Sanıyorum bu çağın en büyük musibetlerinden biri, Siyonizm’dir… Özellikle İslam ümmetine musallat olan alçak ve aşağılık bela… Ancak bu küresel musibetin şöyle bir boyutu da var… ‘’Başınıza gelen her musibet kendi ellerinizle işlediklerinizden dolayıdır’’ buyuruyor yüce Kitabımız…

Ellerimiz nerede, ne zaman kirli işlere, karanlık ilişkilere bulaştı?

Şayet katil Siyonistlerin zulmünü dillerimizle lanetlerken, ellerimizle destekliyorsak ne yaman bir çelişki değil midir?

Tüketim alışkanlıklarımızla Siyonist firmaların ürünlerini sorumsuzca tüketmekle musibetin ömrünü uzatmış olmuyor muyuz?

Elinde Filistin bayrağıyla İsrail’i protesto eylemine katılan, ancak üzerindeki İsrail ürünü giysilerin farkında olmayan gençlerimize bu çelişkiye kim, ne zaman izah edecek?

Siyonist barbarlığı paralarımızla besleme aymazlığından utanmamız ve hemen uzaklaşmamız gerekiyor.

Siyonist vahşetin parçası ve pazarı haline gelen ve hâlâ bunu sürdürenlere yazıklar olsun…

Gazze’de binlerce yaralı çocuğun bakışları üzerimizde ama hâlâ İsrail ürünleri önümüzde ve evimizde ise vay halimize…

El insaf… Vicdan… Haya… Bir parça insanlık ya hu…

Evet, Gazze’de 4 bin şehid çocuğun kanı yerde iken, bir boykotu bile beceremiyorsak vay acınası halimize…

Terör devletine, katil sürülerine tepkimiz en azından bu boyutu ile kendini göstermeli, işgalci ölüm tüccarlarına haddini bildirmeliyiz…

Ümmet olarak ortak tavır, güçlü tepki, sağlam duruş sergilemedikçe sömürü ve işgal büyüyerek devam edecektir…

İnsanlığın baş belası terör devletinin ürünlerini terk etmedikçe kendi paramızla başımıza belayı almış oluruz…

Acil eylem planımız, en azından yaygın ve etkin bir boykot neden olmasın? Hiç olmazsa durduğumuz yer belli olur…

Bu boykotu ibadet ve cihat bilinci ile yaparsak sonuç alırız…

Siyonizmi destekleyen firmalara karşı topyekûn ekonomik bir cihadı başlatmak her müminin boynunun borcudur…

Eylem geleneğimiz, kötülüğe karşı durma sorumluluğumuz güçlendikçe İsrail ve işbirlikçileri geri adım atacaktır…

Kudüs bilincini diri tutmak; somut eylemler, kararlı adımlar atmayı gerekli kılıyor… Daha güçlü inisiyatifler, daha sağlam iradeler ortaya koymayı kaçınılmaz hale getiriyor…

Etkili bir stratejiden, özenli bir çalışmadan ve uzun soluklu bir süreklilikten uzak boykotlar beklenen etkiyi bırakmıyor…

Belki bundan önce Kapitalizmin beyin ve yürek dünyamızdaki işgalini sonlandırmamız gerekiyor…

Marka hastalığımızı, model marazımızı, moda tutkumuzu aşmamız aciliyet arz ediyor…

Arzu ve alışkanlıklarını yenemeyenler Mescid-i Aksa’nın özgürlük mücadelesinde etkili olamazlar…

Nefis tezkiyesini, irade terbiyesini, bilinç bilenmesini yenilemeden Siyonist kuşatmayı nasıl kırabiliriz?

Ümmeti ifsad eden lüks ve israf, şatafat ve debdebeye tevbe ve istiğfar etmeliyiz… Sünneti seniyyenin sunduğu sade yaşam kodlarına dönmeliyiz… Tevazu, takva ve vera ile gaybi yardımların yolunu açmalıyız...

Boykot da bir ibadet olduğuna göre:

‘’Amellerin Allah’a en sevimli olanı az da olsa devamlı olanıdır.’’ nebevi ilkesini merkeze almalıyız…

Artık Müslüman firmaların da kaliteli ürünler ve markalar oluşturarak ekonomik cihadda bir dünya gücü oluşturmaları kaçınılmaz oldu…

Ekonomik ve dijital direnişte daha aktif olabiliriz… Herkes kendi bulunduğu mevzide, pozisyonunu güçlendirecek yeni hamleler yapabilir…

Yeter ki ye’se yenik düşmeyelim… Karamsarlığa kapı aralamayalım…

QOSHE - Sonuna kadar boykot - Ramazan Kayan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sonuna kadar boykot

29 13
10.11.2023

Sanıyorum bu çağın en büyük musibetlerinden biri, Siyonizm’dir… Özellikle İslam ümmetine musallat olan alçak ve aşağılık bela… Ancak bu küresel musibetin şöyle bir boyutu da var… ‘’Başınıza gelen her musibet kendi ellerinizle işlediklerinizden dolayıdır’’ buyuruyor yüce Kitabımız…

Ellerimiz nerede, ne zaman kirli işlere, karanlık ilişkilere bulaştı?

Şayet katil Siyonistlerin zulmünü dillerimizle lanetlerken, ellerimizle destekliyorsak ne yaman bir çelişki değil midir?

Tüketim alışkanlıklarımızla Siyonist firmaların ürünlerini sorumsuzca tüketmekle musibetin ömrünü uzatmış olmuyor muyuz?

Elinde Filistin bayrağıyla İsrail’i protesto eylemine katılan, ancak üzerindeki İsrail ürünü giysilerin farkında olmayan gençlerimize bu çelişkiye kim, ne zaman izah edecek?

Siyonist barbarlığı paralarımızla besleme aymazlığından utanmamız ve hemen uzaklaşmamız gerekiyor.

Siyonist vahşetin parçası ve pazarı haline gelen ve hâlâ bunu sürdürenlere yazıklar olsun…

Gazze’de binlerce yaralı çocuğun bakışları üzerimizde ama hâlâ İsrail ürünleri önümüzde ve evimizde ise vay halimize…

El insaf… Vicdan… Haya… Bir parça........

© Milat


Get it on Google Play