menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Maksat kadınları aşağılamak...

13 0
07.12.2025

Çocuklar, bir önceki yazımı okuyanlar bilir, Safiye Ayla hakkında ortaya atılan bir deli saçmasının bugüne kadar nasıl geldiğini, meselenin aslının ne olduğunu anlattım.

Hani şu "Safiye Ayla o kadar çirkindi ki, Atatürk ‘perde arkasından söyle kızım’ derdi” hurafesinden bahsediyorum.

Anlattım hiçbir ciddi kaynakta geçmediğini, asıl gayelerinin Atatürk ile sanatçılar arasındaki ilişkileri magazinleştirme olduğunu yazdım.

Eh tabii bir de kadınlara kötü davranıldığı algısı oluşturulmaya çabalandığı aşikar…

Safiye Ayla’yı yazdıktan sonra aklıma bir isim daha geldi -ki onu da çok tatsız bir hurafe ile yad eder pek çok kişi…

Şimdi size bir de Deniz Kızı Eftalya’dan bahsedeceğim:

Hem onu hem de Nazım Hikmet’i yaftaladıkları o meşhur hikayeyle başlayayım…

“Atatürk’ün İstanbul’da bulunduğu bir gece Nazım Hikmet’in adı geçer… Gazi, “Bu şair kimselere benzemiyor” diyerek Nazım’ın şiirlerini kendi ağzından dinlemek istediğini söyler ve derhal masaya getirilmesini emreder.

Saatler gece yarısını çoktan geçmiştir. Anadolu yakasında oturmakta olan Nazım’ın kapısı Kadıköy Polis Merkezi’nden gelen memurlar tarafından çalınır.

Pijamalarıyla kapıyı açan Nazım, polisleri karşısında görünce önce korkuya kapılır ancak meseleyi öğrenince bu korku yerini kızgınlığa bırakır. Kapıya gelen polisler Hikmet’e, Gazi’nin kendisini şiirlerini dinlemek için Dolmabahçe Sarayı’na davet ettiğini ve onu götürmek için geldiklerini söylerler. Nazım bütün nezaketiyle Mustafa Kemal’in davetini ileten memurlara “Paşa’ya benden selam söyleyin. Ben Eftalya değilim. Bu saatte masasına beni değil Deniz Kızı Eftalya’yı çağırsın” diyerek teklifi reddeder.

Atatürk de, şairin bu tavrı karşısında “Aferin çocuğa, şair dediğin işte böyle olmalı”........

© OdaTV