Nereden geldiğini bilmeden ağlayarak geri dönüyordu genç adam. Simasına hüzün bulutları çökmüş, omuzları çökmüş, dizlerinde ferman kalmamıştı. Yapayalnız kaldığı şehrin sokaklarında gezerken etrafındaki insanlara bakıyor, onlara bir şeyler söylemek istiyordu ama buna da dilinin gönlü izin vermiyordu. Gözlerinin feri gitmiş, kalbi paramparça olmuş, sahipsiz bir bahçeye dönmüştü sanki! Bahçedeki en güzel gülü koparmış ve ne hikmetse gülün dikeni batarken eline, ne bir damla kan görmüş ne de acı hissetmişti. Evet, çok seviyordu. Sevgisi için her şeyi yapabilirdi. Eğer yapmazsa sevgili gidecek, o yine yalnız kalacaktı, çünkü ona yaşadığı çağa göre sevgi tek taraflıydı, şartlıydı. Hep birileri öz veride bulunacak, diğerleri seyredecekti. Birden aklına geçen gün okuduğu kıymetli bir eserde geçen kısa bir yazı geldi. O notta sevgiye dair şöyle ifadeler vardı, onu hatırladı. Yazar, ‘’Sevgi üç türlüdür.’’ Diyor ve ekliyordu. Birincisi, eğer türü sevgi. İkincisi, çünkü türü ve üçüncüsü, ise rağmen türü sevgiydi. Genç adam donakalmıştı. Kıpırdamadan olduğu yerde duruyor, sanki bir şeylerin hesabını yapıyordu. Belki de sevgisinindi bu hesap! Belki de pişman olmuştu az önce annesini huzurevine koyduğuna. Gözlerinden akarken yaşlar yanaklarından dudağa ve oradan toprağa bir film şeridi gibi geçti annesi ile geçirdiği güzel günler gözlerinin önünden. Hani üşüdüğü zaman onu ısıtan, hani hastalandığında onunla hastalanan, hani o sesini duyduğu zaman can diye seslenişi, hani huzurevine koyarken bile cebindeki son kuruşunu ona verişi. Film bitmiş, sinema dağılmıştı. Bir anasının sevgisini düşündü, bir sevdiği kızınkini, oy anam oy diye bağırdı bağırdı, durdu. Onu duyan olmadı çünkü onun sesinin muhatabı yine anası idi ve o da artık yoktu. Karanlık kaldırımlarda ardına bakmadan çekip gitti sevgiliye. Anasını huzurevine koyduğunu söylemedi, söyleyemedi. Haberi gizledi, götürmedim dedi. Tokat yemiş gibi sarsıldı, sevgili de artık terk etmişti onu bu söz üzerine. Sevgi bu muydu? Yok, yok, sevgi bu değildi diye oradan uzaklaştı. Üşüyordu, karnı da acıkmıştı, gece boyunca bir yer aradı ama bulamadı. Kaldırımları aşındırdı durdu. Tek gidecek yeri vardı, o da anası idi. Huzurevinin yolunu tuttu, ağır ağır gidiyor, anasının yüzüne nasıl bakacağını düşünüyordu ama anası öyle miydi? Cama yapışmıştı onu beklerken hâlbuki anası. Biliyordu gelecekti yavrusu, ana kuzusu balası, o hiç vazgeçmemişti. Huzurevine koyduğu için ona kızmıyor, arkasından dua ediyordu. Yine camdan bakarken yola, tanımıştı uzaktan geleni. Gelen oğluydu. İrkildi, şaşırdı, heyecanlandı. Merdivenleri nasıl indiğini, kapıyı nasıl açtığını bilmiyor ama yavrusunu öpüp, öpüp kokluyordu. Birden üşüyen çocuk, ısınmış anasının koynunda derin bir uykuya dalmıştı. Şairin dediği gibi faniler arasında en muazzez varlıktır ana. O yeryüzünde dolaşırken bir baş ve bir cennet de ayaklarının altındadır. Pabucunun tozları gözlere kadar aziz ve ayaklarına sürülen yüzler arş eşiğindeki başlar kadar yücedir. Ana, inleyen varlıktır. Bütün hayat boyu inleyen ve sızlayan… Yazı için Ömer Yılmaz’a teşekkür ederim.



QOSHE - SEVGİ - Taner Özdemir
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

SEVGİ

3 1
09.03.2024

Nereden geldiğini bilmeden ağlayarak geri dönüyordu genç adam. Simasına hüzün bulutları çökmüş, omuzları çökmüş, dizlerinde ferman kalmamıştı. Yapayalnız kaldığı şehrin sokaklarında gezerken etrafındaki insanlara bakıyor, onlara bir şeyler söylemek istiyordu ama buna da dilinin gönlü izin vermiyordu. Gözlerinin feri gitmiş, kalbi paramparça olmuş, sahipsiz bir bahçeye dönmüştü sanki! Bahçedeki en güzel gülü koparmış ve ne hikmetse gülün dikeni batarken eline, ne bir damla kan görmüş ne de acı hissetmişti. Evet, çok seviyordu. Sevgisi için her şeyi yapabilirdi. Eğer yapmazsa sevgili gidecek, o yine yalnız kalacaktı, çünkü ona yaşadığı çağa göre sevgi tek taraflıydı, şartlıydı. Hep birileri öz veride bulunacak, diğerleri seyredecekti. Birden aklına geçen gün okuduğu kıymetli bir eserde geçen kısa bir yazı geldi. O notta sevgiye dair şöyle ifadeler vardı, onu hatırladı. Yazar, ‘’Sevgi üç türlüdür.’’ Diyor ve ekliyordu. Birincisi, eğer türü sevgi. İkincisi, çünkü türü ve üçüncüsü, ise rağmen türü sevgiydi. Genç........

© Pusula Gazetesi


Get it on Google Play