Söz ve Yasa Arasında
“Post-truth” denilen muhayyel hakikatler ve viral içerikler, muhayyel gündemler yaratarak asıl gündemin üzerini örten birer sütreye dönüşebilirler.
- ABDULKADİR İLGEN
- 27 Ekim 2025
“Aynı şahısta yâhud aynı hey’et-i me’mûrînde teşrî kuvveti icrâ kuvvetiyle birleşmiş bulunursa, artık hürriyet kalmaz… Ne çâre, fazîlet bile hudûdlara muhtaçtır. İktidârı sû’-i isti’mâl edememek için, eşyanın tarz-ı tanzimi ile kuvvetin kuvveti tevkîf etmesi (durdurması) lâzımdır.” (Gökalp, 2025: 1435).
“Gerçek memurun asıl işi politikaya karışmasına engeldir… Memurun birinci görevi, kendini ‘yansız yönetim’e vermektir. Bu, hiç değilse resmen ‘siyasal’ yönetici denilen görevliler için de geçerlidir.” (Weber, Nisan 1993: 96).
“Tutum almak ve hırs göstermek” der Max Weber, “politika(cı)nın özünde vardır.” Memur ve memuriyetin doğası ise, emri yanlış bile görse ona harfiyen uymaktır. Aksi halde bütün aygıt paramparça olur. Bu anlamda yüksek ahlâklı memur, emir yanlış bile olsa ona harfiyen uyan memurdur. Fakat aynı memur “kelimenin siyasal anlamında sorumsuz ve düşük ahlâklı bir politikacıdır.” (Weber, Nisan 1993: 96).
Çünkü memur başka, politikacı başkadır. Memur, tanımlı görevi yapan ve çareyi mevcudun içinde arayan; politikacı ise risk ve sorumluluk alan adamdır. Bu anlamda politikacı “tutum alan”, memur ise “tutum almayan” adam olarak tanımlanabilir.
Bu ayrım o kadar önemlidir ki, memur, bu tanımlamada devletin tanımlı alanında kamusal muhakeme biçimlerini, politikacı da resmî alan hariç bu biçim ve usûlleri zorlayan ve çözümleri mevcudun dışında da arayan iradeyi temsil eder.
Bu durumda çağdaş devlet önümüze başka sorunlar çıkartır: O da mevcutla mevcudun dışı arasındaki gerilim ve bunun beraberinde getirdiği sorunlardır. Bunun başında meşruluk sorunu gelir. Çünkü bir yanda halk oyuyla gelmiş siyaset, diğer yanda ise yine halk oyuna, ama en az üçte iki çoğunluğa dayalı bir anayasa ve hükümleri vardır. Siyaset burada devlet aygıtına geçici bir süre vekalet eden idareyi, anayasal kurumlar da bu işin hangi usûllere göre yapılacağını belirleyen sınırları, memur da bu usûllere göre idarenin kullandığı yansız araçları temsil eder.
Fakat rakı nasıl şişede durduğu gibi durmazsa siyasetçi de kendisine biçilen sınırda olduğu gibi durmaz. Çünkü siyasetin doğasında risk ve sorumluluk vardır. O yüzden de sürekli sınırları zorlama eğiliminde olur. Bu onun doğasıdır. Durum böyle olduğu için de kuvvet dengeler ilkesi gereği, çağdaş devlet teorilerinin olmazsa olmazı kuvvetler ayrılığı olmuştur. Akis halde iş diktaya gider.
Tam da burada devreye söz girer: Söz ve sözün gücü!
Sözle inşa edilen iktidar ve güç…
Eskiden siyaset, gücünü Tanrı’dan alırken, modern devirlerde bu gücü efkâr-ı âmme (kamuoyu) ve onun naşiri medya verir. Bu yüzden modern devrin siyaset arenasında siyasal güç, söz ustası politikacı ve gazete üzerinde yükselir. Siyasal yazar, özellikle de gazeteci, söz ustası ve de demagogun en önemli temsilcisidir.
Söz ve Yasa Arasında
Bu kritik çizgide karşımıza bir anda “söz ve yasa, politikacı ve bürokrasi, idare ve devlet” gerilimi çıkar. Modern demokrasilerin en büyük gerilimlerinden biri budur. Sözle kastettiğim; yürürlükteki yasa ve kurumlar değil, doğrudan doğruya bunları kendine göre yorumlayan politikacı, gazeteci, demagog veya bir hareket adamı ve ideoloğun sözle inşa ettiği parantez içindeki gölge dünyalardır. Sözle yaratılan bu dünya, gerçeklik hakkında doğru bir okuma ve sahici bir eleştiri olabileceği gibi kastî bir yanıltma aracı olarak manipülasyon da olabilir.
Bizim burada özellikle üzerinde durmak istediğimiz mesele, lafazan veya karizmatik bir liderin demokrasiyi rayından saptıran sözle inşa ettiği sanal dünyalara dair endişelerdir. Son yıllarda anayasal demokrasileri rayından çıkarma tehlikesi taşıyan asıl tehdit budur.
Demokrasiyle toplumsal değerler ve millet iradesini savunma adına ortaya çıkan ama asıl amacı demokrasiyi ve özgürlükleri yok etme potansiyeli taşıyan bu tip eğilimler karşısında çağdaş demokrasilerin en güçlü örneklerinden biri olan Amerikan demokrasisi bile zorlanıyor. Hâl böyle olunca, bu tarz tehditlere karşı daha fazla enstrüman geliştirme zorunluluğu bir görev olarak bütün demokratların........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein
Beth Kuhel