menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Değişmeyen düşünsel miras

254 15
09.12.2025

Tarih gösterir ki; dünyanın hemen her bölgesinde, her devletinde, her toplumunda belli zamanlarda farklı sebepler ile iç savaş yaşanmıştır.

Tarihçiler arasında küçük farklı yorumlar olsa da genel kabul; Osmanlı’nın gerileme dönemi 1699 Karlofça antlaşması ile başladı. Sonu toprak kayıpları ile Sırp, Romen, Yunan, Bulgar, Arnavut, Arap isyanları yaşandı…

Ayrılıklar ile sonuçlanmayan Ermeni-Kürt isyanları oldu.

Rejim değişse de Osmanlı’dan Türkiye’ye değişmeyen temel yapısal özellikleri miras kaldı: Coğrafyanın getirdiği jeopolitik baskı, güçlü merkezi devlet geleneği, modernleşme-gelenek çatışması ve toplum-devlet gerilimi

Türkiye son altmış yıldır, “Kürtçülüğü” ve şiddeti benimsemiş PKK sorunuyla uğraşıyor.

Devlet Bahçeli’nin siyasi stratejisi ile hayata geçirilen “milli çözüm süreci” bazı uluslararası hinliklere rağmen başarıyla sürüyor.

Dikkatinizi çekiyor mu; ekonomik meseleler ikincil plana atılıp daha çok kimlik, rejim/anayasa tartışması yapılıyor. Ki bu, üç yüz yıllık bir zihinsel geleneğin devamı; sorunun kaynağını ekonomik değil siyasi görmek!

Türkiye’de anti-Marksizm etkisiyle ekonomik düşünce siyaset kadar entelektüel bir alan haline gelmedi. Hâlâ ekonomik veri kültürü ve iktisat okuryazarlığı çok zayıf ülkemizde…

Ekonomik sorunlar neden-sonuç ilişkisiyle değil, iktidar tartışmalarına bağlanarak yorumlanıyor. Oysa: Ekonomiyi konuşmak-yazmak güç ilişkilerini tartışmak demek: Sermaye sınıfı, gelir dağılımı, toprak sahipliği, devlet-sermaye ilişkisi, vergi politikaları, yoksulluk ve eşitsizlik…

“Milli çözüm süreci” gündeminde bunlar........

© Nefes