AHDE VEFA VE İÇ MUHASEBE: YÛSUF KISSASINDAN DERSLER
Her bir Kur’an ayeti, insanlığın yoluna ışık tutan evrensel bir rehberdir. Yûsuf kıssasında da öyle incelikler var ki bugüne dair sorularımıza cevap, dertlerimize deva bulmamızı sağlar. Kardeşlik bağları, pişmanlık, ahde vefa gibi insanî meseleler bu kıssada derinlemesine ele alınır; ancak burada sadece tarihsel bir anlatım yoktur; her detay, insanlık hâllerini anlamamız için bir pusula gibidir. Bugün de Yûsuf kıssasından bir bölümle (Yûsuf 12/80-81), ahde vefanın ve bilgiye dayalı şahitliğin önemine değinecek, modern hayatta da karşılık bulan bu ilkelerin izini süreceğiz. Soracağımız soru şu: Yûsuf kıssasının bu kısmı, bize adalet ve güven temelli bir toplumu inşa etme konusunda ne tür ibretler içerir?”
Hz. Yûsuf’un Kardeşlerinin Çaresizliği ve Arayışları
Kur’an, kardeşleri Bünyamin’i[1] kurtarabilmelerinden ya da Hz. Yûsuf’un onu Mısır’da alıkoyma kararından vazgeçmesinden Hz. Yûsuf’un kardeşlerinin ümitlerini kesmeleri konusunda şöyle demektedir: “Ümitlerini kesince bir tarafa çekilip fısıldaşmaya başladılar. Büyükleri, ‘Bilmediniz mi ki şüphesiz babanız sizden Allah adına sağlam bir söz almıştı. Daha önce de Yûsuf hakkında kusur işlemiştiniz. Babam bana izin verinceye veyahut Allah benim için hükmedinceye kadar buradan ayrılmayacağım. O, hükmedenlerin en hayırlısıdır.’ dedi.” (Yûsuf 12/80). Morallerinin pek yerinde olmadığı anlaşılan Hz. Yûsuf’un kardeşlerinin “fısıldaşmaya” başlamaları, koruma sözü verip yanlarına aldıkları Bünyamin’i babalarına geri getiremeyeceklerini anlamaları ve buna bir çözüm arayışına girmeleriyle ilgiliydi. Büyük kardeşin, “babanız sizden Allah adına sağlam bir söz almıştı” ifadesi, ahde vefanın önemine........
© Mir'at Haber
visit website