Muhabbetli Süzülüşler
Bakın, pek acayip kadının biri neler demiş: “Aşkımın haritası çıkarılsa, bütün yollar Roma’ya değil, sana çıkar.
Sana olan Aşkım, tutsak olsa… desem mi, demeyim.. muhal üstü muhal, meselâ.. dedik ki, faraza... varsayalım mı ki.. Olmaz ki, Yaaaa! Bütün sömürenlere, yönetmenlere, muktedirlere isyan eder de, aşkın Spartaküs’ü olur.
Sana olan Aşkım, patlamayı, patırtılı gürültülü oyunları sever. Bu yüzden ikide bir infilâk edip, tutuşur. Sonra sensizliğin yollarına mayın döşer ve birbiri arkasına patlatır. Sen bakma, tarihin yalanlarına, abartılarına. Dinamitin, patlayıcıların mucidi, aslında sana olan Aşkımdır. Müstear ismi de Bombom’dur. Her ne kadar, işi sulandıran yeni kuşaklar ona “Şilibom” deseler de..” (Bekleyen’den)
***
Efendim, bu çılgın kadının dediklerine inanmayın. Sözün aslı, büyüğünü Hz. Pir söylemiştir. Aşkı en güzel terennüm edenlerdendir.
Hz. Mevlâna; içimizdeki Züleyha’ya, yüzyıllara meydan okuyan âş(ı)klara, Yusuf peşindekilere, ezel sevdalılarına şöyle seslenir:
“Züleyhâ öyle bir hâle gelmişti ki, çörek otundan öd ağacına dek, her şeyin adı Yûsuf idi ona göre.
Yûsuf’un adını başka adlarda gizlemişti. Mahremlerine de bu sırrı söylemişti.
‘Mum ateşten yumuşadı’ dese, ‘sevgili bize alıştı, yüz verdi’ demiş olurdu.
Bakın, ay doğdu’ dese, ‘o söğüt ağacı yeşerdi’ dese…
‘Yapraklar ne güzel oynamada’ dese, ‘çörek otu ne hoş yanmada’ dese
‘Gül, bülbüle sır söyledi’ dese, ‘pâdişah, sevgilisine sır söyledi’ dese…
‘Bahtımız ne de kutlu’ dese, ‘kilimi, halıyı çırpın’ dese…
‘Sucu su getirdi’ dese, ‘güneş doğdu’ dese…
‘Dün gece bir tencere yemek pişirdiler, yemek pek de güzel pişti’ dese…
‘Ekmekler tatsız, tuzsuz’ dese; ‘felek tersine dönüyor’dese…
‘Başım ağrıyor’ dese ‘başımın ağrısı geçti’ dese… hep ayrı anlamları vardı bu sözlerin.
Birini övse onu/Yûsuf’u överdi. Birinden şikâyet etse, onun ayrılığını........© Merhaba Haber





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein
John Nosta