Hazırsanız Erzurum Lisesinde ki yolculuğumuza kaldığımız yerden devam edelim. Erzurum Lisesinde okurken dersimize giren veya girmeyen her bir öğretmenim takip edilmesi gereken birer yıldızdı. Bizim o yıldızlarımızın enerjileri hiç bitmezdi. Lise2’deydim. Sosyal 2 sınıfı olarak okulumuzun ana binasının alt katında eğitim-öğretim faaliyetlerimize devam ediyorduk. O yıllarda ana binanın orta bahçeye acılan kapıya varmadan alt kata inildiğinde sol tarafta biz sosyal alan öğrencileri sağ tarafta ise sayısal öğrencileri yer alırdı. Alt kat bayağı genişti fakat karanlıktı. Şimdi hatırlıyorum da ne çok kavgalar olmuştu o karanlık yerde! Kavgalar esnasında nöbetçi öğretmenlerimiz gelinceye kadar bazı arkadaşlarımızın iyice hırpalandığı durumlar olurdu. Zira alt kat sıkıntılıydı. İşte o dönemlerde günlerden hangi gün, ders saati hangisiydi bilmiyorum ama gür saçlı, güler yüzlü, sakin yapılı bir öğretmen sosyal-2 yazılı sınıftan içeriye girmişti. Sınıftan içeriye girdiği andan itibaren bu yeni gelen ve adını bilmediğim öğretmenin benim için farklı biri olacağı sanki içime doğmuştu. Sınıfça sessizdik. Yeni gelen hocamızın konuşmasını bekliyorduk. Ayağı kalkmıştık. Hocamız, öğretmen masasına yöneldikten sonra oturun komutunu verince bizde sıramıza oturmuştuk. Sınıf defterini açtı. Yoklama yaparak bizleri ve isimlerimizi öğrenmeye çalışıyordu. İlk önce kendisini tanıtmaya başladı. Adım İsmail Bağrıyanık, Erzurum Lisesine yeni tayin oldum dedi. Psikoloji dersinize bundan sonraki süreçte ben gireceğim. Farklı ve insanı teskin edici bir ses tonuyla konuşuyordu. Yüzünden gülücükler hiç eksilmiyordu. Etkileyici ve dinlendiriciydi. Çok yönlü biri olduğunu konuşması sırasında verdiği örneklerden kolayca anlamak mümkündü. (İsmail hoca bambaşka biriydi.) Onu daha ilk dersten anlamıştım. Onunla daha yakın olmalıydım. Okuduğu kitaplardan söz ediyor, insan psikolojisini ve yaratılışımızı din boyutundan kendi üslubuyla açıklıyordu. Hemen kardeşim gibi gördüğüm ve halen daha görüştüğümüz sıra arkadaşım can dostum Erhan’a, İsmail hocayla daha yakın olmamız gerektiğini söyledim. Oda benim gibi aynı şeyleri düşünüyormuş. İsmail hocamızın gözüne girmeliydik. Zil çalar çalmaz hemen kendimizi onun yanında bulduk. Kendimizi bir kez daha tanıttık. Bu gün dahi hiç değişmeyen mimikleriyle bizi ve düşüncelerimizi önemsediğini belli ediyor, konuşmalarıyla bunu güçlü tutuyordu. Birbirimizi sevmiştik. O günlerden bu günlere kadar İsmail hocamız her daim bu ilgisini bizden hiç eksik etmedi. Nerede olursa olsun, hangi makamda bulunursa bulunsun hep bizi hatırladı, önemsedi, kıymet verdi, kıymetlendirdi. Var olasın hocam. İsmail hocam okul içinde ve okul dışında da bize dokunan bir eldi. İyi bir birey olabilmemiz için yapılması gerekeni zaten okulda yapıyordu, onun dışında da gayreti vardı. Bizi Karaköse Mahallesinde ki baba evine kaç defa götürmüştür inanın sayısını bilmem mümkün değildir. O baba evinde ne lezzetli yemekler yemiş, tavşankanı çaylar içmiş, keyifli sohbetler etmişizdir. İsmail hocam ellerinizden hasretle öperim. Bize çizdiğiniz yol, göstermiş olduğunuz hedef hep ülkemizin menfaatine olan hedefler olmuştur. Bizler sizlerin bize emanet ettiği bayrağı şimdilerde genç kuşaklara teslim etmek üzereyiz. İnşallah verdiğiniz emeklere layık olabilmişizdir.

İsmail Bağrıyanık ismine münhasır bir isim, eğitime sevdalanmış koca bir yürek, ülkesi için çalışan iyi bir idarecidir. Aldığı her görevi layıkıyla yerine getiren, sorumluluk almaktan kaçınmayan, vatansever, cesur yürek, bizlerin, sizlerin ve daha nice genç fidanın yol göstericisi değerli hocam hakkınızı helal edin. Rabbim ömrünüzü uzun etsin İsmail hocam. Yeni görevinizde başarılar dilerim. Yapacağınız çok şey olduğunu biliyorum. Zira siz hedefe odaklanmış ve bu uğurda ömrünü feda etmiş bir öğretmensiniz.

QOSHE - ERZURUM LİSESİ VE ÖĞRETMENLERİM-3 (İsmail Bağrıyanık) - Taner Özdemir
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

ERZURUM LİSESİ VE ÖĞRETMENLERİM-3 (İsmail Bağrıyanık)

11 0
23.12.2023

Hazırsanız Erzurum Lisesinde ki yolculuğumuza kaldığımız yerden devam edelim. Erzurum Lisesinde okurken dersimize giren veya girmeyen her bir öğretmenim takip edilmesi gereken birer yıldızdı. Bizim o yıldızlarımızın enerjileri hiç bitmezdi. Lise2’deydim. Sosyal 2 sınıfı olarak okulumuzun ana binasının alt katında eğitim-öğretim faaliyetlerimize devam ediyorduk. O yıllarda ana binanın orta bahçeye acılan kapıya varmadan alt kata inildiğinde sol tarafta biz sosyal alan öğrencileri sağ tarafta ise sayısal öğrencileri yer alırdı. Alt kat bayağı genişti fakat karanlıktı. Şimdi hatırlıyorum da ne çok kavgalar olmuştu o karanlık yerde! Kavgalar esnasında nöbetçi öğretmenlerimiz gelinceye kadar bazı arkadaşlarımızın iyice hırpalandığı durumlar olurdu. Zira alt kat sıkıntılıydı. İşte o dönemlerde günlerden hangi gün, ders saati hangisiydi bilmiyorum ama gür saçlı, güler yüzlü, sakin yapılı bir öğretmen sosyal-2 yazılı sınıftan içeriye girmişti. Sınıftan içeriye girdiği andan itibaren bu yeni gelen ve adını bilmediğim öğretmenin benim için farklı biri olacağı sanki içime doğmuştu. Sınıfça sessizdik. Yeni gelen hocamızın konuşmasını bekliyorduk. Ayağı kalkmıştık. Hocamız, öğretmen masasına yöneldikten sonra oturun komutunu verince bizde sıramıza........

© Pusula Gazetesi


Get it on Google Play