Lübnan ve Gazze uzun yıllardır bu mücadelenin deneme alanları olmuştur ve olmaya devam etmektedir. Doğu Akdeniz kıyısındaki her karış toprak denize uzantısı nedeniyle, geleceğe yönelik çok önemli kaynak anlamına gelmektedir. Bölgenin şu andaki en önemli sorunu, siyasi istikrarsızlık nedeniyle deniz alanlarının hukuki anlamda paylaşılmasını sağlayacak MEB anlaşmalarının yapılamamasıdır. Suriye’deki iç karışıklıklar, Rusya donanmasının Suriye limanlarını kullanması ve verdiği siyasi destek, Lübnan-İsrail anlaşmazlığı, İsrail-Filistin anlaşmazlığı ve Gazze’nin statüsü, Mısır ve Irak’taki siyasi belirsizlikler, KKTC-GKRY anlaşmazlığı, İran faktörü gibi çok karmaşık ve çok uluslu faktörler bölgedeki kaynakların paylaşımını ve üretimini engellemektedir. Ancak gerçek artık ortaya çıkmıştır.

Başta Avrupa ve dünyanın gereksinim duyduğu kaynaklar doğu Akdeniz’dedir ve çıkarılmayı beklemektedir. Bu nedenle siyasi hesaplaşmaların bir kenara bırakılarak bir an önce bölge ve diğer ülkelerin istifadesine sunulmak zorundadır. Bu yeni durum, tarafları tatmin edici şekilde kurgulanabilirse, bölge barışına ve istikrarına da çok önemli katkı sağlayabilir ve bölgeye kalıcı bir huzur getirebilir. Petrol boru hatları ülkeleri birbirine bağlayan barış ve kardeşlik yolları haline gelebilir. Aksini düşünmek bile istemeyiz.

Petrolün çıkarılması ve güvenliği

Deniz dibi hidrokarbon yatakları karadaki kaynaklardan çok farklıdır. Öncelikle deniz dibinden petrol veya doğal gaz çıkarma teknolojisi sadece ABD, İngiltere, Norveç gibi Batılı ülkelerin çok uluslu petrol şirketlerinde bulunmaktadır. Bu nedenle doğu Akdeniz’deki hidrokarbon yatakları Üretim Paylaşımı Anlaşmaları (PSA)[5] ile bu ülkelerce işletilecek, ilgili ülkeler de bu kaynaklardan istifade edecekler ve para kazanacaklardır. Bu bağlamda bölgedeki üretim tesisleri, dolum tesisleri, rafineriler ve boru hatlarının güvenliği öne çıkacaktır. ABD’nin desteği ve korumasında kurulan İsrail, bu defa bölge petrol ve doğal gazının terminal ülkesi olarak ABD stratejilerinde farklı bir statüye kavuşacaktır. Doğu Akdeniz’deki enerji üretim, dağıtım ve ticaret ağı, bölge ülkelerinin birbirleriyle ve dünya güç merkezleri ile olan ilişkilerini de belirleyecektir. Bölge güvenliğinde deniz kuvvetleri öne çıkacaktır.

Gazze açıklarında bulunan gazın üretimi mümkün mü?

1999’da Gazze Şeridi kıyısından 30 km açıkta iki doğal gaz rezerv alanı keşfedildi. Gazze açık denizindeki güvenilir gaz rezervinin yaklaşık 38 milyar metreküp olduğu belirlendi. Bu durum akıllara savaşın gerekçesi olup olamayacağı sorusunu getirdi.

Bu bölgede keşfedilen güvenilir gaz rezervinin yaklaşık 28 milyar m3 olduğu belirlendi. Uzmanlar bu doğal gazın Filistin’in 15 yıllık enerji ihtiyacını karşılayacağı gibi satışından gelir elde edilmesine de imkan tanıyacağını açıklamıştı.

Bu gaz alanı, Doğu Akdeniz’de yaklaşık 83.000 kilometrekareyi kapsayan ve Levantine Havzası içinde keşfedilen en verimli alandı. Bu alan 2009 yılında keşfedilen Tamar sahası ile birlikte ele alındığında İsrail’i ABD’li partnerleriyle birlikte tam bir enerji oyuncusu yapabilecek büyüklükteydi. Ancak Gazze’ye ait gaz alanları da bu geniş Levant Gaz arama alanı içinde kalmaktaydı. Bu alanların da diğer alanlarla bütünleştirilmesi birçok açıdan İsrail’in yararına olacaktı.

Bölgede çıkarılan gaz dikkate alındığında günümüz teknolojisiyle Gazze’nin Marine sahalarında da gaz çıkarmak mümkün. Ancak enerji üretiminde üretim ve kaynağa ulaşma imkanları veya imkansızlığı önemli bir başlık olmakla beraber daha büyük bir sıkıntı var: Jeopolitik gerilim, çatışma riski.

İsrail ile Filistin arasında zaman zaman savaş boyutuna varan çatışmalar, İsrail’in kurulduğu 1948’den bu yana sürüyor. Bu da bölgenin jeopolitik riskini yükseltiyor. Gazze sahalarında üretim yapmak isteyen bir petrol ve gaz şirketi, ekipman ve personel güvenliğini garanti etmekte zorlanır. Kaldı ki böyle gerilim ve çatışma riskinin yüksek olduğu bölgelerde üretim yapmak isteyen şirketler sigorta yaparlar. Ancak Gazze özelinde İsrail’in en azından bir saldırıda bulunmayacağı garantisi olmadan üretime girişmek orada gazın getireceği karın belki de iki üç katı sigorta masrafı çıkabilir. Bu ise şirketlerin isteksiz davranmasına neden oluyor. Örneğin Hamas saldırıları sonrası İsrail’in Tamar sahasında üretimi askıya alması, çatışma riskine bir örnek oluşturuyor.

Buradaki gaz kaynakları Filistin için (Gazze açıklarındaki gaz Filistin’indir, iddia edildiği gibi Hamas veya sadece Gazze’nin değil) öz kaynaklarıyla enerji ihtiyacını gidermesi açısından önemli, ancak bir uzlaşma olmadan bu gazın çıkarılması mümkün değil. 2000’de British Gas-BG Gurup’un burada üretim yapmaktan vazgeçmesi bu çerçevede dikkate alınmalı. İsrail ile Filistin arasında zaman zaman konuya dönük görüşmeler yapılıyor, ancak şu ana kadar bir uzlaşı çıkmadı, yakın zamanda çıkacak gibi de görünmüyor. Filistin cephesinde durum böyle özetlenebilirken;

İsrail’in enerji üretimi ve rezervleri ne durumda?

Doğu Akdeniz’de bulunan İsrail’in gaz keşif ve aramaları 1999’a kadar uzanıyor. Sistemli biçimde kaynak çalışmalarını başlatan İsrail’in çalışmaları, Aşdod Limanı açıklarında küçük doğal gaz rezervlerinin keşfedildiği 1999’dan itibaren ivmelendi. 2009’daki arama çalışmaları sonucunda Hayfa açıklarında önce Tamar havzasında 260 milyar metreküp gaz keşfedildi. Bir yıl aradan sonra adını Tevrat’taki su canavarından alan ‘Leviathan’ sahasında yaklaşık 600 milyar metreküp gaz keşfedildi. Söz konusu bölgede gaz olduğu kesin. Ancak gazın oranı arasında zaman zaman birimden de kaynaklanan farklı miktarlar telaffuz ediliyor. Tamar ve Leviathan’ın yanı sıra Energean Oil and Gas isimli Yunan şirket, 2019’da Kariş ve Tanin isimli açık deniz alanında toplam 68 milyar metreküp gaz ve 34 milyon varil gaz kondensat keşfetti.

ABD Enerji Bilgi Dairesi (EIA) verilerine göre İsrail’in kanıtlanmış gaz rezervinin Son keşifler de dahil edildiğinde bu miktarın 850 milyar metreküp civari olduğu konusunda pek çok uzman hem fikir.

İsrail üretimine bakacak olursak İsrail, 2010’dan bu yana bu sahalarda üretim yapıyor. Son verilere göre İsrail, 2022’de 21,9 milyar metreküp civarında gaz üretti. Bunun yaklaşık 11,5 milyar metreküp iç piyasada kullanılırken kalan 9,2 milyar metreküp gazı iki ülkeye sattı: Ürdün ve Mısır. The Joint Organizations Data Initiative’e göre Mısır geçtiğimiz yıl İsrail’den bir önceki yıla göre %48,5’lik artışla 6,27 milyar metreküp gaz aldı. Kalan yaklaşık 3 milyar metreküp gazsa Ürdün’e satıldı.

Özetlemek gerekirse, İsrail elbette Rusya (35,6 trilyon metreküp), İran (30-32 trilyon metreküp) veya Katar (28 trilyon metreküp) değilse de sahip olduğu rezerveler bölgesel bazda önemli.

Sonuç olarak İsrail ile Filistin arasında tarihe yayılmış bir çatışma ve savaş var. Savaşın temelinde İsrail’in gün be gün yayılarak Filistin halkını yerinden etmek istemesi gerçeği yatıyor. Hal böyleyken ne İsrail’in ne de Filistin’in rezervlerine bakmadan, son saldırılar gaz ve petrol için yapılıyor demek meseleyi çarpıtmak ve sulandırmak anlamına geliyor.

İsrail elbette Gazze’yi tamamen ele geçirmek ister, ancak sadece burayı değil, Batı Şeria (gaz veya petrol yatağı yok) ve Doğu Kudüs için de durum böyle. Batı Şeria’da yerleşimcilerin yarattığı savaş ortamı (İsrail ordusu dahi bunu eleştirdi) ortadayken, durumu gaz ve petrole getirmek, bu iki kaynağa anahtar vazifesi yüklemek, petrol ve gaz çatışmalarının daha iyi anlaşılmasını sağlamadığı gibi yersiz bilgi kirliliğine neden oldu, oluyor.

(Devam edecek)

QOSHE - Gazze açıklarında bulunan gazın üretimi mümkün mü? - Cemal Aslan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Gazze açıklarında bulunan gazın üretimi mümkün mü?

4 0
21.12.2023

Lübnan ve Gazze uzun yıllardır bu mücadelenin deneme alanları olmuştur ve olmaya devam etmektedir. Doğu Akdeniz kıyısındaki her karış toprak denize uzantısı nedeniyle, geleceğe yönelik çok önemli kaynak anlamına gelmektedir. Bölgenin şu andaki en önemli sorunu, siyasi istikrarsızlık nedeniyle deniz alanlarının hukuki anlamda paylaşılmasını sağlayacak MEB anlaşmalarının yapılamamasıdır. Suriye’deki iç karışıklıklar, Rusya donanmasının Suriye limanlarını kullanması ve verdiği siyasi destek, Lübnan-İsrail anlaşmazlığı, İsrail-Filistin anlaşmazlığı ve Gazze’nin statüsü, Mısır ve Irak’taki siyasi belirsizlikler, KKTC-GKRY anlaşmazlığı, İran faktörü gibi çok karmaşık ve çok uluslu faktörler bölgedeki kaynakların paylaşımını ve üretimini engellemektedir. Ancak gerçek artık ortaya çıkmıştır.

Başta Avrupa ve dünyanın gereksinim duyduğu kaynaklar doğu Akdeniz’dedir ve çıkarılmayı beklemektedir. Bu nedenle siyasi hesaplaşmaların bir kenara bırakılarak bir an önce bölge ve diğer ülkelerin istifadesine sunulmak zorundadır. Bu yeni durum, tarafları tatmin edici şekilde kurgulanabilirse, bölge barışına ve istikrarına da çok önemli katkı sağlayabilir ve bölgeye kalıcı bir huzur getirebilir. Petrol boru hatları ülkeleri birbirine bağlayan barış ve kardeşlik yolları haline gelebilir. Aksini düşünmek bile istemeyiz.

Petrolün çıkarılması ve güvenliği

Deniz dibi hidrokarbon yatakları karadaki kaynaklardan çok farklıdır. Öncelikle deniz dibinden petrol veya doğal gaz çıkarma teknolojisi sadece ABD, İngiltere, Norveç gibi Batılı ülkelerin çok uluslu petrol şirketlerinde bulunmaktadır. Bu nedenle doğu Akdeniz’deki hidrokarbon yatakları Üretim Paylaşımı Anlaşmaları (PSA)[5] ile bu ülkelerce işletilecek, ilgili ülkeler de bu kaynaklardan istifade edecekler ve para kazanacaklardır. Bu bağlamda bölgedeki üretim tesisleri, dolum tesisleri, rafineriler ve boru hatlarının güvenliği öne çıkacaktır. ABD’nin desteği ve korumasında kurulan İsrail, bu defa bölge petrol ve doğal gazının terminal ülkesi olarak ABD stratejilerinde farklı bir statüye kavuşacaktır. Doğu Akdeniz’deki enerji üretim, dağıtım ve ticaret ağı, bölge ülkelerinin birbirleriyle ve dünya güç merkezleri ile olan ilişkilerini de belirleyecektir. Bölge güvenliğinde deniz kuvvetleri öne çıkacaktır.

Gazze açıklarında bulunan gazın üretimi mümkün mü?

1999’da Gazze Şeridi kıyısından 30 km açıkta iki doğal gaz rezerv alanı keşfedildi. Gazze açık denizindeki güvenilir gaz rezervinin yaklaşık 38 milyar metreküp olduğu........

© Kıbrıs Gazetesi


Get it on Google Play