Batının karanlık yüzünü defalarca yazdık ve yazmaya da devam edeceğiz. Çünkü batı iki asra yakındır sömürgeleştirdiği ülkelerin yeraltı ve yerüstü zenginliklerini çalıp talan ediyor. Sonra da bu ülkeleri “geri kalmış” “üçüncü dünya ülkeleri” gibi yaftalarla yaftalıyor. Yani yavuz hırsız misali ev sahibini bastırıyor. Bu talana karşı çıkan lider, kanaat önderi, kabile reisi vs. kim varsa onları terörist ilan ediyor. Kendi halklarıyla karşı karşıya getiriyor.

Ama ilahi adalet sonunda tecelli edip barbar, gasıp, vahşi batının yakasına yapışmaya başlamış durumdadır. Aileyi yıkmaları sebebiyle yok olmaya doğru giderken, sömürgeleştirip ekmeğe muhtaç hale getirdikleri halkların durumuna doğru hızla ilerliyorlar. Bekleyin ve görün. Çok da uzun olmayan bir zaman da vahşi batı, kendisi de ekmeğe muhtaç duruma gelecektir. Üç kıtanın yerlilerini yok ettikleri gibi kendileri de yok olacaklar. Dünyanın mazlumlarını mağdur ettikleri gibi kendileri de muhtaç duruma gelecekler. “…Zalimler ise nasıl bir inkılâba uğrayıp hangi dönüşümle devrileceklerini yakında bileceklerdir.” (Şuara 26/227)

Aşağıdaki haber, genç neslimizin yüreğinde yatan Avrupa aslanının aslında bir kedi bile olmadığını bilip anlamaları içindir. Bir an önce kendimize gelelim, kendi değerlerimize dönelim. Şunu asla unutmayalım ki, batı asla birilerinin zannettiği gibi hümanist, adil, özgürlükçü falan olmadı. Batı hep vahşi idi. Ancak vahşetini ustaca ve sinsice........

© Milat