“Karun, Firavun ve Hâmân’ın akıbeti de aynı oldu. Gerçekte Musa onlara açık seçik kanıtlar getirmişti; ama onlar yeryüzünde büyüklük tasladılar. Oysa kaçıp kurtulmaya güçleri bile yoktu,”(Ankebut, 29/39.) “Onlara, “İçinde ebedi olarak kalacağınız cehennemin kapılarından girin içeri!” denilecek. (Vaktiyle) büyüklük taslamış olanların kalacağı (bu) yer ne kötü! (Zümer, 39/72.)
“Hiç kuşku yok ki, Allah onların saklı tuttuklarını da açığa vurduklarını da bilmektedir. O, büyüklük taslayanları sevmez.” (Nahl, 16/23.)
Bu ayetlerin yanı sıra Allah (c.c), mümin kullarındaki tevazuyu övmüştür.
“Rahmân’ın has kulları yeryüzünde tevazu ile yürüyen, cahiller onlara laf attığı zaman, “selâm” deyip geçen kullardır.” (Furkan, 25/63.)
Allah (c.c) peygamberine tevazuyu emretti.
“Müminlere karşı alçakgönüllü ol.” (Hicr, 15/88.)
“Sana uyan müminlere kol kanat ger.” (Şuara, 26/215.)
Allah (c.c), sonrasında peygamberini üstün ahlakından dolayı övdü.
“Sen elbette üstün bir ahlâka sahipsin.” (Kalem, 68/4.)
Peygamber Efendimizin (s.a.v) ahlakı tevazu üzerine kuruludur. Örneğin merkebine biner, kölelerine davete giderdi. Bu da gösteriyor ki, tevazu en güzel ahlaklardandır.
Salih ve halis Müslüman olabilmek için, tevazu sahibi olmak gereklidir. Önceki insanlar bu vasıfları ile bizlere güzel örnek olmuşlardır.
Bir defasında Ömer b. Abdülaziz’e bir misafir geldi. Yatsı namazından sonra Halife Ömer bir şeyler yazmaya başladı. Bu esnada misafiri de yanında oturmaktadır. Odayı aydınlatan lambanın, yağı bitmek üzereydi. Misafir hemen kalkıp lambaya yağ koymak istedi. Halife Ömer;
⁃ “Misafire iş yaptırmak bize yakışmaz” dedi. Misafir de
⁃ “O zaman hizmetçiyi uyandırayım yağı o koysun” dedi. Halife Ömer,
⁃ “Hizmetçi yeni uyumuştur, rahatsız etmeyelim” dedi.
Halife Ömer kalktı ve lambanın yağını kendisi koydu. Halife’nin bu hareketi karşısında şaşkına dönen misafiri;
⁃ “Ey Müminlerin Emiri, kendiniz kalkıp bu işi yaptınız. Müsaade etseydiniz biz yapardık,” dedi. Halife şu cevabı verdi;
⁃ “Ömer olarak ayağa kalktım, yine Ömer olarak yerime oturdum. Allah katında insanların en hayırlısı, mütevazı olanlardır.” buyurdu.
Konuştuklarında Hz. Ömer efendimizin ismini ağzına alanlar her türlü şatafat ile tevazunun dışında hareket etmektedirler. İtibardan tasarruf olmaz diye saçmalıklar uydurup onun arkasına sığınarak kibirlerini gün yüzüne vurmaktadırlar.
O kutlu Halife’nin adaletini ve tevazusunu anlamak bir toplumun ihyası için önemli yol kat ettirecektir.
Onlar bu dünyada güzel yaşadılar, tevazuyu düstur edindiler, güzel makamların sahipleri oldular.
Kendini büyük görenler ve kibirlenenler ise onları da kötü bir son bekledi ve ateşe düştüler.
Rabbimiz bizleri mütevazı olanlardan eylesin. Acziyetimize ve küçüklüğümüze rağmen burnu havada ve böbürlenenlerden olmaktan bizleri korusun.
Gününüz hayırlı ve bereketli olsun.

QOSHE - Kibir veya Tevazu - Sinan Şen
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kibir veya Tevazu

5 0
08.02.2024

“Karun, Firavun ve Hâmân’ın akıbeti de aynı oldu. Gerçekte Musa onlara açık seçik kanıtlar getirmişti; ama onlar yeryüzünde büyüklük tasladılar. Oysa kaçıp kurtulmaya güçleri bile yoktu,”(Ankebut, 29/39.) “Onlara, “İçinde ebedi olarak kalacağınız cehennemin kapılarından girin içeri!” denilecek. (Vaktiyle) büyüklük taslamış olanların kalacağı (bu) yer ne kötü! (Zümer, 39/72.)
“Hiç kuşku yok ki, Allah onların saklı tuttuklarını da açığa vurduklarını da bilmektedir. O, büyüklük taslayanları sevmez.” (Nahl, 16/23.)
Bu ayetlerin yanı sıra Allah (c.c), mümin kullarındaki tevazuyu övmüştür.
“Rahmân’ın has kulları yeryüzünde tevazu ile yürüyen, cahiller onlara laf attığı zaman, “selâm” deyip geçen kullardır.” (Furkan, 25/63.)
Allah (c.c) peygamberine tevazuyu emretti.
“Müminlere karşı alçakgönüllü ol.” (Hicr, 15/88.)
“Sana uyan müminlere kol kanat ger.” (Şuara, 26/215.)
Allah (c.c), sonrasında peygamberini üstün........

© Merhaba Haber


Get it on Google Play