Güneye daha güneye… Başka nereye gidecek bu Filistinliler.

Doğudan ve batıdan gelen sesle uyanıyorum. Uzaklarda, çok uzaklarda, Gazze’de, Şeria’da bombalanan, kurşunlanan çocukların, kadınların çığlık sesiyle uyanıyorum. Dünyanın en uzun hüznü yağıyor üzerime. Sadece benim üzerime mi? Hayır… Yorgun ve yenilmiş insanlığın da üzerine yağıyor hüzün yağmurları. Hüzün demiştim. Yağmur oldu birden bire. Oysa yağmur berrak bir dünya bırakmalıydı insanlığa.

Karanlık sözler yazıyorum bu dünya hakkında. Ağlar gibi yürüyerek Gazze’yi düşünüyorum. Belki de düşlüyorum. Düşüncemi geçtim, rüyamda, düşümde Gazze’yi görüyorum artık. Mirac’a gidilen yol, tevhide çağıran dil, ateşte yanmayan gül Kudüs’te idi. Kudüs’ü düşülüyorum.

Ebu Ubeyde’yi. Allah nasıl da sarsılmaz bir iman vermiş bu insanlara. Ebu Ubeyde’yi ve sözlerini hatırladıkça cihada koşmayan erlikten çıkamaz dirlik diyorum.

Müslümanların ezelî ve ebedî önderi Hz. Muhammed, ilk kıblemiz Kudüs’e döndüğünü hatırlayalım. Neden şimdi Müslümanlar sırtını Kudüs’e dönüyor. Kudüs esaret, Gazze kuşatma altında Mekke özgür mü sanki. Şam, Halep, Hama Humus özgür mü sanki.

Geçtiğimiz günlerde Mescid-i Aksa şairi merhum M. Akif İnan’ın kardeşi emekli yüz başı Mustafa inan ağabeyi ziyaret etmiştim. Ona “ağabey nasılsın demiştim.” O da cevabında “Kudüs bu haldeyken Gazze bu haldeyken nasıl olabilirim.” Demişti. Sonra bir hatırasını anlatmıştı “Yedi Güzel” adama dair... Akif İnan, Mescid-i Aksa şairi Nuri Pakdil ise Kudüs şairi olarak bilinir.

Akif İnan

Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde

Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu

Varıp eşiğine alnımı koydum

Sanki bir yer altı nehr çağlıyordu

Derken Nuri Pakdil ise Kudüs hakkında şöyle diyordu.

“Yüreğimin yarısı Mekke'dir, geri kalanı da Medine'dir, üstünde bir tül gibi Kudüs vardır.” demişti.

Ve hatıra… Bir gün Mustafa İnan Kudüs şairi Nuri Pakdil’i ziyarete gider. “Ağabey nasılsın.” demişti. Nuri Pakdil üstadımız da “Kudüs bu halde iken ben nasıl olabilirim.” demişti. Kudüs o zaman da bu haldeydi. Şimdi de bu halde...

Haydi, nutuk atanlar, meydan okuyanlar. İsrail’i haritadan sileriz diyenler, neredesiniz. Küçük dilinizi mi yuttunuz. İsrail’in rüyalarına giren korkularına sebep olan Anadolu coğrafyasından bir ses yavaş yavaş yükseliyor. Boykot, boykot, boykot… İsrail’in belini büktü bükecek.

Hangi kısık sesin semayı inleteceği bilinmez…

Allah’ım Gazze’yi, Kudüs’ü sana emanet ediyoruz.

QOSHE - ​Güney'e daha Güney'e - Eyyüp Azlal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

​Güney'e daha Güney'e

13 0
12.11.2023

Güneye daha güneye… Başka nereye gidecek bu Filistinliler.

Doğudan ve batıdan gelen sesle uyanıyorum. Uzaklarda, çok uzaklarda, Gazze’de, Şeria’da bombalanan, kurşunlanan çocukların, kadınların çığlık sesiyle uyanıyorum. Dünyanın en uzun hüznü yağıyor üzerime. Sadece benim üzerime mi? Hayır… Yorgun ve yenilmiş insanlığın da üzerine yağıyor hüzün yağmurları. Hüzün demiştim. Yağmur oldu birden bire. Oysa yağmur berrak bir dünya bırakmalıydı insanlığa.

Karanlık sözler yazıyorum bu dünya hakkında. Ağlar gibi yürüyerek Gazze’yi düşünüyorum. Belki de düşlüyorum. Düşüncemi geçtim, rüyamda, düşümde Gazze’yi görüyorum artık. Mirac’a gidilen yol, tevhide çağıran dil, ateşte yanmayan gül Kudüs’te idi. Kudüs’ü düşülüyorum.

Ebu Ubeyde’yi. Allah nasıl da sarsılmaz bir iman vermiş bu insanlara. Ebu Ubeyde’yi ve sözlerini........

© Milat


Get it on Google Play