Efendim, bize Muhammedî bir sabır ver. Rüzgârların içinden süzülüp gelen, İslam’ın ilk kıblesi Kudüs kokusu getiren vakitleri muştula. Bize Asr suresini düşündür Efendim. Dünyanın tamamı kötüyken bile nice sayıca az topluluğun sayıca çok topluluğu yendiğini hatırlat. Biz biliyoruz ki Allah, zorluklara sabredenlerle beraberdir.

Efendim Filistin’de Gazze şeridinde bir avuç insan açlıkla, susuzlukla ve de en önemlisi canilerin, katillerin ölümcül darbeleriyle pençeleşmektedir. Tıpkı Tâlut’u ve askerlerini bir nehirle imtihan ettiğin gibi Filistinli mazlumları da bir nehirle, Naim cennetindeki mükellef sofralarla ödüllendir. Denizden tâ nehire kadar bütün Filistin ülkesini âbâd et. Bu mübarek beldeyi azgın Yahudilerin eline bırakma.

Efendim, Ütopya ile distopya arasında sıkışık kaldık. Bizler, yani sana inanalar olarak var olan durumdan memnun değiliz. Refahımız yerinde ama Filistin’de Refah şehrinde bombalar, mermiler, füzeler altında yatan çocuklar varken bu refah neye yarar. Birileri, galiba bize bu anlamsız refahı dayatıp Refah’taki soykırımı kanıksamamızı istiyor. Biz burada soykırım yapacağız, siz sesinizi çıkarmayacaksınız, demek istiyorlar.

Ey insanlar, bu âlemde insan diye şöhret bulan eşref-i mahlûkat!

Rûz-ı mahşerde bize sorulacak. Filistin’in Gazze şeridinde İsrail ve güdümündeki ABD- İngilizler eliyle yapılan katliam, zulüm, vahşet ve soykırım sadece Filistinlilere yönelik değil bütün insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Filistinli çocuklara yapılanlar yarın sizin çocuklarınıza yapılabilir. Filistinli kadınlara yapılanlar yarın sizin kadınlarınıza da yapılabilir. Bu savaş yaradılışa yönelik bir harptir. İsrail, karşılarında eli silahlı insanları öldürmüyor. Elinde tencere, su testisi, çocuklarına bir parça ekmek isteyen insanları öldürüyor. Bu savaş, varoluşa karşı bir işgal hareketidir. Bu savaş, savaş değil insanlığa karşı yapılan bir katliamdır. Bu savaş yeryüzünü fesâta çevirmektir… İsrail’in ve destekçilerinin Filistin halkına karşı başlattıkları bu ahlaksız saldırı, insanlık değerlerine yapılmış alçakça bir saldırıdır.

Geçtiğimiz hafta eski diyanet işleri reisi Mehmet Görmez, Ayasofya camisinde anlamlı bir çağrı yapmıştı. Görmez Hoca, Ayasofya Camisinde Mehmet Görmez hocanın hutbesini daha sonra televizyonda dinlediydim. Bu hutbe, tıpkı yüzyıl önce Mehmet Akif Ersoy’un Süleymaniye Camisinde verdiği vaazı hatırlattı. Akif, o zamanlar Süleymaniye kürsüsünde “Ben fukaha (fıkıh hocası) değilim. Vaaz edecek sanmayınız. Sadece âlem-i İslam’dan haber vereceğim.” diyerek çıkmıştı o meşhur Süleymaniye Kürsüsüne.

Mehmet Görmez Hoca da fıkıh hocasıydı ama şair değildi. İslam âlemine çağrı yapmıştı. Çağrısı şöyleydi. “Ey âlem-i İslam, neredesiniz, hani İslam dünyası nerede? Ey insanlık için çıkarılmış en hayırlı Ümmet! En hayırlı Ümmet olduğumuzu bugün değil de ne zaman göstereceğiz insanlığa. 2,5 milyonluk Gazze kendi kanında boğulurken 2,5 milyarlık İslam âlemi suskun kalmaya devam mı edecek? Ey bütün insanlığa şahit kılınan Ümmet! Şahitliğimizin gereğini bugün değil de ne zaman yerine getireceğiz? Ey İslam ümmeti! Gazze'de olup bitenler karşısında bugün harekete geçmezsek şahitlik vasfımızın da hayırlı Ümmet oluşumuzun da vallahi artık bir anlamı kalmayacaktır. Ey şahid ümmet, şuhedilillah olan Ümmet! Biz, zulme ve mazluma şahit olmak için gönderilmedik, bütün insanlığa hakkın, adaletin şahidi olarak gönderildik. Ey Ümmet-i şahide! Biz Ashab-ı Uhdud kıssasında zikredilen, ateş dolu çukurlarda diri diri yakılan mü’minleri seyretmeye gelmedik. Biz hakkı ve adaleti ayakta tutmak için gönderildik.”

Bu gün Mehmet Görmez Hocanın daha çok gezmesi ve camilerde daha çok vaaz vermesi gerekiyor. En azından Müslümanların savurganlığını ve İsrail mallarına karşı boykotu anlatması bile yeterli.

QOSHE - Sabır ver Allah'ım - Eyyüp Azlal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sabır ver Allah'ım

18 1
25.02.2024

Efendim, bize Muhammedî bir sabır ver. Rüzgârların içinden süzülüp gelen, İslam’ın ilk kıblesi Kudüs kokusu getiren vakitleri muştula. Bize Asr suresini düşündür Efendim. Dünyanın tamamı kötüyken bile nice sayıca az topluluğun sayıca çok topluluğu yendiğini hatırlat. Biz biliyoruz ki Allah, zorluklara sabredenlerle beraberdir.

Efendim Filistin’de Gazze şeridinde bir avuç insan açlıkla, susuzlukla ve de en önemlisi canilerin, katillerin ölümcül darbeleriyle pençeleşmektedir. Tıpkı Tâlut’u ve askerlerini bir nehirle imtihan ettiğin gibi Filistinli mazlumları da bir nehirle, Naim cennetindeki mükellef sofralarla ödüllendir. Denizden tâ nehire kadar bütün Filistin ülkesini âbâd et. Bu mübarek beldeyi azgın Yahudilerin eline bırakma.

Efendim, Ütopya ile distopya arasında sıkışık kaldık. Bizler, yani sana inanalar olarak var olan durumdan memnun değiliz. Refahımız yerinde ama Filistin’de Refah şehrinde bombalar, mermiler, füzeler altında yatan çocuklar varken bu refah neye yarar. Birileri, galiba bize bu anlamsız refahı dayatıp Refah’taki soykırımı kanıksamamızı istiyor. Biz burada soykırım yapacağız, siz sesinizi çıkarmayacaksınız, demek istiyorlar.

Ey insanlar, bu âlemde insan diye şöhret bulan eşref-i mahlûkat!

Rûz-ı mahşerde bize sorulacak.........

© Milat


Get it on Google Play