BM Daimi Güvenlik Konseyi’nin veto hakkı; BM’nin karar alma süreçlerinde belirleyici bir rol oynuyor. Ancak zaman içinde pek çok tartışmayı da beraberinde getiriyor. Peki nedir bu veto hakkı? Veto hakkı BM antlaşmasının 27. Maddesi gereğince güvenlik konseyinin mevcut beş daimi üyesi olan Çin, Fransa, Rusya, Birleşik Krallık ve ABD’ye, alınan kararları veto etme yani kabul veya tasdik etmeme, reddetme yetkisi vermesidir. Öncelikle belirtmeliyim ki; veto hakkı aslında BM’nin temel prensiplerinden biri olan eşitlik ve adil temsil ilkesine aykırıdır. Daimi üyeler arasındaki bu ayrım, diğer ülkelerin sesini kısıtlamakta ve uluslararası ilişkilerde eşitsizlik yaratmaktadır. Bu durum, küresel barış ve güvenliğe hizmet etmekte zorluklar yaratır. Güvenlikten sorumlu bir konseyin zorluk yaşaması, güvenliği riske atılmasıyla sonuçlanır.

Ayrıca, veto hakkının kötüye kullanılma potansiyeli de göz ardı edilemez. Daimi üyeler, kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederek uluslararası toplumu etkileyebilirler. Bu durum BM’nin asıl amacına zarar verebilir ve küresel sorunlara çözüm bulmakta sıkıntılar yaşatabilir.

Veto hakkının kaldırılması, BM’nin daha demokratik ve şeffaf bir yapıya kavuşmasını sağlayabilir. Karar alma sürecinde de daha fazla ülkenin katılımı ve görüşlerin dikkate alınması, uluslararası ilişkilerde daha fazla adillik sağlayabilir.

5 daimi olmak üzere 15 üyeden oluşan bu konseyde veto yetkisine sahip beş ülke (ABD, Fransa, Rusya, Çin ve Birleşik Krallık) aynı zamanda dünyanın en çok silah üreten ve pazarlayan ülkeleridir. Dünyada silah ticaretinin başı olan bu ülkelerin dünya barışına katkıda bulunacak kararlar verebileceğine bazı çevreler bizim gibi şüpheyle yaklaşmaktadır. Örneğin: Kore Savaşı ve Körfez Savaşı kararları yine “’sözde’ güvenlikten sorumlu olan” bu konsey tarafından onaylanmıştır. Barış ve güvenlikten sorumlu olan bir konseyin herhangi bir savaşa onay vermesi sizce de çelişkili değil mi? Bu yetkiye sahip tek bir kişinin konseyin ortak kararını tek başına veto edebilmesi ne kadar doğru? Örneğin geçmişte ABD sıklıkla İsrail’i eleştiren kararları tek başına veto etti ve hâlâ edebiliyor. Belki de bu yetki olmasaydı, karar veto edilmeseydi şuman Müslüman kardeşlerimiz yaşıyor olabilirdi. Yanlış anlamayın, konu din değil. Konu insanlık. Bizce beş daimi üye vetolarını “Sivilleri koruma çıkarlarının üzerinde, kendi siyasi ve jeopolitik çıkarlarını desteklemek için” kullanıyorlar. Ayrıca veto yetkisine sahip bu beş daimi üye nedense insan haklarına ve savaş suçlarına karşı alınan kararlara karşı çıkmadı. Tek bir kişi bile karşı çıksa yeterli değil miydi?

Sonuç olarak veto hakkının kaldırılması, küresel barış ve güvenliğe gerçekten hizmet eden bir adım olabilir. Bu değişiklik, daha kapsayıcı, daha adil ve etkili bir uluslararası iş birliği ortamının oluşturulmasına katkı sağlayabilir.

Peki, biz bu kadar konuştuk; diyelim ki veto hakkı kaldırıldı, nasıl bir çözüm öneriniz var diyebilirsiniz. Açıklayayım.

İlk olarak konsey üyeliği için daha temsili bir yapı düşünülebilir. Dünya genelinde çeşitli bölgelerin ve kültürlerin daha güçlü bir şekilde temsil edildiği bir model, uluslararası ilişkilerde daha çeşitli ve kapsamlı bir perspektif sağlayabilir. Bu, karar süreçlerinde daha geniş bir katılımı beraberinde getirir.

Ayrıca, Güvenlik Konseyi kararlarının alınmasında oylama sistemlerinde bazı değişiklikler düşünülebilir. Mesela, kararların salt çoğunlukla alınması veya üye ülkeler arasında rotasyonlu bir başkanlık sistemi, adil bir denge sağlayabilir. Bu sayede her ülkenin eşit derecede etkili olduğu bir sistem oluşturulabilir.

Bunun yanı sıra, BM’nin barış gücü operasyonlarına daha geniş bir katılım sağlayarak uluslararası sorunlara daha etkili çözümler bulunabilir. Çatışma bölgelerinde daha fazla diplomasi ve uzlaşma çabasıyla, askeri müdahale yerine daha barışçıl yaklaşımlar benimsenebilir.

Demem o ki, veto hakkının kaldırılması durumunda daha iyi bir çözüm, BM’nin temsil edilme şekli, oylama sistemleri ve barışı koruma çabalarında daha geniş bir iş birliği ile ilgili olabilir. Bu değişiklikler küresel düzeyde daha adil ve sürdürülebilir bir barış ortamını destekleyebilir. Yazı için Ceyda Suşehirliye teşekkür ederim .

QOSHE - BM Veto Hakkı - Taner Özdemir
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

BM Veto Hakkı

9 40
10.02.2024

BM Daimi Güvenlik Konseyi’nin veto hakkı; BM’nin karar alma süreçlerinde belirleyici bir rol oynuyor. Ancak zaman içinde pek çok tartışmayı da beraberinde getiriyor. Peki nedir bu veto hakkı? Veto hakkı BM antlaşmasının 27. Maddesi gereğince güvenlik konseyinin mevcut beş daimi üyesi olan Çin, Fransa, Rusya, Birleşik Krallık ve ABD’ye, alınan kararları veto etme yani kabul veya tasdik etmeme, reddetme yetkisi vermesidir. Öncelikle belirtmeliyim ki; veto hakkı aslında BM’nin temel prensiplerinden biri olan eşitlik ve adil temsil ilkesine aykırıdır. Daimi üyeler arasındaki bu ayrım, diğer ülkelerin sesini kısıtlamakta ve uluslararası ilişkilerde eşitsizlik yaratmaktadır. Bu durum, küresel barış ve güvenliğe hizmet etmekte zorluklar yaratır. Güvenlikten sorumlu bir konseyin zorluk yaşaması, güvenliği riske atılmasıyla sonuçlanır.

Ayrıca, veto hakkının kötüye kullanılma potansiyeli de göz ardı edilemez. Daimi üyeler, kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederek uluslararası toplumu etkileyebilirler. Bu durum BM’nin asıl amacına zarar verebilir ve küresel sorunlara çözüm bulmakta sıkıntılar yaşatabilir.

Veto hakkının kaldırılması, BM’nin daha demokratik ve şeffaf bir yapıya kavuşmasını sağlayabilir. Karar alma sürecinde de daha fazla ülkenin katılımı ve görüşlerin dikkate alınması, uluslararası ilişkilerde daha fazla adillik sağlayabilir.

5 daimi olmak üzere 15 üyeden oluşan bu konseyde veto........

© Pusula Gazetesi


Get it on Google Play