menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tedarik zinciri

6 1
19.12.2025

Türkiye’nin o sıradaki ismiyle Avrupa Topluluklarına (AT) tam üyelik başvurusu yaptığı 1987 yılında Avrupa Komisyonu Başkanı Jacques Delors ‘du. Açık konuşmak gerekirse biz Türkler onu hiç sevmedik. Delors Türkiye’ye AT yollarını kapatmak üzere Avrupa kimliğini tanımlayacak “judeo chretienne, greco latin”, yani Yahudilikle Hristiyanlığın, antik Yunanla Latin dünyasının kesiştiği noktadır deyip kestirip atacaktı. Delors’un yaptığı bu tanımın izlerini bugün hala kırabilmiş değiliz.

Ancak Delors görev yaptığı 1985-1995 yılları arasında Avrupa entegrasyonu için çok önemli adımlar atmış bir Komisyon Başkanı olarak da karşımıza çıkıyor. AET kurucu antlaşması yürürlüğe girdiği an itibarı ile (1 Ocak 1958) virgülüne bile dokunulamayan bir nitelik göstermekteydi. Antlaşma’nın yapısına yönelik farklı yorumlar kurucu devletler arasında önemli siyasi çekişmelere yol açıyor, virgülüne dokunursak kurulan düzen tamamı ile elden gider endişesi, özellikle federal düşünceyi savunanlarda korunma mekanizmasını ortaya çıkartıyordu.

Öte yandan Antlaşma’nın güncellenmesi, gelişen ihtiyaçlar kapsamında bir zaruret olarak da ortaya çıkmıştı. Özellikle artık tamamlandığı varsayılan “Ortak Pazar” üye devletler arasında çeşitli yollarla yapılan korumacılığı gidermekte yeterli olmuyordu.

Bu bağlamda Delors, Başkanlığa gelir gelmez, Ortak Pazar’dan Tek Pazar’a geçiş mesajını verecek, yanına iş dünyası desteğini de çekebilmek için İtalyan ekonomist Cecchini’ye bir rapor hazırlatarak, “Tek Pazar” olamamanın maliyetini ortaya koyacaktı. Buna göre “teknik”, “fiziki” ve “mali” engellerin yıllık maliyeti 7 milyar dolardan fazlaydı ve dolayısı ile bu yük AET kurucu antlaşmasının ruhu ile bağdaşmamaktaydı.

Bütün bu tartışmaların sonucunda 1987 yılında “Avrupa Tek Senedi” ortaya çıkacak ve kurucu antlaşmada ilk kez değişiklik yapılacaktı. (Bu noktada hala “Tek” kelimesine karşı olduğumu belirtmek isterim. Frasızca “unique” kelimesinin karşılığı “kendine özgü” ya da “münhasır” olarak çevirilebilirdi) Yine hemen belirtmekte yarar var fiziki ve teknik engeller konusunda değişiklikler getirilebilirken, her üye devlet kendi doğasına göre kendi vergi yapısına dokundurtmaya yanaşmayacak dolayısı ile mali engeller konusunda adım atılamayacaktı.

Geçmişe yönelik bu kısa değerlendirmenin ardından yavaş yavaş günümüze gelelim.

Birkaç yıl önce yaşadığımız “Covid” salgını sırasında ekonomi operatörlerinin en fazla yakındıkları konu, üretimdeki tedarik zincirinin kırılması oldu. Hammadde, işlenmiş ara malları ve nihai mamulün sevkiyatı olarak özetleyebileceğimiz mal hareketliliğinin sürekliliği temin edilemediği oranda üretim ekonomisi........

© Muhalif