Osmanlı Beyliği, Anadolu Selçukluları döneminde ilk önceleri Sürmene çukuru bölgesine yerleşmişlerdir. Ankara, Karacadağ bölgesinde de bir dönem kalan Osmanlılar daha sonra Söğüt ve Domaniç bölgesine uç beyi olarak tayin edilmişlerdir. Osmanlı Devletinin bulunduğu coğrafi konum ona avantaj sağlamış ve kısa sürede büyümüştür. Osmanlı Devleti, kardeş beyliklerle uğraşmaktansa, Bizans’la mücadele etmeyi tercih etmiş ve bu politikasını yürütürken de beyliklerden destek almıştır. Ahilerin desteği ve devlet adamlarının da yetenekli olması devletin kısa sürede büyümesine etki eden diğer faktörlerdir. Balkanlarda uygulanan hoşgörü politikasıyla bölge halkının da sempatisini kazanan Osmanlı oralarda uzun yıllar kalmıştır. İskân (yerleştirme) politikası sayesinde fethedilen yerlerde kalıcı eserler bırakılmış, yeni alınan yerler Türk şehirlerine dönüşmüştür. Türk kimliğine bürünen şehirlerde canlı bir ticari hayatta olmuş, insanlar huzur içinde vakitlerini geçirmişlerdir. Balkanlardan Avrupa’ya, Asya’dan, Afrika’ya kadar bütün kıta insanların bu huzur ortamından nasibince yararlanmıştır. Bugün Osmanlı’nın bıraktığı birçok coğrafyadan huzur baş harfinden bile söz edilmesi mümkün değildir. Osmanlı her yönüyle devletti ve bunu vatandaşlarına da hissettirmişti. Osmanlı sevelim ve atalarımızın bıraktığı değerlere de sıkıca sarılalım.

Osmanlı devleti kendinden önce kurulan devletlerden daha uzun ömürlü olmuştur. Bundaki temel sebep merkezi otoritenin güçlü olmasıdır. Merkezi otoriteyi güçlü tutabilmek adına veraset anlayışında değişik zamanlarda farklı adımlar atılmıştır. Örneğin Birinci Murat’a kadar devlet hanedanın ortak malıydı. Bu durum eski Türk devlet geleneğinin devam ettiğini gösterir. I. Murat’la birlikte devlet padişah ve oğullarınındır anlayışı hâkim olmuştur. Veraset üzerinde bir diğer değişikliği ise II. Mehmet yapmıştır. Mehmet’e göre ise devlet sadece padişahındır. Son olarak veraset sisteminde değişikliği I. Ahmet yapmış ve taht kavgalarını önlemeye çalışmıştır. Ona göre devlet en yaşlı ve olgun olanındır. Yani bu sistemin adı Ekber ve erşattır.

Yukarıda ki tablo da veraset sisteminin net olarak belirlendiği dönem I. Ahmet olmuştur. Yani padişah öldüğünde yerine kimin geçeceğinin bilindiği dönem yine I. Ahmet dönemi olmuştur. II. Mehmet, Kanunname-i Al-i Osmani de, şehzadelerin sancağa çıkmasını zorunlu hale getirmiştir. II. Mehmet aynı zamanda devletin bekası için de kardeş katlının onayı için din âlimlerinden icazet almıştır. Bütün bu tedbirlere rağmen II. Mehmet ölümünden hemen sonra oğulları arasında kavga başlamıştır. Tarihe Cem Sultan olayı olarak geçen mücadele veraset anlayışının netleşmediğinin kanıtıdır. Bütün bunlar merkezi otoritenin güçlü kılınması için alınmış tedbirlerdir. Osmanlı padişahlarının kullandıkları unvanlar nelerdir? Osman ve Orhan Bey dönemlerinde gazi, Orhan bey dönemiyle birlikte sultan unvanları kullanmaya başlanılmıştır. Birinci Murat, Hüdavendigar, I. Mehmet ise çelebi unvanlarını kullanmıştır. Yavuz Sultan Selim’le birlikte halife unvanını kullanılmıştır.

Osmanlı Devletinde sefere çıkmayan ve İstanbul da doğup, İstanbul da ölen ilk padişah II. Selim’dir. Ordunun başında sefere çıkan son padişahımız ise II. Mustafa’dır. II. Mustafa aynı zamanda Edirne’de tahttan indirilen ilk ve tek padişah olmuştur.

QOSHE - Osmanlı Devletinde Devlet Yönetimi - Taner Özdemir
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Osmanlı Devletinde Devlet Yönetimi

4 10
24.02.2024

Osmanlı Beyliği, Anadolu Selçukluları döneminde ilk önceleri Sürmene çukuru bölgesine yerleşmişlerdir. Ankara, Karacadağ bölgesinde de bir dönem kalan Osmanlılar daha sonra Söğüt ve Domaniç bölgesine uç beyi olarak tayin edilmişlerdir. Osmanlı Devletinin bulunduğu coğrafi konum ona avantaj sağlamış ve kısa sürede büyümüştür. Osmanlı Devleti, kardeş beyliklerle uğraşmaktansa, Bizans’la mücadele etmeyi tercih etmiş ve bu politikasını yürütürken de beyliklerden destek almıştır. Ahilerin desteği ve devlet adamlarının da yetenekli olması devletin kısa sürede büyümesine etki eden diğer faktörlerdir. Balkanlarda uygulanan hoşgörü politikasıyla bölge halkının da sempatisini kazanan Osmanlı oralarda uzun yıllar kalmıştır. İskân (yerleştirme) politikası sayesinde fethedilen yerlerde kalıcı eserler bırakılmış, yeni alınan yerler Türk şehirlerine dönüşmüştür. Türk kimliğine bürünen şehirlerde canlı bir ticari hayatta olmuş, insanlar huzur içinde vakitlerini geçirmişlerdir. Balkanlardan Avrupa’ya, Asya’dan, Afrika’ya kadar bütün kıta insanların bu huzur ortamından nasibince yararlanmıştır. Bugün........

© Pusula Gazetesi


Get it on Google Play