Kalbin akıl karşısındaki direnişi
İnsan, tarih boyunca iki güç arasında sıkışıp kaldı: akıl ve kalp.
Akıl, güvenliği ve düzeni ister; kalp, anlamı ve derinliği.
Biri ölçer, tartar, hesaplar.
Diğeri hisseder, sezer, inanır.
Ve yüzyıllardır bu iki kutup, insanın iç dünyasında bir denge savaşı veriyor.
Modern çağ bu savaşta tarafını seçti: Akıl.
Teknolojinin, verinin, bilimin ışığında insan aklını tahta oturttu.
Her şey ölçülür, sınıflandırılır, analiz edilir hâle geldi.
Ama garip bir şey oldu: bilgi arttı, bilgelik azaldı.
Çünkü akıl ilerledikçe, kalp geri çekildi.
Oysa kalp, sadece duyguların evi değil, hakikatin sezgisel merkezidir.
Akıl bize “nasıl”ı öğretir;
kalp ise “niçin”i fısıldar.
Bir köprünün nasıl yapıldığını bilmek aklın işidir;
ama neden o köprünün yapılması gerektiğini anlamak kalbin.
İnsan, yalnızca akılla yaşarsa bir makineye dönüşür;
yalnızca kalple yaşarsa bir hayale.
İkisinin dengesi, insanı insan yapan o zarif denge çizgisidir.
Mevlana, “Akıl bir kandil gibidir; kalp........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein