Burukluktan kutlamalara ve Ankara’dan Lefkoşa’ya
Bugün, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) kuruluşunun 42’nci yıl dönümü. Bir devlet sahibi olabilmek kolay değildir. Hele dünyanın en zor coğrafyasında bu devleti korumak, kollamak büyük özveri gerektirir. Esasen Doğu Akdeniz’deki bu adanın kuzeyinde bir devlete sahip olmak, hem KKTC’nin hem de Türkiye’nin özverili çalışmaları sayesinde gerçekleştirilmiştir.
Tanınsa da tanınmasa da, dünya Kıbrıs adasının kuzeyinde dil, din, ırk bakımından, güneydekinden farklı bir halkın, bir devletin var olduğunu bilmektedir. Zaten tanınma birden bire mümkün değildir. Ancak Anavatan Türkiye tarafından tanınmışlık hepsine bedeldir.
Filistinlilerin efsanevi lideri Yaser Arafat, her karşılaştıklarında ne diyordu Rauf Denktaş’a? Hem de içinden derin bir ah çekerek, “Sizin olduğu gibi, bizim de bir anavatanımız olsaydı” diye dert yanıyor, gözleri doluyordu. Kendisini Kanal T’de sık sık televizyon programına davet ettiğim ve beni hiç kırmayan Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş anlatmıştı. Hem de birkaç kez!
Gazze’nin, Batı Şeria’nın yürekler acısı durumunu tüm dünya görmektedir. Yetmiş bin kişi şehit edilirken, başta Türkiye olmak üzere, ses veren ülkelerin tüm çabalarına rağmen, İsrail oralarda dilediği gibi hareket edebiliyor ve bölgedeki istikrarsızlık da süregelmektedir. Halbuki bu coğrafyada barış, huzur ve güvene, istikrar ortamına büyük ihtiyaç vardır. İsrail vatandaşlarının böyle düşündüğü ifade edilmektedir.
Peki; ya Türkiye........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein