Ülkemizde inançsız bir kesim Cumhuriyetin kuruluşundan buyana Osmanlı’ya azgın bir düşmanlık duygusuyla saldırmaktadır.

Bunun neden ve niçini bellidir. Korkuları Osmanlı kültür ve medeniyetinin yaşatılması, bunların yal yediği çanağın ortadan kalkacağı korkusudur. Bakınız, 31 Mart Vakasını tezgâhlayıp Sultan Abdülhamit’i tahtından indirenler, yaptıkları bu ihanetin mükâfatını alabilmek için İngiltere’ye giderler. Ancak kabul görmezler. İngilizler, “Siz Halifeyi tahttan indirdiniz, ama Hilafeti kaldırmadınız. Osmanlı bir Hafız Osman Hattı Kuran ve bir Sancak ile bütün İslam Dünyasını ayağa kaldırıp kendisine bağlayabiliyor. Biz, bunun bitirilmesini istiyoruz” diye karşılık veriyorlar.

Bu siyasi cinayeti işlediğinin farkına varanlardan birisi olarak Rıza Tevfik Bölükbaşı, “Abdülhamit’in Ruhaniyetinden İstimdat”, şiirini yazar. Ne var ki, dilenen özür, bu Muhteşem Padişah’ı bir daha makamına getirmez. Hatta bu köleleştirilmiş zihniyetin artıkları bugün bile ona ‘Kızıl Sultan’ demekten geri durmamaktadırlar.

Anlatacağım olay bizzat dinlediğim bir konuşmadır: 1970’li yılların başlarıydı, çalıştığım gazetenin hemen bitişiğinde Ordu Pazarı vardı ve burasının Müdürü emekli bir Albaydı. Bir gün hatıralarından söz ederken şunları anlattı:

“Muhsin Bey, Amerika’da Deniz Ataşesi olarak görev yaptığı bir dönemde, bizim Genel Kurmay benden, Amerikan deniz sistemini inceleyip rapor etmemi istedi. Bu teklifi onlara ilettim. Kabullendiler, hazırlılarını yaptıktan sonra beni davet ettiler. Gittim, bir salonda Osmanlı Deniz Donanmasına ait müthiş bir program hazırlamışlar ve anlatıyorlar. Şaşkınlıkla ve hem gurur duyarak hem de hayıflanarak dinledim. Gurur duydum; geçmişimizin gücü bunlara ilham kaynağı olmuş, hayıflandım; biz böyle bir gücü nasıl kendi ellerimizle kaybettik! Sonuç itibariyle, Amerika, bizim terk ettiğimiz, tarihe gömmeye çalıştığımız Osmanlı’nın o muhteşem denizcilik sistemini, kendi projeleri haline getirmişlerdi.”

Bugün Amerikan üniversitelerinde, Osmanlı kürsülerinin kurulmasının altındaki niyet de, 7 asra yakın bir dönem dünyaya hükmeden bir İmparatorluğun başarısındaki sebepleri öğrenebilmek için olmalıdır. Çünkü gerçek ayrıntılarda gizlidir. Bir bütün olarak devlet yapısına bakmanız için, paçalar halinde incelemeniz gerekmektedir.

İçimizde düşmanına âşık hainlerin Kurtuluş Savaşı’nın yıldönümünde, Batılıların piyonu bir düşmana tek kelime etmeden Osmanlı yönetimini ihanetle suçlamasının, bizim nesilleri nasıl iğdiş ettiğimizin acınacak bir örneğidir.

MUHSİN İLYAS SUBAŞI

MİRATHABER.COM -YOUTUBE-

YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ

QOSHE - KAYBETTİĞİMİZ GEÇMİŞİN FARKINDA MIYIZ? - Muhsin İlyas Subaşı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

KAYBETTİĞİMİZ GEÇMİŞİN FARKINDA MIYIZ?

19 0
28.04.2024

Ülkemizde inançsız bir kesim Cumhuriyetin kuruluşundan buyana Osmanlı’ya azgın bir düşmanlık duygusuyla saldırmaktadır.

Bunun neden ve niçini bellidir. Korkuları Osmanlı kültür ve medeniyetinin yaşatılması, bunların yal yediği çanağın ortadan kalkacağı korkusudur. Bakınız, 31 Mart Vakasını tezgâhlayıp Sultan Abdülhamit’i tahtından indirenler, yaptıkları bu ihanetin mükâfatını alabilmek için İngiltere’ye giderler. Ancak kabul görmezler. İngilizler, “Siz Halifeyi tahttan indirdiniz, ama Hilafeti kaldırmadınız. Osmanlı bir Hafız Osman Hattı Kuran ve bir Sancak ile bütün İslam Dünyasını ayağa kaldırıp kendisine bağlayabiliyor. Biz, bunun bitirilmesini istiyoruz” diye karşılık veriyorlar.

Bu siyasi cinayeti işlediğinin farkına varanlardan birisi olarak Rıza Tevfik Bölükbaşı, “Abdülhamit’in Ruhaniyetinden İstimdat”, şiirini yazar. Ne var ki, dilenen özür, bu Muhteşem........

© Mir'at Haber


Get it on Google Play