menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Seküler Milliyetçilikte Yeni/Yeniden Bir Tür: Neo-Anadoluculuk

17 1
01.04.2024
TOPLUM

20’nci yüzyılın ikinci yarısında bir siyasi oluşum olarak ortaya çıkan Anadoluculuk hareketi, Anadolu’nun zengin tarihine, kültürel mirasına ve yerel kimliğine vurgu yaparak, bölgesel özelliklerin korunması ve geliştirilmesi gerektiğini savunmaktadır.

  • TUNAY ŞENDAL
  • 1 Nisan 2024

Türkiye’de son zamanların tartışma konusu olan seküler milliyetçilik anlayışı, pozitivist bir felsefi temelle Türk-İslam sentezinden dinî kimlik soyutlanması açısından ayrıldığı gibi kendi içerisinde çeşitli fraksiyonlara ayrılmaktadır. Bu fraksiyonlardan birisi de milliyetçilik mefhumunu yalnızca etnisite üzerinden değil ayrıca ülke/vatan/toprak üzerinden inşa eden ve bu açıdan bir teritoryal (bölgesel) milliyetçilik çerçevesi çizen bir hareketi temsil etmektedir.

Bu hareket, kendi özünde ülkücülükten ayrı “ülkecilik” ile ön plana çıkarak daha özgün bir konuma sahip olduğu gibi Türk milliyetçiliğinin üst perspektiflerinden Turanist/Pantürkist bir eğilim taşımamaktadır. Bu seküler milliyetçilik türü ırk/etnisite temelinden ziyade kendi ülkesinin milli menfaatlerini kendi ülke vatandaşlarıyla birlikte savunma tutumunu benimsediği gibi vatan milliyetçiliği üzerine kurulu bir damara sahiptir.

Milleti oluşturan mayalardan biri; belirli sınırlara sahip toprak parçasından mütevellit olan ve bireylerin kendilerini özdeşleştirip aidiyet hissedecekleri vatan kavramıdır. Vatan; toplum tarafından “yurt” olarak görülen ve köklü kültürel bir hikâyeye sahip olan ortak paydadır. Bu anlamda teritoryal (bölgesel) milliyetçilik türüne sahip olan bu milliyetçilik anlayışı; yükselen seküler milliyetçilik fraksiyonlarından biri olarak Türkiye’de son zamanlarda tezahür eden sığınmacı sorunu ve “Hudut, namustur” tartışmalarıyla birlikte güç kazanmıştır.

Teritoryal Milliyetçiliğin Kökenleri

Türkiye’de özellikle son dönemlerde popülarite kazanan bu teritoryal milliyetçilik anlayışının kökenleri, Osmanlı Devleti’ne kadar dayanmaktadır. Anadoluculuk, Memleketçilik veya Türkiyecilik şeklinde adlandırılan bu milliyetçilik türü; Mütareke döneminde Osmanlıcılık, İslamcılık ve Turancılık ideolojilerine bir tepki olarak doğmuştur. 20’nci yüzyılın ikinci yarısında bir siyasi oluşum olarak ortaya çıkan Anadoluculuk hareketi, Anadolu’nun zengin tarihine, kültürel mirasına ve yerel kimliğine vurgu yaparak, bölgesel özelliklerin korunması ve geliştirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Bu düşünce hareketinin kökenleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasından ve Türkiye’nin modernleşme sürecinden sonra ortaya çıkan kimlik arayışlarına kadar dayanmaktadır.

Anadoluculuk hareketinin ilk adımları, Birinci Dünya Savaşı sırasında Nüzhet Sabit tarafından çıkarılan Vazife dergisinde atılırken devam eden yıllarda Türk Ocağı’nda cereyan eden “Turancılık-Büyük Türkçülük” düşüncesine karşı olarak Mülkiyeli birkaç gencin “Türkiyecilik-Küçük Türkçülük” düşüncesiyle bu adımlar büyümüştür. Henri Lichttenberger’ın Richard Wagner, Poète et Penseur eserinden ilham alan Hilmi Ziya Ülken’in Anadolu dergisini çıkarması ve Mükrimin Halil’in de harekete dahil olmasıyla hareket ivme kazanmıştır. Ülken liderliğindeki akım, İslam tarihi tandanslı eğimini Anadolu tarihine çeviren Halil’in harekete politik bir kimlik kazandırmasıyla kültürel bir raydan siyasi bir zemine oturmuştur.

Anadoluculuk hareketinin ideolojisi, öncelikle Anadolu’nun tarihî, kültürel ve coğrafi zenginliklerini vurgularken Türkiye’nin merkezileşmiş........

© Perspektif


Get it on Google Play