Bir yol ayrımındasın
Geceden beri onu besliyordun. Önce prizde elektrikle, sonra parmaklarının ucundaki kelimelerle, en sonunda da sana dair ne varsa, en mahrem anılarınla. Ve o an fark ettin: Asıl şarj olan sen değildin. Sen, o makinenin bitmeyen piline dönüşmüştün.
En tehlikeli uykudaydın; gözlerin fal taşı gibi açıkken daldığın o uykuda.
Bedenin ayaktaydı; dakik, itaatkâr, bir saat gibi işliyordu. Ama ruhun çoktan teslim olmuştu. Ve içindeki o kadim soru uykusundan uyandı:
Ben kimim?
Sessizlik kısa sürdü. Hayat, seni yeniden içine çekmek için acele ediyordu.
Aynı denize bakıyordun oysa. Galataport’un cam vitrininde turistin gözü parıltılı bir çantadaydı, balıkçının eli soğuk suda donmuştu. Aynı ışık altında, biri kendine bir hatıra seçiyordu, diğeri akşamın ekmeğini... İşte İstanbul’un suskunluğu buydu: Herkes aynı şehirde nefes alıyor, ama kimse aynı hayatı paylaşmıyordu.
Geçen hafta bir uluslararası finansal yayının Türkiye'ye dair raporunu okurken, rakamların arasında kendi hayatımın da........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein