Varsın âlem kötü olsun; sen iyi ol ve insan kal. Kıtalar dolaşan Ebucehil’in postunu serip oturduğu meydanlar; samimiyetsizlik ve vefasızlık katranı dökülüp kirletilse de, hakikat yolcusu olduğunu hatırından çıkarmadan yürümeye gayret et ve temiz kalmak için diren.

Hak katında hatrının, halk içinde itibarının olmasını istiyorsan gönlüne muhabbet fidanları dikip gözyaşınla sulamaya bak. Böylece yetiştirdiklerinin hasadının mehabet harmanından taştığını görürsün.

Gözüne ve özüne sahip ol ki sözünün ömrü uzun olsun.

Yardımcı oldukların, elinden tuttukların, iyilik ettiklerin, sorunlarını çözdüklerin zarar verirse, canını yakarsa; işte o zaman, hayat yorar, saçını ağartır, belini büker! İçindeki ses ise; “Çektiklerimi çektirmezsen ve bana da hallerini göstermezsen razı olmam!” der durur! Vakıa, ne denilebilir bu iç sızısına, çeken bilir. Dert sahibini yaksa da aldırmamalı gene de! Unutmamalı ki ok menziline varır, Hak yerini bulur. Varsın hesap edilmesin: Selânik dönmesinden bin beter aptallar değil, abdallardır yarına kalacaklar, geleceğe doğacaklar.

Münafık, çektirdiğinden fazlasını başında bulur! Ezeli Kudret, onu yedi sokak süprüntüsünden beter hâle getirir! Ariflerin dediği gibi: Sen sonunu seyret!

Hırsına köle olup kul hakkı mı yedin, içindeki yezidi hortlatıp insanlığı hiçe mi saydın, bilerek zarar mı verdin, önümden çekilsin deyip can mı yaktın… seni ne tekke temizler ne de Mekke! Herkesin seyredeceği ve yedi sokak süprüntüsünden beter olacağın günü bekle o zaman!

İnsan için utanmamaktan, yüze gülüp arkadan iş çevirmekten, engel gördüğünü hesap yapıp gözden düşürmekten, şahsiyetsizlikten, samimiyetsizlikten, sinsilikten, kifayetsiz muhterislikten, müfsit münafıklıktan, iyiliğini gördüğünün canını yakmaktan… daha utanç verici bir şey yoktur!

Allahu Teâlâ; aklını kullanmayıp düşünmeyenleri, haddi aşıp şımaranları, kötülük yapanları, haksızlık yapanları, nankörleri, isyan edenleri, tembelleri, cimrileri, kâfirleri, hâinleri, zalimleri ve temiz olmayanları… sevmez!

Allah’a havale edilen değil, Allah’a emanet edilen olmaya bakmalı…

Müslümanlık yani insanlık; ahlâklı olmak, ilim/bilim yolunda sürekli okumak, temizlenmek, temizlemek, çok çalışmak, yenilenmek ve üretmektir. Bâhusus; zarif, anlayışlı, cömert ve sır saklayıcı/ağzı sıkı adam olmaktır.

Bir ârife: “Dünyada en büyük zorluk nedir?” diye sormuşlar. O da: “İnsan içinde insana hasret kalmaktır!..” demiş.

Hazreti Musa Aleyhisselâm zamanının dikkat çeken figürüdür Bel‘am b. Bâûrâ! Bel’am’ın şahsında, Hak ve hakikati gördükten sonra onu bırakıp şeytanın peşine düşenin kötü durumu ifade edilir. Bel’am, kibir ve dünyevî arzular sebebiyle sapıklığa düşenlerin rol modelidir!

Kalp, zihin, beden, dil, göz, kulak, çevre, her şey ve her yerde temizlik farzdır!

Allah; içi dışından ayrı, yeteneksiz, muhteris, hesapçı, ahlâka yabancı, yetişkin ve ehil olana hasım, tertipçi, geri kalsın ki önüme geçmesin diyecek kadar kötü, sadece yoluna bakan yolsuz, ruhunu şeytana kiralamış sapkın ve Müslüman mahallesindeki müfsitten korusun!

Pusulasını çıkarına/hesabına sabitlemiş, omurgasını aldırmış ve sadece kibrine tapan kifayetsiz… rahmeti giderir! Kifayetsiz, kibirden yaptığı ihanet putunun önünde tapınırken münafıklık yaftasını da boynunda taşır! Hesap etmediği bir anda, hesapçılığın ve ahlâklıya düşmanlığın sonu geliverir! Kendi putunu yedikçe âleme destan olur pespayeliği! Onun için Ârifler der ki: Sonuna bak!

Dâhi hekim ve filozof İbn-i Sina’ya: “Dünyada devası olmayan dert var mı?” diye sormuşlar. İbn-i Sina ise şu müthiş cevabı vermiş: “Devası olmayan dert, iyinin kötüye muhtaç olmasıdır!”

Cenâb-ı Allah iyilerle karşılaştırsın, karşımıza mayası temizleri çıkarsın; sütsüzleri, müfsitleri, münkirleri, hesapçıları, kibirlileri yolumuzdan uzaklaştırsın; çıkarı gereği müselman mahallesinde eğleşen çift dinli ve çatal dilli mel’unların tuzaklarını başlarına yıksın!

Hesabîliği meslek etmiş, hasbîliğe hasım olmuş, ehile tuzak kurup ayağını kaydırmaya çalışmış, hasetliğe ve müfsitliğe alışmış ve omurgasını aldırmış kişinin çift dinli ve çift kimlikli olduğu şüphe götürmez! Allah, böylesi bir şerirden Müslümanı ve İnsanlığı muhafaza eylesin!

İnsanlar ne zaman arkanızdan konuşmaya başlar biliyor musunuz? Sizin bilginiz ve yüksek karakteriniz karşısında ezilip seviyenizin yakınına bile yaklaşamadıklarında… sizin erdeminizle ve çok büyük gayretinizle sahip olduklarınıza ulaşamadıklarında… adamlık kendilerini yorduğu için adamlıktan rahatsız olduklarında, sizin ilkelerden taviz vermeden yaptıklarınızı yapamayıp tabiî ki başarısız olduklarında!

En büyük sevap; sürekli kitap okumak, düşünmek, çok çalışmak, iyiliği yaymak, hayırda yarışmak, temizliğe dikkat etmek, ahlâklı olmak, gerici ve ilerici yobazdan kaçmak ve samimiyetsiz, vefasız, hesapçı haşerattan uzak durmaktır.

İnsan, sadece yaptıklarından değil, yapması gerektiği hâlde yapmadıklarından da sorulacak!

Eldekiler tükenir gider, gönüldekiler bākî kalır… Gönülden düşeni ise ya yel, ya sel sel, ya da el alır… parçası bile bulunmaz!

QOSHE - Zamana Düşülmüş Notlar - Burhanettin Kapusuzoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Zamana Düşülmüş Notlar

14 12
25.05.2024

Varsın âlem kötü olsun; sen iyi ol ve insan kal. Kıtalar dolaşan Ebucehil’in postunu serip oturduğu meydanlar; samimiyetsizlik ve vefasızlık katranı dökülüp kirletilse de, hakikat yolcusu olduğunu hatırından çıkarmadan yürümeye gayret et ve temiz kalmak için diren.

Hak katında hatrının, halk içinde itibarının olmasını istiyorsan gönlüne muhabbet fidanları dikip gözyaşınla sulamaya bak. Böylece yetiştirdiklerinin hasadının mehabet harmanından taştığını görürsün.

Gözüne ve özüne sahip ol ki sözünün ömrü uzun olsun.

Yardımcı oldukların, elinden tuttukların, iyilik ettiklerin, sorunlarını çözdüklerin zarar verirse, canını yakarsa; işte o zaman, hayat yorar, saçını ağartır, belini büker! İçindeki ses ise; “Çektiklerimi çektirmezsen ve bana da hallerini göstermezsen razı olmam!” der durur! Vakıa, ne denilebilir bu iç sızısına, çeken bilir. Dert sahibini yaksa da aldırmamalı gene de! Unutmamalı ki ok menziline varır, Hak yerini bulur. Varsın hesap edilmesin: Selânik dönmesinden bin beter aptallar değil, abdallardır yarına kalacaklar, geleceğe doğacaklar.

Münafık, çektirdiğinden fazlasını başında bulur! Ezeli Kudret, onu yedi sokak süprüntüsünden beter hâle getirir! Ariflerin dediği gibi: Sen sonunu seyret!

Hırsına köle olup kul hakkı mı yedin, içindeki yezidi hortlatıp insanlığı hiçe mi saydın, bilerek zarar mı verdin, önümden çekilsin deyip can mı yaktın… seni ne tekke temizler ne de Mekke! Herkesin seyredeceği ve yedi sokak süprüntüsünden beter olacağın günü bekle o zaman!

İnsan için utanmamaktan, yüze gülüp arkadan iş çevirmekten, engel gördüğünü hesap yapıp gözden düşürmekten, şahsiyetsizlikten, samimiyetsizlikten, sinsilikten, kifayetsiz muhterislikten, müfsit........

© Maarifin Sesi


Get it on Google Play