menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Asrın Dirayeti

8 1
17.09.2024

Geri kalmış ya da yoksun bırakılmış toplumlarda, her sıkıntılı durum için akla cezalandırmak gelir. Derhal ve sorgusuz, cezalandırma fikrinin en başında da idam yer alır. Hani böyle bir ceza yöntemi, düşünmeden ‘evet’ denen, azıcık düşününce karşı çıkılması umulan şeylerdendir. Yahut da düşünsel olarak gelişememiş toplumun aklına itina ile idam düşürüldüğü söylenebilir. Bu durum bir nevi ‘çekerim emaneti, sağlarım adaleti’ vandallığının, mafya dizilerinden taşıp sosyolojiye sirayet etmiş halidir. Böyle bir ruh hali; şiddeti, taşkınlığı, kin ve düşmanlığı meşru, hatta mecburi göstermek için her tür iletişim vesaitiyle adeta tedristen geçirilen halkın dönütüdür. Bir neticedir. Coğrafyayı yeniden şekillendirmek emeliyle yola düşenlerin başarısıdır.

Hem kurulu düzenin adaletsizliğinden, haksız, hukuksuz, mesnetsiz uygulamalarından şikâyet edip hem de o uygulamalar arasında idam hükmünün yer almasını istemek doğrusu herhangi bir insanda bulunmayacak kadar büyük feraset gerektirir! Mevcut uygulamaları can yakan; ihmal, ihlal ve istismarı meşrulaşmış, hukuksuzluğu kanıksanmış bir sisteme güvenip, ondan iyiye, güzele yönelik hareketler beklemek de ayrı bir iyimserliktir. Suçlu olanın mahkemeye bile uğramadığı ama mahpus damlarının da tıklım tıklım doldurulduğu, tam donanımlı hapishanelerle övünen, içinde adalet hariç her şeyin bulunabileceği adalet saraylarının büyüklüğüyle gururlanan atanmışların, idam hükmünü hak edenlere karşı kullanmasını beklemek ise besberrak bir akıl, apaydınlık bir kafa ve nihayet sapasağlam........

© Milli Gazete


Get it on Google Play