İki yüze yakın ülkenin onayladığı, Paris İklim Anlaşması’nın hedeflerinden ilki; küresel sıcaklık artışının ortalama 1,5°C -2 °C altında olması, ikincisi; iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerine karşı uyum, iklim direncinin güçlendirilmesi; düşük sera gazı emisyonlu kalkınmanın sağlanması, gıda üretiminin zarar görmemesi, üçüncüsü ise; düşük emisyonlu ve iklim dirençli kalkınmanın sağlanması açısından finans akışının istikrarlı hale getirilmesidir.
Ülkeler, Paris iklim anlaşması hedeflerine ulaşabilmek için çözüm arayışları içerisindedirler. Avrupa Birliği ülkeleri (AB) fosil yakıt kullanımı ile sanayi sektörü üretiminin neden olduğu karbon emisyonunu azalmak için emisyon ticaret sistemini (ETS) uygulamaktadır. Söz konusu sistemin özü, AB ülkelerinin birbirleri ile yaptığı ihracatta ortaya çıkan karbon emisyonuna karşı uygulanan bir karbon fiyatlandırması sistemi olmasıdır.
2023 yılının 16 Mayıs günü yayınlanan yönetmeliğe göre, ETS genişletilerek Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM) uygulamasına dönüştürülmüştür. Bu çerçevede AB ülkelerine ihracat yapan tüm ülkeler, fosil yakıt kullanımı sonucu neden oldukları karbon emisyonu için karbon vergisi ödemek zorundadır. Ancak bu uygulama için 1 Ekim 2023- 31 Aralık 2025 geçiş süreci olup üç ayda bir raporlama yapılacaktır. Süreç başlamış durumdadır. 1 Ocak 2026 tarihine kadar karbon vergisi ödemesi yapılmayacaktır. Bu tarihten sonra ise; elektrik, demir-çelik, çimento, alüminyum, gübre, hidrojen ve amonyak gibi organik kimyasal ürünler AB ülkelerine ihraç edilirken karbon vergisi ödenecektir.2034’e kadar CBAM uygulaması kapsamındaki ürün sayısı arttırılacaktır.
G7 ülkeleri ise (Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere, ABD) iklim değişikliği ile mücadele etmek amacı ile “İklim Kulübünü” hayata geçirmiştir. Azerbaycan’da bu yıl gerçekleştirilecek COP 29 toplantısına kadar iklim kulübüne yönelik daimî bir idari merkez oluşturulması hedeflenmektedir. Gelişmekte olan ülkeler de bu iklim kulübüne katılabilecektir.
Bu çerçevede, Dünya’nın farklı coğrafyalarında her geçen gün iklim değişikliğine karşı tedbir almak için çalışmalar yapılmaktadır. Yakın gelecekte, CBAM uygulamasının, Dünya genelini kapsayacak şekilde genişletileceği öngörülmektedir.
Şimdilik KKTC, CBAM uygulamasından etkilenmemektedir. Ancak CBAM uygulamasının sadece AB’ye ürün ihraç eden ülkelerle kısıtlı kalmayıp, ilerleyen süreçte, diğer ülkeleri de kapsaması durumunda, KKTC için, karbon vergisi ödenmesi kaçınılmaz hale gelebilecektir. Bu çerçevede bugünden tedbir almak gerekmektedir.
Güney Kıbrıs’ta ‘Devlet Elektrik Kurumu’nun (EAC)’, fosil yakıt ile elektrik üretimi yapmasından dolayı AB sera gazı emisyon limitlerini aşmasına bağlı olarak ceza ödemektedir. Öyle ki GKRY’nin sera gazı emisyon limitlerini aşma durumunun AB ülkeleri içerisinde en kötü durumda olduğu belirtilmektedir.
Güney Kıbrıs’ta yayımlanan Phileleftheros Gazetesi’nin haberine göre; “Güney Kıbrıs Elektrik Kurumu (EAC)’ 2023’te 3 milyon ton karbondioksit emisyonu salınımına neden olmasından dolayı yaklaşık 300 milyon Euro” para cezası(vergi) ödeyeceği belirtilmiştir.
Ülkemizde fosil yakıtlarla (petrol ürünleri) uzun ömürleri bulunmayan jeneratörler aracılığı ile enerji arz güvenliği bulunmayan bir biçimde KIB-TEK’in pahalıya elektrik üretimi yapması sürdürülebilir bir durum değildir. Bu konunun çözümü Türkiye’den deniz altından kablo ile enterkonnekte bağlantısı olduğunu mümkün olduğunca detaylı bir şekilde geçmişte defalarca yazmıştım.
Türkiye’den deniz altından kablo ile enterkonnekte elektrik sistemine bağlanmamızı ön gören proje öncelikle yenilenebilir enerji olan güneş enerjisi üretiminin önünü açacaktır. Güneş enerjisinden elektrik üretilmesinin yaygınlaşması ve fosil yakıtlarının kullanımının azaltılması da iklim krizine neden olan karbondioksit ve diğer sera gazlarının azaltılmasına neden olacaktır.
Türkiye’den deniz altından kablo ile enterkonnekte elektrik sisteminin çift yönlü gidiş geliş biçiminde olması öngörülmektedir. Bu şekilde olduğunda, yenilenebilir enerji en üst seviyede üretilebilecektir. Gün içerisinde ihtiyaç fazlası olan bölüm, sistem tarafından satın alınacak, ihtiyaç olduğunda ise geri verilebilecektir. Böylece bir mahsuplaşma yöntemi uygulanacaktır. Bu sayede bir taraftan karbon emisyonu azalırken diğer bir taraftan da evlerde ve tüm sektörlerde kullanılan elektrik giderleri de azalacaktır.
Ülkemiz için son derece önemli, stratejik ve sürdürülebilir bir proje olan enterkonnekte sisteminin hayata geçirilmesi çabalarına karşı çıkılması doğru bir yaklaşım değildir.
Her ne kadar KKTC şu aşamada CBAM uygulamasından etkilenmese de ilerleyen süreçte karbon vergisi ödememek için, ivedilikle yenilenebilir enerji dönüşümünü gerçekleştirmek durumunda kalacaktır.
CBAM uygulaması bir nevi, gönüllü olarak yenilenebilir enerji dönüşümü yapmayan ülkeleri, karbon vergisi aracılığı ile mecbur bırakan bir sistemdir. Bu tetikleyici etken ile Paris İklim Anlaşmasının karbon emisyonunu azaltma hedeflerine ulaşmak mümkün olacaktır.
Dünya’da AB ve birçok ülke Paris Anlaşması çerçevesinde iklim krizine neden olan fosil yakıt kullanımını en hızlı biçimde sıfırlamaya yönelik son derece ciddi çalışmalar yaparken, buna karşın ülkemizde hala daha birileri fosil yakıtlarla çalıştırılan jeneratörler aracılığı ile elektrik üretimi yapılmasını savunmaya çalışmaktadır. Son söz olarak, bu çelişkili durumun değerlendirilmesini kamuoyunun takdirine bırakıyorum…

QOSHE - Karbon Vergisi’nin (CBAM) KKTC’ye etkisi - Gökhan Güler
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Karbon Vergisi’nin (CBAM) KKTC’ye etkisi

5 1
09.01.2024

İki yüze yakın ülkenin onayladığı, Paris İklim Anlaşması’nın hedeflerinden ilki; küresel sıcaklık artışının ortalama 1,5°C -2 °C altında olması, ikincisi; iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerine karşı uyum, iklim direncinin güçlendirilmesi; düşük sera gazı emisyonlu kalkınmanın sağlanması, gıda üretiminin zarar görmemesi, üçüncüsü ise; düşük emisyonlu ve iklim dirençli kalkınmanın sağlanması açısından finans akışının istikrarlı hale getirilmesidir.
Ülkeler, Paris iklim anlaşması hedeflerine ulaşabilmek için çözüm arayışları içerisindedirler. Avrupa Birliği ülkeleri (AB) fosil yakıt kullanımı ile sanayi sektörü üretiminin neden olduğu karbon emisyonunu azalmak için emisyon ticaret sistemini (ETS) uygulamaktadır. Söz konusu sistemin özü, AB ülkelerinin birbirleri ile yaptığı ihracatta ortaya çıkan karbon emisyonuna karşı uygulanan bir karbon fiyatlandırması sistemi olmasıdır.
2023 yılının 16 Mayıs günü yayınlanan yönetmeliğe göre, ETS genişletilerek Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM) uygulamasına dönüştürülmüştür. Bu çerçevede AB ülkelerine ihracat yapan tüm ülkeler, fosil yakıt kullanımı sonucu neden oldukları karbon emisyonu için karbon vergisi ödemek zorundadır. Ancak bu uygulama için 1 Ekim 2023- 31 Aralık 2025 geçiş süreci olup üç ayda bir raporlama yapılacaktır. Süreç başlamış durumdadır. 1 Ocak 2026 tarihine kadar karbon vergisi ödemesi yapılmayacaktır. Bu tarihten sonra ise; elektrik, demir-çelik, çimento, alüminyum, gübre, hidrojen ve amonyak gibi organik kimyasal ürünler AB ülkelerine ihraç edilirken karbon vergisi ödenecektir.2034’e kadar CBAM uygulaması kapsamındaki ürün sayısı arttırılacaktır.
G7 ülkeleri ise (Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere, ABD) iklim değişikliği ile mücadele etmek amacı ile “İklim Kulübünü” hayata geçirmiştir. Azerbaycan’da bu........

© Kıbrıs Gazetesi


Get it on Google Play