Uzun yıllar boyunca Ege ile Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanı, hava sahası ve arama kurtarma konularında kamuoyunda farkındalık yaratmaya yönelik pek çok yazı kaleme aldım. Hatta bununla da yetinmeyip bu alanda bir de tez yazdım…

Geçtiğimiz hafta TC Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu’nun Türkiye’nin güvenliği, Karadeniz ve özellikle de Doğu Akdeniz’le ilgili tarihi açıklamalarını büyük bir memnuniyet içerisinde okudum.

Müsaadenizle bu yazımda TC Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu’nun tarihi açıklamasında bizi ilgilendirmesi çerçevesinde öne çıkan kısımları dikkatlerinize getirmek istiyorum…

TC Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu;

Türkiye’nin amacının Montrö Antlaşması’na uyulması olduğunu, Karadeniz’de güvenliği Türkiye’nin sağladığını, NATO’nun Karadeniz’de bazı tedbirler almaya çalıştığını, ancak Karadeniz’de bu tedbirleri Türk Deniz Kuvvetleri‘nin sağladığı, NATO’yu veya Amerika’yı Karadeniz’e istemediklerini ve Karadeniz’in Orta Doğu’ya çevrilmesinin istenmediğini belirtmiş.

Ege Denizi’nde tarih boyunca Yunan egemenliği olmadığını, Yunanistan ile Türkiye arasında 8 tane temel sorun bulunduğunu ve bunun 7’sinin TC Deniz Kuvvetleri ile ilgili olduğunu, Yunanistan’ın söz konusu sorunların çözülmesiyle ilgili çaba harcamak yerine sürekli olarak gerginliği artırıcı faaliyetlerde bulunduğunu açıklamış.

Yunanistan’ın bu doğrultuda Fransa’dan Belharra Sınıfı 4 tane firkateyn, 24 tane Rafale uçak aldığını, ABD’nin, Türkiye’ye Ege’de komşu durumuna gelerek orada 3 büyük üssünün olduğunu, Ege’de gayri askeri statüde 23 adet ada olduğunu bu adaların, 19’unun Yunanistan tarafından silahlandırıldığını belirtmiş.

Söz konusu adaların aidiyetlerinin tartışmalı olduğunu, Yunanistan’ın Avrupa Birliği’ni de arkasına alarak söz konusu ada ve kayalıkları kendilerine aitmiş gibi göstermeye çalıştıklarını söylemiş.

Ege ve Doğu Akdeniz’de deniz karakol uçaklarına, uçaklara, helikopterlere ve gemilere sürekli tacizde bulunulduğunu, toplamda 32 taciz yapıldığını ve bu tacizlerin artarak devam ettiğini belirtmiş.

Türkiye’nin Libya’da meşru hükümeti desteklediğini buna karşın Fransa ve Yunanistan’ın bu desteğe engellemek maksadıyla bir harekat başlattığını, bu sayede Libya’ya, meşru hükümetine Türkiye’nin verdiğimiz desteğini azaltmaya çalıştıklarını, bu nedenle de Libya’nın kuzeyinde bir harekat icra ederek Türkiye’nin Libya ile olan irtibatının kesilmeye çalışıldığını açıklamış.

Doğu Akdeniz’de 3 havzada ciddi miktarda doğal gaz ve petrol bulunduğunu, Doğu Akdeniz’de bu çerçevede bir güç mücadelesi yaşandığını ifade etmiş. Doğu Akdeniz’de hiçbir devletin, tek başına deniz yetki alanı ilan edemeyeceği, bölgede çok fazla ülkenin bulunduğu ve birbirine kilit halinde yetki alanları yer aldığı, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin adanın güneyinde, Yunanistan’ın da Girit’in güneyinde muhtelif deniz yetki alanları ilan ederek oradaki zenginliklere tek başına sahip olmaya çalıştıklarına dikkat çekmiş.

Doğu Akdeniz’de Yunanistan, GKRY, İsrail ve Mısır’ın Türkiye’nin karşısında oluşturdukları blok’un Fransa ve Amerika tarafından desteklendiğini, ortak tatbikatlar yaparak Türk Deniz Kuvvetlerini caydırma niyetinde olduklarını, Yunanistan’ın amacının bölgesel liderlik rolü olduğunu belirtmiş.

Yunanistan’ın yapmış olduğu bütün uygulamalarda çifte standart bulunduğunu, buna örnek olarak İtalya ile deniz yetki alanları belirlenirken adaların deniz yetki alanı bulunmadığını belirttiklerini buna karşın Ege ve Doğu Akdeniz’de ise adaların deniz yetki alanı olduğunu ve bu çerçevede 10 km2’likMeis adasına 41 bin km2 deniz yetki alanı istediklerine dikkat çekmiş.

Yunanistan’ın Türkiye’yi Eastmed Doğalgaz Boru Hattı projesi çerçevesinde Doğu Akdeniz’deki denklemin dışında tutmaya çalıştığını, bunun için İtalya’yı kullandıklarını, Eastmed Projesi çerçevesinde çalışma yapmak için Türk deniz yetki alanları içinde girmeye çalışan gemilerin Deniz Kuvvetlerince engellendiğini ve bu çerçevede Türkiye’nin Akdeniz’de Birleşmiş Milletler’e deklare ettiği deniz yetki alanlarına hiç kimseyi sokmayacaklarını belirtmiş.

Şu ana kadar bu kapsamda toplam 35 geminin engellendiği, bu engellemelerin bazılarının basına yansıyıp bazılarının basına yansımadığını, bu engellemelerin Türk tarafını ciddi olarak savaşın eşiğine getiren engellemeler olduğunu, onları engellememize ilave olarak burada, kendi kıta sahanlığımızda doğal gaz ve petrol aramaya devam edildiğini söylemiş.

Kıbrıs’ın Türkiye için büyük önem taşıdığını, adanın herhangi bir parçasına Türk tarafına tehdit oluşturabilecek bir gücün gelmesinin istenmediğini, Türkiye’ye karşı satıhtan satha füze sitemlerinin konuşlanmasını, yine hava savunma sistemlerinin konuşlanmasının istenmediğini belirtmiş. Son olarak 2021’de Kıbrıs’ta 2 devletli çözümden başka hiçbir çözümün kabul edilmeyeceğinin deklare edildiğini belirtmiştir.

Sonuç olarak, uzun yıllar boyunca kamuoyunda farkındalık yaratmaya yönelik kaleme aldığım konuların böylesine etkin ve değerli bir komutanımız tarafından en üst seviyeden ifade edilmiş olması çok büyük önem taşımaktadır ve ziyadesiyle beni mutlu etmiştir…

QOSHE - Tarihi Doğu Akdeniz uyarısı… - Gökhan Güler
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Tarihi Doğu Akdeniz uyarısı…

7 3
24.11.2023

Uzun yıllar boyunca Ege ile Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanı, hava sahası ve arama kurtarma konularında kamuoyunda farkındalık yaratmaya yönelik pek çok yazı kaleme aldım. Hatta bununla da yetinmeyip bu alanda bir de tez yazdım…

Geçtiğimiz hafta TC Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu’nun Türkiye’nin güvenliği, Karadeniz ve özellikle de Doğu Akdeniz’le ilgili tarihi açıklamalarını büyük bir memnuniyet içerisinde okudum.

Müsaadenizle bu yazımda TC Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu’nun tarihi açıklamasında bizi ilgilendirmesi çerçevesinde öne çıkan kısımları dikkatlerinize getirmek istiyorum…

TC Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu;

Türkiye’nin amacının Montrö Antlaşması’na uyulması olduğunu, Karadeniz’de güvenliği Türkiye’nin sağladığını, NATO’nun Karadeniz’de bazı tedbirler almaya çalıştığını, ancak Karadeniz’de bu tedbirleri Türk Deniz Kuvvetleri‘nin sağladığı, NATO’yu veya Amerika’yı Karadeniz’e istemediklerini ve Karadeniz’in Orta Doğu’ya çevrilmesinin istenmediğini belirtmiş.

Ege Denizi’nde tarih boyunca Yunan egemenliği olmadığını, Yunanistan ile Türkiye arasında 8 tane temel sorun bulunduğunu ve bunun 7’sinin TC Deniz Kuvvetleri ile ilgili olduğunu, Yunanistan’ın söz konusu sorunların çözülmesiyle ilgili çaba harcamak yerine sürekli olarak gerginliği artırıcı faaliyetlerde bulunduğunu açıklamış.

Yunanistan’ın bu doğrultuda Fransa’dan Belharra Sınıfı 4 tane firkateyn, 24 tane Rafale uçak aldığını, ABD’nin, Türkiye’ye Ege’de komşu durumuna gelerek orada 3 büyük üssünün olduğunu, Ege’de gayri askeri statüde 23 adet ada olduğunu bu adaların, 19’unun Yunanistan tarafından silahlandırıldığını belirtmiş.

Söz........

© Kıbrıs Gazetesi


Get it on Google Play