menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İSLAMİ KALEMİN SORUMLULUĞU VE HAKİKATİN NÖBETİ

10 0
06.11.2025

İSLAMİ KALEMİN SORUMLULUĞU VE HAKİKATİN NÖBETİ

İslam, sadece bireysel bir inanç biçimi değil; adalet, hakikat ve özgürlüğün toplumsal, siyasal ve kültürel düzlemde inşasını hedefleyen bir hayat nizamıdır. Bu nizamın taşıyıcısı ise kalem sahipleri, düşünürler ve ilim erbabıdır. Kur’an, kalemi yeminle anarak insanın düşünce ve ifade sorumluluğunu hatırlatır:

“Nûn. Kaleme ve yazdıklarına andolsun.” (Kalem, 68/1)

Bu ayet, yazının, fikrin ve hakikatin temsilciliğini üstlenenlerin Allah katındaki önemini gösterir. Bugün, dünyada hakikatin üzeri örtülürken, adaletin sesi bastırılırken, İslamî kalem sahiplerine düşen sorumluluk her zamankinden daha büyüktür. Çünkü insanlık, adaletin değil gücün hüküm sürdüğü beşerî egemenliklerin karanlığında yolunu kaybetmiştir.

2. İslamî Kimliğe ve Öz Benliğe Dönüş

İslam, insanı “öz benliğine”, yani Allah’a kul olma bilincine çağırır. Seyyid Kutub’un ifadesiyle:

“İslam, insanı kulluktan kurtarıp yalnız Allah’a kul olmaya çağırır; böylece insanın insana kulluğuna son verir.”

Bu çağrı, düşünürlerin ve kalem sahiplerinin en temel misyonudur: Toplumu yeniden ilahî kimliğine döndürmek. Çünkü İslamî kimlik, modern dünyanın dayattığı kimlik bunalımının panzehiridir. Ali Şeriati de bu noktada şöyle der:

“Bir toplumun en büyük trajedisi, kendi kimliğini kaybedip başkasının aynasında kendini tanımlamasıdır.”

Bugün Müslüman yazarın görevi, bu kimlik yozlaşmasını teşhis etmek ve ümmeti yeniden Kur’an merkezli bir bilinçle diriltmektir.

3. Adalet, Hak ve Hukuk Bilincinin Yeniden İnşası

İslam medeniyetinin özü adalettir. Allah Teâlâ Kur’an’da buyurur:

“Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutun, Allah için şahitlik eden kimseler olun. Kendi aleyhinize de olsa, ana-babanızın ve yakınlarınızın aleyhine de olsa (adaletten sapmayın).” (Nisa, 4/135)

Bu ayet, adaletin şahıs, grup, çıkar veya iktidar kaygısıyla değil, Allah için savunulması gerektiğini bildirir. Fahruddin er-Razi, bu ayetin tefsirinde “adaletin yalnızca bir hukuk meselesi değil, iman meselesi olduğunu” vurgular.

İslami düşünürler, adaletin bir inanç ve medeniyet değeri olduğunu belirtirler. Mevdudi’ye göre:

“İslam’ın en büyük devrimi, adaleti yalnız mahkemelerde değil, kalplerde hâkim kılmasıdır.”

4. Adil Şahitlik: Hakikat Uğruna Yazmak

Hakikati dile getirmek, İslamî kalemin en temel görevidir.

“Böylece sizi vasat bir ümmet kıldık ki,........

© Mir'at Haber