmadan denkleme hep bir eksik başlıyoruz… Değerli hocamıza rabbim acil şifalar versin. Ebru Ayrancı’ya yazı teşekkür ederim.

QOSHE - ŞÜKRÜ HOCAM - Taner Özdemir
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

ŞÜKRÜ HOCAM

6 1
25.12.2023

Yazar olmayabilirim ama sizlere anlatacağım kişiliği gözlerinizi bile kapatmadan düşünebileceğinize eminim. Hayal etmeyin düşünün. Yeni neslin patavatsızlıklarını mahallevari kelimelerine maruz bırakmadan yaşamınızdaki bir dönemde belki rol model olan biri. Ezberlemeyi geçin size öğretmeyi temenni edinen ve öğrenmenizi amaçlayan kişi. Kendi eserleri -siz- ile gurur duyan ve gözlerinden masumiyet akıtan anne şefkati derler ama baba merhameti hissiyatını verebilen birisi düşünün. İşine kendini adadığı bu yola en ince ayrıntıları ile bağlı olduğunu kanıtlayabilir. Matematiği satranç stratejisi gibi adım adım ama ilerideki adımı düşünerek, severek yapan. Sonuca varmadan vazgeçmeyen, yılmayan bir ahenk içinde dans edercesine zevk alarak eğlenerek çözüme ulaşan bir kişilik düşünün. Hatta zihninizin ezbere açık anlamaya kapalı olduğu zamanda dersi bitirip bahane niyetine sıkıldım diyen bir kişi düşünün.

Molalarında, yollar da, koridorda gördüğünde sizinle sohbet eden ilgilenen bir koca yürek. Matematiğe karşı olan kuyu kadar derin ve kara bulut kadar iç karartıcı nefretinizi gülüşü ile küçücük de olsa bir isteğe çevirsin. Çaya olan sevdasını şaheserlerine verdiğini anlayabilirsiniz. Kimi düşündünüz bilemem ama saymakla bitiremeyeceğim bir çok özelliğinin bir kaçını da onun cümleleri ile söyleyeceğim kafanız karışmaması adına ipucu niteliğinde: “got kafalar konuşmayın dinleyin”, “sıkıldınız mı? -EVEET- ama ben sıkılmadım devam ediyoruz.”, “ iki tane baba yürek gelsin masayı çevirsin bakalım gücüne.”, “ armutlar önce dinlemeyin sonra........

© Pusula Gazetesi


Get it on Google Play