TIP’IMIZ: Geçmiş yıllarda hep yazmıştım ya, bunun farkındalığında olan okurlarım sordular: “14 Mart Tıp Bayramı’nda neden bir şeyler yazmadın?..”
Adına coşkuyla bayramı yapılacak ve kutlanacak Tıp’ımız mı kaldı ey dostlar?… Devlete ait sağlık hizmetlerinin durumu malûm… Sistemsizlik sisteme dönüştürüldü… Bir dokunur bin “ah” işitiriz… Özel tıp hizmetlerimiz ise cepleri cayır cayır yakan bir sektöre dönüştürüldü…
Tıp Bayramları’nın önde gelen kutlayıcısı Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği’nin çok eskilerde kalmış günlerini ve hizmetlerini anımsarım ben… Hasta haklarına öncelik vererek, halkçı bir yaklaşımla tıp sektöründeki fiyatları da denetlerdi KTTB… Her yılın başında azami vizite ücretlerini ve diğer tüm hekimlik ücretlerini belirleyip açıkladığı gibi, yıl boyunca bunun etkin denetimini de yapardı… Eczanelerde ise Kıbrıs Türk Eczacılar Birliği’nin belirlediği ilaç fiyatlarına titizlikle sadık kalınırdı…
Nerede artık o eski halkçı günler?.. Günümüzde insanlar hastanelerden, hekimlerden ve eczanelerden uzak, kendi köşelerinde ani ve beklenmedik ölümlerden gidiyorlar…
Böyle bir tıp düzeninin kutlanacak bayramı mı olur ey dostlar?.. Yine de Allah’a sığınarak, “Allah beterinden korusun” diyelim…
***
TUNCER ARİFOĞLU: Onu yitirmemizin üzerinden bir hafta geçti bile… Zaman durmuyor… Hakkında konuşulmakta berdevam olan bir Tuncer Arifoğlu geçti bu dünyadan, şahsına münhasır ender kişiliğiyle… Erenköy destanının yazılmasına katkıda bulunan direnişçilerden biriydi… Bir süre önce hastalıkla savaştığını duymuştum, ama o güçlü kimliğin hastalığa yenileceğini hiç düşünmemiştim… Sporcu, yürüyüşçü ve çevresine güç – güven katan bir kimliğin de ecel saati çaldığında nasıl hiç vedasız gidebildiğinin, yaşamın nasıl bir yalan olduğunun mesajını verdi bize sarsıcı kaybıyla…
Kumsal’da oturduğum günlerde meşhur Kumsal Parkı yürüyüşlerinde sıkça birlikte olduğum Tuncer Arifoğlu, donanımlı kimliğinden gelen aydınlatmaları ve sohbetleriyle bir sonraki yürüyüş saatlerini bize iple çektirirdi… Kulak verenler onun gür sesinin yankısını Kumsal Parkı’nda duyabilirler diye düşünürüm!…
Tabii ki, onu tanımamın tarihi bu Kumsal Parkı yürüyüşlerinden çok önceydi… Kutlu Adalı’dan sonra Rauf Denktaş’ın özel kalem müdürlüğüne başladığı günlerde gerçekleşmişti tanışmamız… Türkiye’deki yüksek öğreniminden sonra Amerika’daki lisans çalışmasında sağlam bir ekonomi eğitimi alan Tuncer Arifoğlu, Erenköy’ün barut kokularını üzerinden daha atmadan Lider Denktaş’ın yanında yeni bir yurtseverlik savaşımındaydı…
Ulusal Birlik Partisi’nin kuruluşunda başrollerden birini oynayan zinde güçler arasındaydı… Siyasal kariyerini UBP saflarında yeğledi, dünya görüşlerinden dolayı… Bu partinin en parlak isimleri arasına girdi… Akademisyenliğinin yanı sıra, Kooperatif Merkez Bankası’nın genel müdürlüğünü ve Yönetim Kurulu Başkanlığını da yaptı… Tabii ki, UBP Genel Sekreterliğini de içeren hizmetlerinin önemli bir döneminde bakanlık da yaptı, ama hangi kritik görevde olursa olsun o her şeyden önce duyarlı, yardımsever, sıcak ve vefalı bir insandı…
Oldukça çok olan kadim dostları bu aydın ve dürüst yurtseverimizi öncelikle içtenliği, yardımseverliği ve vefasıyla anımsayacaklardır… Türü az bulunan kimliklerdendi… Türü az bulunanların değeri de yüksek olur… Yokluğuna alışmak zor olacak Arifoğlu’nun… Ruhu şad, mekânı cennet olsun… Aile bireylerinin ve tüm sevenlerinin başı sağ, metaneti güçlü olsun…
***
SANAYİ BÖLGESİ: İnanılmaz çevre kirliliği, güvensizlik ve düzensizlik… Trafik kuralları ise bin kez hak getire!.. Milli serveti yok eden yangınlar da birbirine eklenmekte… Üstelik buranın adı içinde “organize” sözcüğü de var… “Organize Sanayi Bölgesi” imiş!… Sevsinler organizasyonumuzu!.. Nasıl bir organizasyonlu bölge bu?.. Bozuk düzeni ile hep gündemde ya… Sinesindeki son seri yangınlarla daha bir gündeme yerleşti…
Lefkoşa Organize Sanayi Bölgesi’nin durumunun çok kötü olduğunu belirten Sanayi Odası Başkanı Ali Kamacıoğlu, buranın çok süratli bir şekilde başka bir noktaya taşınması gerektiğini vurguladı.
Taşınılacak o yeni noktanın bugünkünün hallerine dönüştürülmeyeceğinin güvencesi ne peki?.. Öncelikle toplumsal fıtratımızı daha erdemli, daha duyarlı ve daha çağdaş bir yere taşımalıyız… Mutlak olan bu dönüşüm, yarattıklarımızı koruyabilme açısından da önemli…
***
HRİSTODULİDİS’E GÜVENSİZLİK: O kişi Rum halkının güvenini bile yitirmişken biz ona nasıl güvenelim ve onunla Kıbrıs sorununun çözümü için nasıl masaya oturalım?.. Besbelli ki, onun ille de KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’la müzakere masasına oturma isteği, halkı nezdinde hızla yitirmekte olduğu güveni biraz olsun geri alabilme amacına dönüktür…
Başpiskopos Makarios’tan başlayarak, şimdiye dek seçilmiş tüm Rum liderleri Türklerle müzakere masasına oturmayı başardı… Gelgelelim Hristodulidis bir türlü bunu başaramıyor…
Hoş; diğerleri o masaya oturdu da çözüm adına bir başarı mı sağlandı?.. Ama hiç değilse Rum halkı üzerinde “aha adam çıkarımıza uygun bir çözüm için uğraş veriyor” algısı yaratabildiler… Hristodulidis ise seleflerinin aksine böylesi bir algıyı da yaratamıyor…
Gelelim bu yorumuma kaynak oluşturan bilgilere: Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in “Rum halkının gözünden günden güne düştüğü” Güney’de konuşulan konu… Yapılan her yeni anketten Hristodulidis’e “şamar” niteliğinde sonuç çıktığı görülüyor… SİGMA TV’nin “L. S. Prime Market Research & Consulting” şirketine yaptırdığı, 12-16 Şubat döneminde Güney Kıbrıs genelinde, bin 4 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen ve sonuçları açıklanan anket de işte o şamarlardan biri…
Rum vatandaşların yüzde 47’si Hristodulidis Hükümetinden memnun değil… “Politis” gazetesi bu konuda “Başkanın popülaritesi tepetaklak: Yüzde 19’a Düştü” başlığını attı…
“Hristodulidis hükümeti denildiğinde aklınıza ilk gelen şey ne?” sorusuna katılımcılardan yüzde 21 “hayal kırıklığı”, yüzde 12 “başarısızlık”, yüzde 15 “durağanlık”, yüzde 8 “kayıtsızlık”, yüzde 6 “boş vaatler” ve yüzde 6 “yetersiz çaba” cevabı geldi. Hristodulidis’in popülaritesi hakkında yüzde 49 “olumsuz”, yüzde 19 “olumlu” yanıtı verilirken katılımcıların yüzde 32’si “ne olumlu, ne olumsuz” dedi.

QOSHE - Pazar’lık - Ahmet Tolgay
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Pazar’lık

17 12
17.03.2024

TIP’IMIZ: Geçmiş yıllarda hep yazmıştım ya, bunun farkındalığında olan okurlarım sordular: “14 Mart Tıp Bayramı’nda neden bir şeyler yazmadın?..”
Adına coşkuyla bayramı yapılacak ve kutlanacak Tıp’ımız mı kaldı ey dostlar?… Devlete ait sağlık hizmetlerinin durumu malûm… Sistemsizlik sisteme dönüştürüldü… Bir dokunur bin “ah” işitiriz… Özel tıp hizmetlerimiz ise cepleri cayır cayır yakan bir sektöre dönüştürüldü…
Tıp Bayramları’nın önde gelen kutlayıcısı Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği’nin çok eskilerde kalmış günlerini ve hizmetlerini anımsarım ben… Hasta haklarına öncelik vererek, halkçı bir yaklaşımla tıp sektöründeki fiyatları da denetlerdi KTTB… Her yılın başında azami vizite ücretlerini ve diğer tüm hekimlik ücretlerini belirleyip açıkladığı gibi, yıl boyunca bunun etkin denetimini de yapardı… Eczanelerde ise Kıbrıs Türk Eczacılar Birliği’nin belirlediği ilaç fiyatlarına titizlikle sadık kalınırdı…
Nerede artık o eski halkçı günler?.. Günümüzde insanlar hastanelerden, hekimlerden ve eczanelerden uzak, kendi köşelerinde ani ve beklenmedik ölümlerden gidiyorlar…
Böyle bir tıp düzeninin kutlanacak bayramı mı olur ey dostlar?.. Yine de Allah’a sığınarak, “Allah beterinden korusun” diyelim…
***
TUNCER ARİFOĞLU: Onu yitirmemizin üzerinden bir hafta geçti bile… Zaman durmuyor… Hakkında konuşulmakta berdevam olan bir Tuncer Arifoğlu geçti bu dünyadan, şahsına münhasır ender kişiliğiyle… Erenköy destanının yazılmasına katkıda bulunan direnişçilerden biriydi… Bir süre önce hastalıkla savaştığını duymuştum, ama o güçlü kimliğin hastalığa yenileceğini hiç düşünmemiştim… Sporcu, yürüyüşçü ve çevresine güç – güven katan bir kimliğin de ecel saati çaldığında nasıl hiç vedasız gidebildiğinin, yaşamın nasıl bir yalan olduğunun mesajını verdi bize sarsıcı kaybıyla…
Kumsal’da oturduğum günlerde meşhur Kumsal Parkı yürüyüşlerinde sıkça birlikte olduğum Tuncer Arifoğlu, donanımlı kimliğinden gelen aydınlatmaları ve sohbetleriyle bir sonraki yürüyüş saatlerini bize iple çektirirdi… Kulak verenler onun gür sesinin yankısını........

© Kıbrıs Gazetesi


Get it on Google Play