İsveç, yaklaşık iki yıllık bir sürecin sonuna geldi: neredeyse NATO üyesi olmak üzere. Türkiye, İsveç ile NATO’nun arasından çıktı. TBMM’de 23 Ocak’ta gerçekleşen oylamayla nicedir beklenen gerçekleşti. 25 Ocak’ı 26’ya bağlayan gece de, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın karara imzası ve kararın Resmi Gazete’de yayınlanması ile, konunun Türkiye ayağı tamamlandı.

Ancak, “İsveç çıkmış kerevetine” diyemiyoruz henüz: sırada aynı sürecin Macaristan ile yaşanması gerekiyor.

Başbakan Viktor Orbán’a yakın çevreler, hep Macaristan’ın, İsveç’in NATO üyeliğini “son onaylayan ülke” olmayacaklarını öne sürüyordu. Türkiye’den önce harekete geçeceklerine işaret eden bu açıklamaların bir geçerliliği olmadığını artık biliyoruz. Türkiye’deki oylama, Macaristan için sürpriz olamaz: 2023 sonunda buluşan Orbán ve Erdoğan, iki ülkenin ilişkilerini “geliştirilmiş stratejik ortaklık” seviyesine yükseltmişti.

Budapeşte ile papatya falı

Macaristan’ın “son kararı”, İsveç’in NATO üyeliğini daha da geciktirmekten onaylamak. “Son kararı” diyoruz çünkü, Türkiye gibi Macaristan’ın da dış politikada kararları hızla değişebiliyor.

Türkiye’nin TBMM’de İsveç NATO üyeliğini onaylamasından hemen sonra, Başbakan Viktor Orbán, İsveçli mevkidaşı Ulf Kristersson’u Macaristan’a davet etti. Orbán, sosyal medyada X üzerinden, “İsveç'in NATO'su üzerinde müzakere yapmak” üzere bir mektup yazarak, Macaristan’a davet ettiğini paylaştı. Orbán, “normal şartlar” altında, sosyal medya paylaşımlarını Facebook üzerinden yapıyor; çünkü, Macaristan kamuoyunda bu platform çok kullanılıyor. X’i seçmesinin amacı, dünya kamuoyuna bir mesaj vermekti.

Macaristan’ın İsveç’e İngilizce olarak yolladığı mektupta, klasik “Orbán taktiği” ile, önce Avrupa’nın ve bölgenin gidişatına dair bir büyük teorik analiz yapılıyor: “Avrupa, günümüzde krizler ve belirsizlikler çağıyla karşı karşıya” diye başlıyor mektup. Mektup genelinde, “ortaklıklarda, karşılıklı güven ve diyaloğun” önemi vurgulanıyor. Ve sonunda, İsveç ve Macaristan’ın, “komplike” ilişkisini görüşmek üzere Başbakan Kristersson, Budapeşte’ye davet ediliyor.

Bu mektuba yönelik İsveç’ten gelen ilk tepki, Dışişleri Bakanı Tobias Billstrom’un, “şu noktada müzakere edecek bir şey yok” açıklamasıydı. Gerçekten de, Macaristan’dan farklı olarak, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerinin onaylanması ile ilgili bir mutabakatı var. Diğer bir deyişle, Haziran 2022’de Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç ile yaptığı pazarlıklar, yazıya dökülmüştü. Macaristan’ın ise elinde böyle bir yazılı taahhüt yok: İsveç de o nedenle, Macaristan ile NATO üyeliğini onaylaması için yapacağı bir müzakere olmadığını rahatlıkla söyleyebiliyor.

24 Ocak’ta konuya bir müdahale de, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’den geldi. Orbán ile bir telefon görüşmesi gerçekleştiren Stoltenberg, X’teki paylaşımında, konuşmalarında Orbán’ın, kendisinin ve hükümetinin İsveç'in üyeliğine verdiği açık ve net desteği “tekrardan doğruladığını” ifade etti. Macar parlamentosunun da, İsveç'in üyeliğini "mümkün olan en kısa sürede” onaylayacağını düşündüğünü de belirtti.

Orbán da, yine X’ten yaptığı paylaşımda, Stoltenberg’in dediklerini teyit etti.

İyi polis-kötü polis oyunu

Bu durumda, “tamam, Macaristan da İsveç’in NATO üyeliğini onaylıyor-artık “bu iş tamam” diyebilir miyiz?

Macaristan Ulusal Meclisi'nin bir sonraki olağan oturumu Şubat ayı sonlarında başlayacak, ancak 48 saat önceden duyurulmasıyla daha erken de toplanabilecek. Orbán'ın Fidesz partisi parlamentoda üçte iki çoğunluğa sahip ve Macaristan lideri, milletvekilleri üzerinde sıkı bir kontrole sahip: dolayısıyla onay, pratikte tamamen başbakanın elinde.

Fakat, Orbán’ın pratikteki gücünü kullanması, “iyi polis-kötü polis” oyunu oluşturmak yoluyla oldu. NATO Genel Sekreteri ile görüşmede ve ertesinde, “pozitif” mesajlar veren Orbán, “kötü polis” rolünü de sağ kolu László Kövér’e verdi. Orbán’ın sıcak mesajlarının ardından Macaristan Parlamentosu sözcüsü Kövér, “NATO’nun üyeliğinin ivedilikle parlamentoda görüşülmesi gerektiğini düşünmüyorum” diye açıklama yaptı.

Bu esnada, Macaristan’ın hükümete yakın medyasında (ki merkez medyanın çoğunluğu), İsveç Başbakanı Ulf Kristersson’un Macaristan’ı ziyaret edip iki ülke ilişkilerini geliştirmek yerine, ülkesinin vergi mükelleflerinin parasıyla doğumgününü şatafatlı partilerde kutladığını yazdı.

Macaristan’ın parlamentosu, 15 Şubat’a kadar tatilde: İsveç’in NATO üyeliğinin o tarihten önce görüşülebilmesi için, acil oturum talep edilmesi ve bu talebin ortaklaşa kabul edilmesi gerekiyor. Muhalefetten acil oturum için çağrı geldi; ama Orbán’ın çoğunluğu elinde tutan partisi FIDESZ’in işleri çabuklaştırmaya pek de niyeti yok gibi gözüküyor.

Bu arada, Kristersson da Orbán’a bir mektup yazarak, Avrupa Birliği Konseyi’nin toplantısı esnasında, 1 Şubat’ta Brüksel’de bir araya zaten gelme şansları olacağını ifade etti. Kristersson, her ne kadar ülkesindeki TV4 kanalına, NATO üyeliği konusunda Macaristan ile müzakere etmeyi gerekli görmediğini söylese de; Orbán’a mektubunda, Budapeşte’yi uygun bir zamanda ziyaret edeceğini yazdı.

Macaristan’ın da, Türkiye’nin ABD ile F-16 pazarlığı gibi, İsveç ile SAAB’ın ürettiği JAS Gripen uçakları alışverişi meselesi var. 2001’den beri, İsveç’ten 14 Gripen’i kiralıyor. Son dönemde güvenlik harcamalarını arttıran Macaristan’ın, Gripen’ler ve diğer askeri alışverişlerle ilgili İsveç’ten taleplerde bulunması muhtemel.

Geçmişte İsveç, Orbán'ın 14 yıllık iktidarı sırasında Macaristan'da hukukun üstünlüğü ve demokratik standartların aşınmasını sert bir şekilde eleştirmişti. FIDESZ hükümeti, hem o eleştirilerin acısını çıkarmak için hem de Avrupa Birliği’nde bazı konularda elini kolaylaştırması için de İsveç’i oyalıyor olabilir.

-----

Fotoğraf: Macaristan Başbakanı Victor Orban. (Kaynak: Flickr)



QOSHE - Şimdi de Macaristan… - Sezin Öney
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Şimdi de Macaristan…

5 0
27.01.2024

İsveç, yaklaşık iki yıllık bir sürecin sonuna geldi: neredeyse NATO üyesi olmak üzere. Türkiye, İsveç ile NATO’nun arasından çıktı. TBMM’de 23 Ocak’ta gerçekleşen oylamayla nicedir beklenen gerçekleşti. 25 Ocak’ı 26’ya bağlayan gece de, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın karara imzası ve kararın Resmi Gazete’de yayınlanması ile, konunun Türkiye ayağı tamamlandı.

Ancak, “İsveç çıkmış kerevetine” diyemiyoruz henüz: sırada aynı sürecin Macaristan ile yaşanması gerekiyor.

Başbakan Viktor Orbán’a yakın çevreler, hep Macaristan’ın, İsveç’in NATO üyeliğini “son onaylayan ülke” olmayacaklarını öne sürüyordu. Türkiye’den önce harekete geçeceklerine işaret eden bu açıklamaların bir geçerliliği olmadığını artık biliyoruz. Türkiye’deki oylama, Macaristan için sürpriz olamaz: 2023 sonunda buluşan Orbán ve Erdoğan, iki ülkenin ilişkilerini “geliştirilmiş stratejik ortaklık” seviyesine yükseltmişti.

Budapeşte ile papatya falı

Macaristan’ın “son kararı”, İsveç’in NATO üyeliğini daha da geciktirmekten onaylamak. “Son kararı” diyoruz çünkü, Türkiye gibi Macaristan’ın da dış politikada kararları hızla değişebiliyor.

Türkiye’nin TBMM’de İsveç NATO üyeliğini onaylamasından hemen sonra, Başbakan Viktor Orbán, İsveçli mevkidaşı Ulf Kristersson’u Macaristan’a davet etti. Orbán, sosyal medyada X üzerinden, “İsveç'in NATO'su üzerinde müzakere yapmak” üzere bir mektup yazarak, Macaristan’a davet ettiğini paylaştı. Orbán, “normal şartlar” altında, sosyal medya paylaşımlarını Facebook üzerinden yapıyor; çünkü, Macaristan kamuoyunda bu platform çok kullanılıyor. X’i seçmesinin amacı, dünya kamuoyuna bir mesaj vermekti.

Macaristan’ın İsveç’e İngilizce olarak yolladığı mektupta, klasik “Orbán taktiği” ile, önce Avrupa’nın ve bölgenin gidişatına dair bir büyük teorik analiz yapılıyor: “Avrupa, günümüzde krizler ve belirsizlikler çağıyla karşı karşıya” diye başlıyor mektup. Mektup genelinde, “ortaklıklarda,........

© P24


Get it on Google Play