Marks’tan mektup var
Öcalan, 6 Aralık açıklamasında dedi ki:
-“Marks’ı suçlamıyorum; onun döneminde tarih bugünkü gibi aydınlatılmış değildi...”
Marks yaşasaydı İmralı’ya şöyle bir mektup gönderirdi:
-Bay Öcalan,
Düşüncelerimi değerlendirme biçiminiz üzerine tarafıma aktarılan sözlerinizi okudum.
Çalışmalarımın kendi tarihsel koşullarıyla sınırlı olduğunu söylemeniz doğrudur. Ancak bu vesileyle birkaç noktayı açıklığa kavuşturayım:
Benim yapıtlarımı değerlendirirken, onları yalnızca yaşadığım dönemin bilgi düzeyiyle ilişkilendirmeniz anlaşılır olsa da tarihsel materyalizmin yöntemsel niteliğini göz ardı ediyorsunuz.
Amacım belirli bir çağın ansiklopedisini yazmak değildi; toplumsal ilişkilerin hareket yasalarını açığa çıkarmaktı. Dolayısıyla Marksizmi benden “ayrı” bir düşünce olarak ele alırken, onun yöntemini değil, yalnızca sonuçlarını göz önüne aldığınız izlenimi doğuyor.
Söz konusu ayrıştırma, Marks’ı bir kenara koyup “Marksizm” adı altında keyfi bir sistem kurma tehlikesini taşıyor. Oysa ben, düşüncelerimin dogmalaştırılmasına her zaman karşı çıktım. İnsanların benim metinlerimi birer kutsal kitap gibi ele almasını istemediğim gibi, onları benden tamamen kopararak yeni bir doktrin inşa edilmesini de doğru bulmam.
Elbette toplumsal mücadele her coğrafyada kendi tarihsel özgünlüğü içinde gelişir. Ancak yöntemden kopuk “yeniden yorumlama” savrukluğa-tutarsızlığa yol açar.
Yöntemden kastettiğim; üretim tarzının ve itibarıyla sınıflar arasındaki gerçek ilişkilerin bilimsel çözümlemesinden ibarettir. Bundan uzaklaşıldığında Marksizm değil, ancak onun adı altında başka bir ideoloji ortaya........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein
Beth Kuhel