menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yener Orkunoğlu yazdı: Türkiye’de entelektüel enflasyonu ve aydın kıtlığı

22 22
29.11.2025

Aziz Nesin, Türk aydınları hakkında şöyle yazmıştı:

Tastaman elli beş yıl oldu ben o karikatürü göreli, unutamıyorum. Bir geminin burnu karaya iyice girip saplanmış; o denli ki, bir ağacın dalları, geminin burnunda gözcülük yapan denizcinin kafasına çarptıktan sonra gözcü haykırıyor: – Karaaaa !

Bu öyle bir aptalca haykırış ki, ben o karikatürdeki gözcünün boğuk, korkak, kısık sesini elli beş yıldan beri hala duymaktayım. Unutamadım, çünkü aydınlarımızın ancak iş işten, atı alan Üsküdar’ı geçtikten, Üsküdar’da sabah olduktan, kafasına dank dedikten sonra gerçeği görüp haykıran o aptal ve korkak sesleri, hep sürüyor.

Günün verilerine dayanarak geleceği sezmek ya da bulgulamak, sonra da bunu duyurup halkı uyandırmak aslında aydının göreviyken, ne 27 Mayıs’ı, ne 12 Mart’ı ne de 12 Eylül’ü önceden görüp halka duyurabildik.”

***

Aziz Nesin, çok önemli bir şeye dikkat çekmişti: ”Aydınlar geleceği sezemediler.” Burada, “‘aydın’ın ne olduğu” sorusu gündeme gelmektedir. Aydın nedir sorusuna çok çeşitli tanımlar getirilmektedir: “Aydın, kafası ile mücadele eden insandır”, “Aydın, soran ve sorgulayan insandır”, “Aydın, çağına karşı sorumluluk duyandır”, “Aydın, toplumu aydınlatandır”, “Aydın, toplumu dönüştürmeye çalışan insandır” vb.

Türkiye toplumunda insanların yüzde 99’u bu görüşleri paylaşır. Bu görüşlerin ortak yanı şudur: Aydın kavramına........

© Medyascope